Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Recep İvedik, bir şeyi eser kılan şey ve Cem Yılmaz üzerine

Geçenlerde, Recep İvedik karakteri üzerine birileri saydırırken, bu filme haksızlık yapıldığını hissettim. Daha önce, ki epey oldu, bu karakter ve film üzerine bir blog yazmıştım. Hemen tekrar baktım, çelişkide miyim, yoksa o zamanda mı aynı düşünüyordum?

O zaman da aynı şeyleri düşündüğümü gördüm.

Bir eseri eser kılan yaratısal/sanatsal yön

O düşünce şudur: Anlatı dünyasında, ki bunu mizahtan, karikatürden, büyük edabiyat yapıtları ve sinema eserlerine kadar her alana yaygınlaştırabiliriz, bir karakter yaratabilmek o eserin başarı ölçütüdür ve bu, haklı bir başarı ölçütüdür.

Karakter yaratmanın gerisindeki başarının gizemi, aslında onun realiteye uygunluğudur. Hayattan pay alması ve hayatı yansıtmasıdır.

Bu, kendi başına bir homojonik bütünlüğü olduğu anlamına gelir. Kolaj, karma, eklektik, sinkretik değildir.

Bunu yaratmak ise hayatı iyi okumaktan ve onu iyi yansıtmaktan geçer.

Bu aslında sadece karakter için geçerli değildir. Ele alınan konu için de geçerlidir. Bazı eserler bazı temaları öyle bütünlüklü ve kendi başına varlık olarak ele alır ki, onların ele alışı, onu adeta bir kavram haline gelir.

Bu da tıpkı bir karakter yaratmak gibi, karakteristik bir olay yaratmaktır.

Karakter ve karakteristik olay yaratamayan, -hatta bu müzikte de geçerlidir- bir eser başarılı olamaz.

Heykelden analoji yaparsak, taşı önünde çekiçle işlemiştir, ama ne burun buruna benzer ne kol kola, biri uzundur, biri kısadır, anatomisi bozuktur vs. Görünüşte bir insana benzer ama, orantılar, ve o şey, tamamlandığında, tek tek parçaların bütününden fazla bir şey olmak olarak bir eser ortaya çıkmaz.

Karakter ve karakteristik yaratmak aslında belki böyle bir şey. Tek tek parçaları öyle birleştirir ki, bu sonuçta, bir araya geldiğinde, bütünlük toplamından fazla bir şey ifade eder.

Esasında köşe yazısından başlayın bütün sanat yapıtlarına kadar her şeyde, aranılan, istenilen, bir şeyi eser, yapıt ya da başarılı kılacak olan budur.

Peki Recep İvedik'te durum nedir?

Bu girişten sonra, Recep İvedik karakterinin de, eğer o bir karakterse, onun bir karakter olduğunu kabul ediyorsak, aynı başarının eseri olduğunu kabul etmek gerekir.

Evet onu bir karakter kabul edecek miyiz?

Neden etmiyelim, en az, Ş. Gökbakar kadar ünlü değil mi, onun adından önce bu ad aklımıza daha hızlı gelmiyor mu? Peki bir örnek durumda Recep İvedik ne yapardı diye sorduğumuz zaman, hemen cevabı aşağı yukarı aklımıza gelmez mi? Hatta biz otursak, bir Recep İvedik senaryosu yazamaz mıyız?

Bütün bunlar Recep İvedik'in bir karakter olduğunu gösterir.

Höö, Recep İvedik ayıymış, kaba sabaymış,..

Bu bir karakterdir. Yaratıdır. Sanatta, anlatıda her türlü karakterin yeri vardır. Mesele bu bir karakter midir, iyi kötü olması apayrı meseledir. (Ona sonra yine gelicez.)

Recep İvedik bir karakterdir ve bir sanat başarıdır.

Gelelim negatif eleştiriye

Şeyden girelim Cem Yılmaz'dan,

Ben Cem Yılmaz'ın felsefi bir düşünme yöntemi olduğunu, iyi bir insan olduğunu, içten, duyarlı bir kişi olduğunu düşünüyorum. Ama hiçbir zaman iyi bir mizahçı olduğunu düşünmedim. Hele yaptığı filmlerin çocuk oyuncağı düzeyinde olduğunu her gördüğümde hissettim.

Ama gel gör ki, Cem Yılmaz bu ülkedeki pek çok okumuş çizmiş adam için bir dahi gibi.

Bunun sebebi, ülkede mizahın olmaması, edebiyatın, sinemanın, buna ilişkin yeteri kadar beğeni düzeyi olan halkın olmaması.

Ve Cem Yılmaz'ın sempatikliği, adam o kadar sempatik ki, yaptığı espri aptalca, ya da boş ve basit bile olsa, millet hemen gülmesi gerektiğini düşünüyor ve tıkırdıyor.

Cem Yılmaz'ın filmlerinde ne vardı?

Hiçbir şey yoktu.

Ama sinema tekniği açısından ne vardı?

Başarılı hiçbir şey yoktu. Cem Yılmaz, kendince, bazı espriler yazmış, sonra da onları filme çekmiş.

Cem Yılmaz'ın o filmlerinden 15, 20 tane karikatür çıkar. Bir o kadar stand up gösterisinde espri çıkar, ama asla bir film çıkmaz. (Benzer fiyasko Can Dündar'ın Mustafa mıydı adı, o filmi için de geçerliydi. Adam oturmuş bir metin yazmış. Aklına bunu niye görüntülerle anlatmıyayım fikrü gelmiş ve film çekmiş, hepsi bu, ama film film yapan şeyle alakası yok, kamera makinesinin çektiği şey film değildir).

Muhtemelen Cem Yılmaz ve yapımcısı cukkaları götürmek için, sahip olduğu beğenilirliği ve popülariteyi, sinema filmi çekerek rantabl hale getirmeyi seçmiş. Daha doymamış olsalar gerek ki, bu filmlerin senaryolarını da 3, 5 kitap olarak bastılar.

Recep İvedik filmi de Cem Yılmazınki ile aynıdır.

O da 20-30 karikatür konusunu, bir o kadar stand up esprisini film olarak çekmiştir. Yaptığı iş sinema minema değildir.

Ama Şahan Gökbakar'ın başarısı bir tip yaratmış olmasıdır.

Sinema filmi olarak hiçbir şey olmakla birlikte, ortaya bir tip ve karakter çıkmıştır.

&

Bunları yazan benim, diğer kişiler hakkında (Yılmaz Erdoğan, Beyaz filan vd.) ne düşündüğümü okur merak edebilir, blog yazılarımda taratma yaparsa onlar hakkında da değiniler bulabilir.

&

Gelelim Recep İvedik filminin konusuna

Dediğim gibi, bir sinema filmi olacak konuya sahip değildir. Konu ve bütün parçalar eklenip bittiğinde ortaya çıkacak, parçaları toplamından büyük bir anlam yaratmakla da ilgisi yoktur.

Yapanın zaten böyle br kaygısı da olduğunu sanmıyorum, aynı cukkalalama mantığı.

Biz burada bu filmi bir sinema filmi diye görürsek, haklı gibi görünebilecek eleştirilerimiz yanlış hale gelir. Bu duruma düşmemek için, onu sinema filmi olarak görmeyeceğiz.

O bir sinema filmi değil, esprilerin çizilerek, ya da anlatılarak değil de, kamerayla çekilerek gösterilmesidir. (Cem Yılmazınki gibi.)

Recep İvedik tiplemesi, ayı kaba saba vs.dir. Burası onun üzerine çullanılan nokta.

Aslında bu tipleme, sanıldığının tersine cuk yerine oturan bir toplum ve birey eleştirisidir.

Genelde, insanlar bu tipin ayılığının olumlandığını sanıyor. Oysa film -yine de film diyelim- bu karakter üzerinden, toplumdaki ayılıkları, kaba sabalıkları yüreklilikle ortaya koyuyor, onları deşifre ediyor ve aslında reddediyor.

Benim eleştiri noktam, belirttiğim üzere, bunun sinema filmi gibi sunulması ama sinema filmi olmamasıdır Onun dışında bir tip yaratabilmiş olması, her eser için olduğu gibi, muhteşemdir.

Not: Yazıya doğrudan Recep İvedik üzerine yazmak üzere başlamışken, genelde olduğu gibi, konunun girişinde olayın analitik tarafına girdim. Bloglarımda bazen bu kısımları silerim bazense silmem. Burda silmedim. Hesapta Cem Yılmaz yoktu, ama konuyla bağlantılı olduğu için, onun da üzerinde biraz daha durmak istedim. Sonuçta yine Recep İvedik ile konuyu bitirdim. Böylece yazının başlığı da sadece Recep İvedik Üzerine olmaktan çıktı. Konudan konuya atlamanın iyi bir yazının özelliği olmadığını ve gevezelik olduğunu biliyorum, ama başka bildiğim bir şey var ki, zaten burda gevezelik için bulunduğumdur.

 

 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..