Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

Recep Tayyip Erdoğan neden statükocu oldu?

Recep Tayyip Erdoğan neden statükocu oldu?
 

Ben Başbakanımızı hiç anlayamıyorum. İşin başında “ben sistemi değiştirmeye geliyorum” dedi, şu anda o sistemin bir parçası haline dönüştü.

10 yıllık iktidarı süresince birbirinden o kadar farklı siyasi kimlikler ve söylemlerle karşımıza çıktı ki, Başbakanımızın durduğu yeri ve şahsındaki değişimleri anlamlandırmakta gerçekten zorlanıyorum.

Hele ki referandumdan önceki Başbakan ile bugünkü Başbakan arasında dağlar kadar fark var.

Sistemi değiştirmeyi amaç edinmiş bir Başbakan’ın, sistem aynen yerinde sayarken kendisinin bu kadar çok değişmiş olmasına hayret ediyorum.  

Başbakanımız şu siyasi kimliklerden hangisini kendisini daha yakın hissediyor acaba? İslamcı, muhafazakar, demokrat, ulusalcı, milliyetçi, liberal. Başbakanımızın 10 yıl içerisinde belli aralıklarla bu kimliklerin her birine uygun düşen muhtelif söylemlerine ve uygulamalarına tanık olduk.

Başbakanımız bu kadar farklılığı bünyesinde nasıl barındırabiliyor?

İcraatlarını bazen “işte budur” diyerek onaylayıp takdir ediyorum, kimi zaman da “bu nasıl bir demokratlık, oldu mu şimdi bu?” diyerek şaşırıyor ve kızıyorum. Biliyorum ki benim gibi düşünenler bir hayli fazla.

Özellikle 2005’ten bu yana ne tam değişime odaklanabiliyor, ne de tam statükoyu benimseyebiliyor.

Askerle bir dargın bir barışık, keza vesayet sistemi ile de aynı, Ergenekon davası için bir cesur bir çekinik, Kürt sorununa ilişkin olarak bir “demokratik açılım” diyor, bir “Milli Birlik Projesi”…yaftalıyor mu yalpalıyor mu, samimi mi, değil mi, anlayamıyorsunuz.

Zaman zaman, Demirel misali “üfür ciğerin genişlesin” yöntemi, kimi zaman da Turgut Özal’ın başlattığı “arabesk siyaset” gibi “ bir yanımız her duruma müsait” modeli!

Ilımlı İslam modeli tutmadı, ben bir ılımlı milliyetçilik alayım, ılımlı milliyetçilik de tutmadı ben bir ılımlı demokratlık alayım, yok yok o da olmadı en iyisi ben statükoda kalayım.

Öte yanda, şimdiye kadar ki iktidarların gündeme dahi getirmeye korktuğu pek çok meselenin üzerine gidiyor, çekinmiyor, haliyle umutlanıyorsunuz.

Kürt realitesi artık kabul ediliyor. Ancak sorunun çözümüne bakış yine eskisi gibi sadece terörle mücadele kapsamında.

Bir bakıyorsunuz hukukun üstünlüğünden, özgürlüklerden ve insan haklarından bahsediyor, oysa 12 Mart ve 12 Eylül askeri yönetimlerini aratmayacak uygulamalar, tutuklamalar yine Recep Tayyip Erdoğan imzasını taşıyor.

Bunca değişimi bir bünyede taşımak da kolay değil, insanın zihnini, ruhunu ve fizyolojisini de yorar. Nitekim hastalandı, ameliyat oldu, geçmiş olsun.

Neden Başbakanımız  demokrasi ve hukuk devleti inşa edeceğim derken, statükocu bir kimliğe büründü?     
 
Tek aklıma gelen; artık “mutlak iktidar” olma isteği.  

Artık Türkiye gömleği Başbakanımıza dar geliyor sanırım. Daha büyük daha şaşalı bir kimlik arayışında olabilir.

Belki de bunun için örneğin kendi ülkesinde bunca kan akarken, topraktan kemikler fışkırırken, kendi uçakları kendi halkını bombalarken, Gazze’de ki kanı durdurmaya soyunuyor, Libya’yı, Suriye’yi ayar etmeye uğraşıyor.

Ya da birileri son zamanlarda Başbakanımıza kendisinin Ortadoğu lideri hatta giderek dünya liderliğine soyunabilecek bir şahsiyet olduğunu empoze ediyor da olabilir.   

Sistemi değiştireceğim gibi çok büyük bir iddia ile gelip onca yıl sonra bu iddiasından vazgeçmenin karşılığında Devlet Başkanı olabilir ancak Başbakanımız unutmamalıdır ki daha önce Demirel de, Mesut Yılmaz da, Tansu Çiller de sistemin denetimini ele geçirip, sistemle anlaşmaya çalıştı, şimdi ne halde oldukları belli.

Umarım Sayın Başbakanımız bana kızmaz, halktan biri olarak eğer ki varsa, bilgi edinme hakkımı kullanıyorum…onun  için de soruyorum, “Başbakan R.Tayyip Erdoğan neden statükocu oldu?”.  

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..