Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '13

 
Kategori
Siyaset
 

Recep Tayyip Erdoğan'ın Siyaset Yapma Üslubunun Toplumdaki Tepki Karşılığı

Recep Tayyip Erdoğan'ın Siyaset Yapma Üslubunun Toplumdaki Tepki Karşılığı
 

  • Kırklı yaşlarımın ilk yarısındayım.
  •  
  • Bu ülke yakın tarihine ilişkin epey bir gözlem yapma fırsatımın olduğunu gösteren bir yaş. Ben yaştaki birisi için söylenebilecek yegâne gerçek, “12 Eylül çocuğu” olduğuma ilişkin gerçektir. 12 Eylül darbesinin apolitik insan yetiştirme torna tesfiyesinden geçmiş olmama rağmen, nedendir bilmem, pek öyle apolitik bir kişilikle büyüdüğümü söyleyemem. Siyasetin gündemini olabildiğince izleyip seçim sonuçlarına her daim kulak kabartmışımdır. Ne var ki hiçbir şekilde düzenin içerisinde konuşlanmış olan siyasi yapı ve çevrelere itibar etmişliğim olmadı. Düzen içi konuşlanmalara karşı her daim şüphe tınıları zihnimde canlandı. Ama öyle alabildiğine kin, nefret tohumları da zihnimin bir yerlerine yerleşmiş değil. Sonuçta, batarsa altında kalacağınız, çıkarsa üstünde olacağınız yalın bir hayat… Hani öyle az başbakanlar görmüş bir kuşakta değiliz. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve sonrasında Bülent Ulusu, Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan… En nihayetinde Recep Tayyip Erdoğan! İsmi geçen başbakanlara karşı her zaman belli kesimlerin tepkisi olmuştur. Tepkiler siyasetin doğal halidir. Kahvehanelerde, berber koltuklarında, taksi yolculuklarında her bir başbakan için laf edilip, hatta ağır ifadeler bile kullanılmıştır. Kimi insan desteklemiştir, kimisi alabildiğine yermiştir.
  •  
  • Buradan hareketle…
  •  
  • Geçtiğimiz hafta sonunda, Gezi Parkı eylemleri için Antalya Cumhuriyet meydanındaki kalabalığın içerisine karışmıştım. Ve gördüğüm manzarada zihnime kazınan yegâne slogan, koro halinde başbakana edilen küfürlerdi.
  •  
  • Bu küfürleri nereye oturtmak gerekir, bilemiyorum. İşin ahlaki yanlarını bir kenara koyalım ama bildiğim bir şey var ki başbakan, kendisine tepki duyan çevrelerden koro halinde küfür yemeyi başarmıştır.
  •  
  • Şu yaşıma kadar gördüğüm başbakanların siyasi düşünceleri ne olursa olsun, bu ülke insanı hiçbir koşulda bu ülkede başbakanlık yapmış isimlere koro halinde küfür etmemişti. İlk kez böyle bir manzaraya tanık oldum.  
  •  
  • Bence bu durum ciddi bir sorundur. Sosyologların tolumda oluşmuş olan bu ruh hali üzerinde durmaları gerektiğini düşünüyorum. Zira bir başbakan kendi muhalifleri gözünde bu denli ciddi düzeyde bir nefret objesi haline dönüşemez. Bunu başarabilmiş bir başbakanın bu durumu net bir şekilde sorgulaması gerekir. Ne yaptığını, nasıl yaptığını bir bir önüne koymak gibi bir zarureti vardır.
  •  
  • Şüphesiz ki başbakanın izlemiş olduğu politikaların bu nefret objesi olma halinde payı büyüktür. Nobran kişiliği, üslubu, kabalığı, kibirli tavırları nefret objesi olmak için yeterli nedenlerdir. Ama tüm bunların yanında siyaset yapma biçiminin de epey bir etkili olduğunu düşünüyorum.
  • Örneğin; “Dolmabahçe Sarayındaki başbakanlık ofisinin camından gördüğüm genç kızlar erkeklerin kucağına oturuyor.Kızınızın bir erkeğin kucağına oturması ister misiniz?”  şeklindeki konuşması, her türden muhalefeti, tartışma kültürünü ortadan kaldıran tuhaf bir siyaset yapma biçimi. Böyle bir çıkış karşısında, hangi türden bir argümanla başbakanın karşısına çıkarsanız çıkın, daha baştan polemiğe yenik başlıyorsunuz.
  •  
  • Dikkat buyurunuz, başbakan basit bir flört ilişkisini, canı istediği her yana çekebiliyor ve karşısında bunu eleştirecek insanları da rahatlıkla muhabbet tellalı pozisyonuna düşürebiliyor. Bu tarz siyaset  yapma biçimi başlı başına sorunlu, başlı başlı başına muhaliflerini çileden çıkartacak düzeyde bir tarz. Bu türden siyaset yapma biçiminin savunulacak bir yanı yok ama dikkat buyurunuz, bu türden siyaset yapma biçimine ilişkin özellikle Başbakan arkasında konuşlanmış olan yazar-çizer takımı ufakta olsa bir eleştiri yapmıyorlar. Bu durumun sorunlu bir siyaset yapma biçimi olduğuna ilişkin görüş ortaya koymuyorlar. Hatta aynı paralelde bir yazı dili kullanmayı da uygunu görüyorlar.
  •  
  •  
  • Başbakan’ın benzer siyasetlerinden bir örnekte Dolmabahçe camisindeki duruma ilişkin ısrarla söylediği, “Camiye ayakkabıyla girmişler ve camide bira içmişler” safsatası. Böyle bir durum caminin müezzini tarafından defalarca kere yalanlanmış olmasına karşın, Başbakan’ın bu yalanlamayı görmezden gelip ısrarla yaptığı konuşmalarda dile getirmesi insanın aklına, “Başbakan iç savaş mı istiyor?” sorusunu getirtiyor. E tabi Başbakan marifetiyle bu yalan ve iftira kampanyası muhalifler cephesinde kin ve nefret tohumlarının yeşermesine neden oluyor.  
  •  
  • Başbakan’ın bu türden siyaset yapma biçimi doğrusunu isterseniz aklı başında her insanı çileden çıkartmaya yetiyor.
  • Anlaması zor!
  •  
  •  
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..