Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '10

 
Kategori
İftar Sofraları
 

Ramazan Menüleri

Ramazan Menüleri
 

Sultan Ahmet Camii


Her yerde, her köşede, her duvarda reklamlar… Hepsi ramazanı karşılamakta, hepsi bol kepçeden koymakta… Bütün zihnimizi işgal etmiş durumda ramazan menüleri; acıktım… Hangi menü iftara uygun? Hangisi hesaplı ve hangisi fakir sofrası için hazırlanmış… Hepsinin detayı var reklamlarda…


Bu nasıl ramazan karşılamak böyle? İşkembeyi kurmuşlar, iştahlarını kabartmışlar “hoş geldin ya bol kepçeli ramazan” kampanyasına çıkmışlar. Yaklaşık iki haftadır televizyon ve gazete reklamlarının boyutu bu yönde oluşmakta. Sanki dini bir ay olan ramazan ruhumuza değil de doğrudan midemize geliyor.
Paylaşmaktan ziyade en güzel sofrayı kurma heyecanı sarmış dört bir yanımızı. Üstelik bu da yetmezmiş gibi birçok televizyon programlarının on bir ayın özlenen simaları ramazanın “sağlıklı ve sıhhatli yemenin programını çekmekteler. “Aman efendim, ramazan yıllık diyet yaptırırmış, zayıflamak isteyenlere fayda sağlarmış, toksinleri atmada iyi gelirmiş, üstelik içki ve sigaranın yıllık organik zararını önleyici faydaları da varmış” misalinden yorumları havada uçuşmakta.

Başlarken manasını tutturamadığımız ramazanın sonu da belli gibi. Yemek reklamları ile başlayan mübarek ay şeker reklamları ile uğurlanacak. Zaten adı da değişmiş durumda “şeker bayramı”. Herhalde çocuklara sevimli gelsin de “otuz gün oruç tutmaya alışırsanız bakın sonunda Allah da sizi şekerle ödüllendirir” mesajını vermiyorlardır?
İşin sonu nereye varır bilemem ama bildiğim şu ki; kavramların içini boşaltmayı iyi beceriyoruz. Sonra başlıyor on bir ayın sultanları “nerde o eski ramazanlar” diye reyting koşuşturmacasına. Söyleyeyim mi size nerde o eski ramazanlar; o eski ramazanlar diye bir şey yok. Onlar hala hayatta ve dip diri cap-canlı yaşıyorlar, yaşatılıyorlar, yaşanıyorlar. Sadece siz eski hayatınızdan emekli olup ayrıldıktan sonra bir daha eski mahallenize dönme cüretini gösteremediniz. Hepsi bu kadar.
İyi ki bu ülkenin samimi insanları var. Yoksa ramazan ayını “yemek ayı”, ramazan bayramını “çocuk ve şeker bayramı”, paylaşmayı “hava atma”, merhameti de “gösteriş” diye algılayacaktık.
 
Toplam blog
: 32
: 3380
Kayıt tarihi
: 08.02.07
 
 

Bilgi hegemonyasında her türlü medya araçlarında onbinlerce bilgi ile günlük yaşantımızda karşılaşma..