Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '15

 
Kategori
İnançlar
 

Ramazan orucunu saatlerin normal olmadığı ülkelerde tutma analizi ve diyanetin sahur yanılgısı

Ramazan başladı ve dünyanın hemen her ülkesinde bulunan Müslümanlar ramazan orucunu tutmaya başladılar. Güneşin farklı ülkelerde farklı zamanlarda doğması batması sorun olmamakla beraber kuzey ve güney ülkelerinde yaşayanlar için adaletsiz ve içinden çıkılmaz bir durum söz konusu olmaktadır. Bu aşılabilir mi? Aşılırsa nasıl aşılmalı? Türkiye’de bir saat daha uzun süre mi oruç tutturuluyor? Bu soruların cevaplarını almada önce ramazanın aslına hedefinin ne olduğunu anlamalıyız.

Ramazan insanlara eziyet olsun diye değil nefslerini özellikle yemek ve şehvet konusunda dizginlemeyi öğrensinler diye vardır.

Ramazanın insan psikolojisinde ve toplum psikolojisinde yansımaları vardır. Bunları kısaca sıraladıktan sonra ramazan orucunun nasıl tutulması gerektiğini analiz edeceğiz.

Nefsi etkileri

1-    Günümüz kapitalist dünyası insanı en çok yemek içmekten vurmakta. Stresli yaşam tarzı bizleri daha fazla şekerli karbon hidratlı beslenmeye ve kendimizi mutlu hissetmeye itmektedir.

2-    Gerek reklamlar gerekse bazı şarkılarla gençler cinselliğe daha fazla kışkırtılmakta ve insan kendisi daha ne olduğunu bilmeden kendini bazı günahların inde bulabilmektedir. Ramaza orucu bu durumlarda tam bir zırh olmaktadır.

3-    Günümüzde insanların bir çoğu daha rahat yaşamaya alıştı ve rahatlığı konforu artık sıradan görmeye başladı, insanın bu hali onu daha şımarık ve kibirli yaptı. Ramazan orucu insandaki kibri azaltmakta insanın kendi acziyetini anlamasını sağlamaktadır.

Sosyo psikolojik etkileri

1-     Kendisi aç olunca fakirlerin halinden anlayan zenginler ramazanda daha fazla yardım yaptıkları için sosyal yardımlaşma ve kardeşlik duyguları yayılmaktadır bu da suç oranlarının azalmasına neden olmaktadır. Aslında Ramazanda suçların azalmasını şeytanların bağlanması şeklinde anlamak bu şekilde olur.

2-     Ramazanda daha az yenilip içilmesi gerekmektedir. Ramazan sofraları ile kışkırtılan bir kapitalizm olgusuna ve Ramazan programlarının kapitalist iş birlikçiliğine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Azalan yeme içme durumu artan yardımlaşma ile toplumsal tüketimde adaletsizlik azalmakta olup sosyal vicdan harekete geçmektedir.

3-     Yardımlaşma kültürü din mezhep ve ekol satıcısı olmayan ve ayrımcılık yapmada gösterişe bulaşmadan çabalayan bazı samimi yardım kuruluşlarınca uluslararası boyuta taşınınca sosyal barış olgusu uluslararası platforma taşınmakdır.

4-     Her ramazanı Gazzeli Müslümanlara zehir eden İsrail, Ramazandaki katliamlarını hızlandırdıkça Müslümanar kendi aralarındaki saçma sapan İslami olmayan bidatçı mezhepçi faşizmi bir kenara bırakıp ümmet olma bilincini ayrıştıkları hocalarının kitaplarını risletlerini bir kenara bırakıp Kuran ve Allahı öncülleyerek evrensel İslami yerel islama tercih etmektedirler.

Gelelim Diyanet işleri başkanlığının ve Güneşin Kuzey ülkelerindeki azizliklerine.

Dianet insanlarımza ve diyaneti takip edenlere en az bir saat fazla oruç tutturmaktadır. Annem yıllar önce ezan okunduğunda biz çocukken Diyanete göre değil Kurana göre yer içerdi. Neden ezan okunduğu halde yemeye içmeye devam ettiğini sorduğumda Kuran’da bir ayette “Siyah ve beyaz iplik belli olana kadar yiyin için” dediğini söyledi. O zamanlardan beri Diyante karşı bir şüphe ve güvensizlik oluşmuştu bende. O kadar çok hata ve yanlışları var ki toplumu mahvoluşa götüren bu uygulaması solda sıfır kalır. Mesela son nefeste sırf “La ilahe illa Allah muhammederrasulullah” deyince kurtulacağını topluma angaje eden Hıristiyanlaşmış veya ehli kitaplaşmış bir kurum insanların ehli dünya yaşayıp yaşayıp son nefeste kurtulabileceğini söylemesi son derece yanıştır. Bu insanlarda sorumsuz bir yaşam ameli emeği öteleyen bir bakış doğurmuştur.

Finlandiya, Norveç, İzlanda, Kanada, Alaska, Rusya’nın Kuzeyinde Ramazan orucu tutan insanlara tamamen eziyet edilmektedir. Zira bu insanların çoğu saat gece 2 de oruca başlıyor ve saat gece 11 e kadar tam 21 saat oruç tutmaktadır. Yazık günah. İnsanlara bunu angaje etmenin kafası nedir? Daha Müslümanlar toplanıyorlar ve bu konuda bile adam akıllı fetva veremiyorlar.

Oysa Allah Kuran’da mücbir sebeplerleri açıklıyor. Aç kalınca zorda kalınca ölmeyecek kadar azıcık domuz, ölü eti veya kan bile helal olabiliyorken bizler hayatı kendimize çekilmez kılmaya bayılıyoruz ve çekilmez bir yobazlık şekline döndürdüğümüz İslamı geçmişteki alimlerin görüşleriyle betonlaştırdık ve ondan sonra düşünsel tavafı bıraktık.

Kuzey kutbuna yakın ülkelere anormal güneş hareketlerinden dolayı Müslümanların kendi sorunlarını çözemeyişinin nedenleri o bölgelerden yetişmiş bir alimin geçmişte olmaması ve aynı zamanda yenilikçi bakışla yaklaşımda bulunamayıştır.

Güneş hareketlerinin kuzeyde yazın 15 saatten fazla olması kışında sekiz saatten az olması orucun hedefini amacını gerçekleştirmez. Kışın Finlandiya’da 4 saat oruç tutmakta yazın 21 saat oruç tutmakta saçmadır. Zira ne dört saat ne de yirmi bir saat oruç olamaz ilki amacını gerçekleştiremez ikinciside tam bir mazoşizmdir.

Yapılması gereken nedir?

Güneş hareketlerinin ibadete imkan tanıdığı İstanbul veya Saraybosna gibi Müslüman başkentleri ya da Mekke gibi merkezi bi yer yaz kış oruç  tutmayı namazı anlamlı kılacak süreler içinde bulunması çok daha insaflı olur kuzey insanları için…

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..