Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '06

 
Kategori
Haber
 

Ramazan sevgi ve barış getirmeli, hınç ve linç değil!

Ramazan sevgi ve barış getirmeli, hınç ve linç değil!
 

Eğer korktuğumuz başımıza geldiyse ve Ankara Konur sokakta yerlerde sürüklenen iki genç sırf ramazanda içki içti diye dövüldüyse vay halimize... Ramazan arınmanın, sevgi içinde Tanrı'ya yönelmenin önemli bir kesiti... Ruh, beden, terbiyesi... Buna inanlar için, özelliği, değeri, ayrıcalığı olan bir dönem. Onun başlıca gereği oruç tutmak.

Ama özünde zorlama olmayan dinimizde ibadet şekil şartları için de esneklik mevcut. İstese bile oruç tutamayanlar olduğu gibi inançları içinde oruç ibadetine diğer yurttaşlara göre çok önem vermeyenler olabilir. Veya temel ahlaki değer yargılarını; insani olmayı, yalan söylmemeyi, çalmamayı ve merhameti paylaşsa da, -ki ahlaklı olmadan dindar olunması zordur- oruç ya da İslamın diğer fazlarına inanmayanlar da olabilir. Başka dine inanlar da... Bizi "toplum" yapan ayrılıklar değil ortak değerlerimizdir. Karşısındakine saygı temeldir. Yurttaş olmak da böyle bir saygı vasatında bir arada yaşamaktır. Ama korkulan olduysa, ki, yakın geçmişte "cinayetlere" varan örnekleri de görülmüştü; vay halimize...

Düşünün iki genç; biri kız diğeri erkek, bir sevgililiği 365 güne sığdıramayacak delikanlılık çağlarında... Bazen içmeden sarhoş ve o akşam sarmaş dolaş oldukları ve ellerinde içki taşıdıkları için dövülebiliyorlar. Yerlerde sürüklenerek!... Ne vahşet! Bunu yapanları yüreklendiren düzen, din faşizminin en koyu olduğu bir yönetimden beslense, demek ki orada o gençleri infaz da edebilecekler. Tıpkı İran'da gördüğümüz gibi- belediyelerin vinçleri de hazır bulunur belki- ya da Afganistan'da yaşanılanlar veya Irak'ta videolaştırılan öldürmelere benzer cinayetler işlenebilecek demek. Yazık...

Türkiye'ye yazık... Anadolu islamı ile Kuran'daki İslamdan habersiz olan cahillerin elindeki bu yaşama yazık. Tonlarca yazı yazıldı... Çok daha iyileri yazılacak... Ama her ramazan bu ürpertilerle gelmeye devam edecek... Ta ki Anadolu halkı ile özü sözü bir yapılar kavuşana ve yeniden bir aydınlanma seferberliğine çıkana kadar. Ta ki Mollavari ve emperyalistlerin pek de hoşuna giden İslam- Türk sentezinin bütün etkileri kamudan sökülene kadar. Devlet; bebelerimize ve gençlerimize yurt, pansiyon, okul; erişkinlerimize sosyal güvenlik sağlamak zorunda. Kentleşmenin maddi temelleri kadar alt yapısını da güçlendirmek zorunda... Onun da yolu köylerde sosyal ve ekonomik kalkınmayı önemsemekten geçmekte... Yoksa...

Nedenleri görmezseniz, sonuçlara hayıflanırsınız... Belki bir yerlerde tasırmlanan daha büyük oyunların "değersiz parçaları" olarak birbirimizi parçalamamız isteniyordur, ülkemizden önce! Yazık!

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..