Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '09

 
Kategori
Magazin
 

Recep İvedik'e sonunda bunu da yaptılar!

Recep İvedik'e sonunda bunu da yaptılar!
 

Resim için kaynak;internet


Bir çoğumuzun fazlasıyla sıradan bulduğu için belki de en son karşılaşmayı isteyeceği tiplerden biridir Recep İvedik. Öyle ya, olanca iticiliği ile günün yorgun koşuşturmaları arasında hiç işiniz gücünüz yokmuşçasına, birden bire karşınızda beliren ve nasıl bir tepki alacağınızı öncesinde asla kestiremediğiniz böylesi bir adamın varlığına katlanmak zorunda kalmanız, sanki azımsanacak bir sıkıntı mıdır onca yorgunluğun ardından? Sanmıyorum.Düşünsenize bir, bu öyle bir tip ki; sırf dış görünüşü bile karşısındakini rahatsız etmeye yetip artıyor. Üstelik bunun için ekstra bir çaba göstermesi falanda gerekmiyor hani! Biliyorsunuz ki o an karşı karşıya olduğunuz şey, etiyle, kemiğiyle fazlasıyla doğal ve abartılı, hormon takviyeli natürel, homo sapiens türü bir canlı.
Bu durumda verilen tepkiler elbette yetiştirilme tarzına göre farklılık gösterse de sanırım çoğumuz, gözlerini kapayarak içinden bir an için orada bulunmamayı diler ve makus talihine çaresizce katlanır. Hoş, gerçi bir yandan içimizde bir nebze yenilmişlik hissi uyandırsa da bu tercih öte yandan anlamsız tartışmaların, itişip kakışmaların, ağız dalaşının yaşanmasına fırsat vermemiş olmanın tesellisiyle avuturuz kendimizi.

Peki, ya yanılıyorsak Recep İvedik hakkında? O'na olan bakış tarzımızda bir parça kusurcuk filan bulunmaktaysa o zaman mahcup düşerek, ıkıla sıkıla da olsa özür dilememiz icap filan etmeyecek miydi şu " orman kaçkını" kılıklı heriften? Sizi bilmem ama kendi payıma şahsen ben, başkalarının ne düşündüğüne aldırış etmeksizin özür mözür dilemeden çeker giderdim oradan. Ne yani! varlığına katlandığımız yetmiyormuş gibi bir de özür mü dileyecektik bu yabaniden?

Recep İvedik, senaryo gereği nereye kadar aramızdan olan gerçek kişilikleri ve hangi sınırdan sonra hayali kimliğine bürünerek rolünü oynayan bir karakterdir, bunun ayrımlarını doğru tespit etmekte yarar var. Çünkü, bulunduğumuz mekanlarda elimizdeki kahve fincanını yudumlarken, filmi yukarıdan itibaren anlatmaya çalıştığım türden bir algılama sorunuyla karşılaşıyorsak o zaman içinde yaşadığımız toplumun bireysel özelliklerini tanımlamada bir sıkıntımız var demektir. Ayrıca, buna gösterdiğimiz tepki ve herşeyden önemlisi de zaman problemiyle kuşatılmış şehirli insanın saldırgan mantalitesi kendisine, şamar oğlanı muamelesi yaparak deşarj olabileceği bir Gulyabani ararken insaf ölçülerinden uzaklaşmaya başladığını fark edememektedir. Recep İvedik karakterinin kırsal alanla şehir yaşamı arasında sıkışıp kalan ve dengeleri kurmada yaşadığı zorlukları traji komik bir şekilde ele alan film üzerine düşündüklerimizi bir sonraki yazıya bırakalım isterseniz. Haa, eleştirilerimizi yaparken maliyet hesaplarını ve kök bulup henüz filizlenmeye başlamış olan yerli film sektörümüzün kaygılarını anlamayı da ihmal etmeyelim sakın! Başkalarının beğenileri üzerinde laubalilik yapmaya hakkımız var mıdır? Bu da ayrı bir konu elbette.

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..