Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '09

 
Kategori
Mizah
 

Ramazanda meyhanemiz nöbetçidir...

Ramazanda meyhanemiz nöbetçidir...
 

rakı içme kriterleri!


Akşamüstü iş çıkışı Osman’a rastladığımda karikatürlerdeki boğalar gibi burnundan soluyordu, ben de öyle! Üstelik ben ondan farklı olarak yıllarca içtiğim sigaranın ciğerimde bıraktığı izler hatırına bir de ağzımdan soluyorum. Yani o akşamüstü her şey normaldi ama ben yine de sormadan edemedim:
- " Hayrola Osmancığım... Yine burnundan soluyorsun? "
- " Bırak Allah’ını seversen! " diyerek ‘Boşveeer’ anlamında elini salladı Osman. Ama ben bırakır mıyım? Önce usulen bir ‘N’aber?’ diyeceğim ki oltaya gelsin, sonra içimi dökeyim hazır yakalamışken.
- " Boş ver olur mu? Gel bir yerde oturup bir şeyler içelim. Hem derdini anlatır rahatlarsın..."
- " Hah, kaldır ayağını! " diye ünledi Osman. Elimde olmaksızın zıpladım.
- " Niye, ne oldu ki, boka mı bastım?"
- " Yok yahu, sen bir yerde oturup bir şeyler içelim demedin mi?"
- " Evet "
- " Ben de deminden beri oturup iki kadeh rakı içecek bir yer arıyorum... Arıyorum da koyduysan bul. Hangi meyhaneye gitsem kapısında bir yazı: “Ramazan dolayısıyla kapalıyız”... Olur mu abi. Eziyet, baskı, işkence değil de ne bu!"
- " Dur yahu... Celâllenme hemen. Gel birlikte arayalım, elbet buluruz helâl süt emmiş bir meyhaneci."

Birlikte cadde sokak dolaşmaya başladık Osman’la. Gerçekten de meyhaneler kapalı. Kimi de "Tadilat nedeniyle bayrama kadar kapalıyız" yazmış camına. Ben buna hep şaşmışımdır. Bizim memlekette bir musluk contasının bile ne kadar sürede değiştirileceği hiç bir zaman belli değilken, koca koca dükkânların, kamu kuruluşlarındaki yemekhanelerin tadilât işinin tam da ramazan sonunda biteceği nasıl bilinir de ilan edilir hayret. Tabii bir hayretim de o yemekhanelerin, yani kamu kuruluşlarında personelin yemek yediği yemekhanelerin onarım işlerinin, ama hepsinin ve her sene hep de ramazan ayına denk düşmesi...

Tam pes etmek üzereydik ki, kör bir sokakta bir meyhane daha... Ve camında bir yazı: “Ramazanda meyhanemiz nöbetçidir.” Çölde vaha bulmuş gibi daldık içeriye. Boş masa yok! Her yer kapalı ya, herkes buraya doluşmuş. Neyse ki meyhaneci küçük bir sehpa ile iki tabure ayarladı bize kapı dibine. Sehpanın üzeri küçücük... Şişeydi, kadehti derken üç mezeyi zor sığdırdık.

- " Anlat bakalım" dedim "Bu ne hâl?".
- " Görmüyor musun abi?" dedi Osman ve rakısından uzunca bir fırt çekti uzun yola çıkıyormuş da benzin alıyormuş gibi..." Benim iki kadeh rakı içme hakkımı resmen gasp ediyorlar... Yahu kardeşim tutun orucunuzu, açın iftarınızı Allah kabul etsin ama bırakın da nasıl yaşayacağıma kendim karar vereyim, rakımı ne zaman, nerede, kaç kadeh içeceğime kendim karar vereyim. Ramazan geldi miydi cascavlak kalıyoruz ortada. Hani benim özgürlüğüm? Hani benim herkesin inancına saygı duyarak, kimsenin orucuna iftarına karışmadan kendi tercihlerimi yaşama özgürlüğüm? Kendinize gelince yeri göğü yıkıyorsunuz inanç özgürlüğü diye..."

Hem bir soluk hem de rakısından bir yudum almak için duraklayınca fırsat bu fırsattır diyerek konuyu değiştirmek istedim.

- “Osman…”

Ne mümkün! Beni duymamışçasına kaldığı yerden makineli tüfek gibi devam etti Osman.

- “ Ulan Avrupa Birliği kriterleri diye her bir boku şart koşuyorsunuz, kendinizde bile olmayan özgürlükler icat ediyorsunuz, raporlar hazırlıyorsunuz da, ben insan değil miyim ulan, benden niye hiç bahsetmiyorsunuz raporlarınızda! Tabii, herifler rakının keyfini bilmiyorlar ki… Meyhanede karşımda iki tek rakı atmamışlar ki… "

- " Oğlum sen manyak mısın, yoksa rakının yanına beni meze mi yapıyorsun! ‘Osman’ın ramazanda içki içmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır’ diye rapor mu olur? Osman beyimizin ramazanda içki içmesi sorun oluyormuş! Sen dua et dayak yemiyorsun. Her sene ramazan geldiğinde kantinde çay, yolda sigara, evinde içki içti diye dövülen, bıçaklanan hatta öldürülenleri izlemiyor musun?"
- " Daha iyi ya işte... Oruç tutmuyor diye insanların yaşama hakkı elinden alınıyor, oruç tutalım diye baskı uygulanıyor, ama hiç bir raporda, hiç bir kriterde bunu dile getiren yok! "

Baktım, Osman’ın çivisi çıkmış. Allem edip kalem edip konuyu değiştirmek lazım.
- " Desene seninle işimiz var. Daha içmeden başladın saçmalamaya…"
- " Kalbimi kırıyorsun ama abi... Niye öyle diyorsun? Hayatta başka keyfim mi var benim? Onu da yılda değil bir ay, bir gün bile olsa elimden almaya kimin ne hakkı var? "

- " Yahu sus! Hep sen mi konuşacaksın? Bizim derdimiz yok mu? Benim içtiğim rakı boşa gidiyor ulan! "
- " Affedersin abim benim, o nasıl söz. Anlat abi, dök içini..."
- " Akıl mı bıraktın Osman, karıştırdın kafamı. Derdim neyim unuttum. Rapormuş kritermiş her şey birbirine girdi. Nereden çıktı şimdi AB raporları kriterleri... İki kadeh içelim diye geldik iki dakikada dağıttın ulan masayı."
Sesini çıkarmadı Osman, " İçelim abi..." dedi, sustu.

 
Toplam blog
: 195
: 688
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Dünyanın internet sayesinde küçüldüğü günümüzde büyüyen sorunlara ilişkin duygu ve düşüncelerimi pay..