Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '15

 
Kategori
İnançlar
 

Reenkarnasyon

Reenkarnasyon
 

Kafaların iyiden iyiye karıştığı ve de net olarak açıklanamayan bir konu, reenkarnasyon.

Reenkarnayon, ruh göçü, ruhun sürekli olarak tekrar bedenlenmesi inanışıdır. Bu olgu, yaşantı vardır ve de gerçektir. Reenkarnasyonda yeniden yeniden dünyaya gelen birey, yine insan bedeninde doğar, ahlaki yapısı ile orantılı bilinç erişkinliği yaşantısı ile zamanla olgunlaşır ve kimlik kazanır. Olmaması durumunda tekrar tekrar enkarne olunur. Dünyaya, ulaşılan ahlaki noktadan - ruhsal makamdan başlayarak doğar, birey. Bu karakter kalp düzeyi aynı zamanda bireyin tekrar doğduğu dünya koşullarını maddesel olarak belirlemektedir.

Reenkarnasyon veya ruh göçü, ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin (öte âlemcilik, ruhçuluk) bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından biraz farklı olmakla birlikte, benzerlik arz eder. Günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır.

Ruh göçü kavramına inanmış topluluklar:

Bilinen Batı tarihinde ilk kez Pisagor ve Platon gibi bazı eski Yunan bilgin ve filozofları tarafından dile getirilmiş olan ruh göçü kavramı, aslında çok eski çağlardan beri, eski Mısır,Kelt, Maya ve İnka uygarlıkları gibi birçok uygarlıkta bilinen ve kabul görmüş olan bir kavramdır. İskandinav mitolojisinde de ruh göçüne ilişkin öğeler bulunmaktadır. Platon ruh göçü fikrine özellikle "le Phedon", "le Banquet" ve "Er’in Öyküsü" eserlerinde değinmiştir. Antik çağın Yunanistan’ından sonra Gnostiklerce de kabul edilmiş ve Roma Uygarlığı’nda özellikle Mitraizm misterlerinde benimsenmiş bu kavrama Kabbala’da (gilgulim) ve belirgin ifadelerde bulunan sufilerin (Ferideddin Attar, Bahram Elahi) sayısı az olmakla birlikte Tasavvufta da rastlanır. Günümüzde de ruh göçü kavramını kabul eden birçok inanç sistemi, tarikat ve felsefi akım bulunmaktadır. Ruh göçü fikrini kabul etmiş eski ve yeni inanç sistemlerinin mensupları arasında, Hindular (Yoga, Vaishnavism, Shaivism), Katharlar (Cathares), Eseniler (Esseniens), Caynacılar (Jainistler), Sihistler, Umbanda'cılar (Makumba, Brezilya), Yezidiler, Nusayriler, Dürzîler, Anadolu Kızılbaşları ve birçok mezhep sayılabilir. Bu kavram Asya’nın Şamanist toplumlarının birçoğunda ve birçok Kızılderili kabilesinde de mevcuttur. Kimi zaman Budist yeniden doğum anlayışı da reenkarnasyon olarak nitelenmektedir.

RE:tekrar, yeniden anlamına gelmektedir. ENKARNE: Fransızca bir sözcük olup, Türkçede in-karn, karıniçi anlamını taşımaktadır. Reenkarnasyon, öldükten sonra yeniden karıniçine girmek, tekrar doğum olarak tanımlanmaktadır. Farklı ebeveynlerde, farklı yurt ve kültürlerde, değişik beden isim ve kimliklerde farklı bir birey olarak yeniden doğmaktır. Bitki, hayvan, cansız varlık kimliği ile yeniden dünyaya gelme olasılıkları bu kabul ediş içerisinde yer almaktadır.

Reenkarnasyon olayı reel bir olgudur ve de yaşanmaktadır. Ne var ki, İslâm inancı üzerine LÂ İLÂHE İLLÂLLAH MÛHAMMEDEN RESÛLÛLLÂH ölenler için geçerli değildir. İslâm olarak ölenler için cennet ebedidir. Tekrar tekrar ölüp dirilmek söz konusu değildir. Mahşerde dirilip sorgu sualin ardından ilahi bildirgelerde müjdelenen sonsuz cennet yaşantısına geçiş yaşanmaktadır.

Âdem peygamber ile Muhammed Mustafa aynı kişidirler ancak, Muhammed (s.a.v), Âdem (a.s)’ın kemal ahlaklı – karakterli – kişilikli olan bedensel yaşam bulmuş şahsiyetidir.  Muhammedilik, insanın en son 7. kişilik aşamasıdır, en yüce – ulu ruhsal erişkinliktir, konumudur. Muhammed a.s. ahlâklı olmaktır. En belirgin belirtisi ise "merhamettir, merhamettir, merhamettir". Anaçlıkta doruk noktada başarı kat etmektir. Muhammedi olan anaç olan birey, kamil bir insan olmaya hak kazanmıştır ve de tekrar enkarne olmadan sonsuz cennete kavuşur.  Bu nedenledir ki, birey bedenen öldüğünde "rabbin kim" sorusu yöneltilir. Çünkü bireyin ulaştığı rabb noktası, tanıştığı - bildiği rabbı, kendisinin erişebildiği ahlâk – karakter - ruhsal konumdur, aşamadır, makamdır. Her bir karakter - kişilik aşaması, karşılığına denk gelen peygâmberin ulaştığı noktadır.

 Bireylerin, sahip oldukları kişilik – ahlâki - ruhsal erişkinlik - olgunluk düzeylerini bilebilmelerinin en kolay yolu; toplumsal yöneticinin en tepedeki kişinin ahlâkıdır, bireysel karakter göstergesidir. Yönetici  (kral, padişah, başkan, reis, komutan vs.), hangi kişilik - ahlâk üstünlüklerini ve noksanlıklarını taşımakta ise o toplumda yaşamakta olan bireylerin fert fert kişilik düzeyleri de tepedeki yönetici ile aynıdır. O yönetmekte olduğu toplum bireylerinin aynasıdır, görüntüsüdür. Dolayısıyla tepe yöneticilerinin kemalatları yönetilmekte olan fertlerin kemalatlarına, ahlak yüceliklerine bağlıdır. Anlaşılacağı üzere tepe yöneticiyi yöneten bireyin, bireylerin bizzat kendisidir, kendileridir.

Reenkarnasyonun tekrar tekrar yaşanmaması yeniden yeniden dünyaya düşmemek için; bireyin ulaşması – erişmesi - varması gereken karakter – ahlak - kalp makamı, kemâlattır - Muhammediliktir.

Reenkarne olmamak, bedenen ölüp sonsuz cennet ile uyanabilmek için, bireyin 7 ahlâk – kişilik – ruhsal – psikolojik - manevi makamları aşması ve sâfiyet - kemâlât karakter konumuna ulaşması – ermesi - erişmesi kaçınılmazdır. Ulaştığı noktada rabbi ile tanışır. Kendi ahlak düzeyini görür. İNS -  AN olarak doğumunda artık tekil değil çoğuldur. Ruhtan insana dek yaşam bulmuş tüm varlıklar tek bir bedende son kez dünyaya gelirler. Bu gerekçeyle birey tekil varlık, insan çoğul bireylerin karşılığına denktir ve de tek bedendedir. Hava, melek, toprak, su, nesne - madde, gökcismi, bitki, kalp, hayvan - nefis, cin – cenin, şeytan – akıl - bilinç varlıkları olarak yaşam bulur. Tek bir bedende evrenin tamamıdır.

Dünyaya gelen her birey, reenkarnasyon öncesi yaşamında, kazanılan dinsel – manevi - çalışmaları - sevaplar ve günahlar - karşılığında şu an halihazırda yaşamakta olduğu ömür içerisinde dünyasal getirileri ile doğar ve yaşar. Ebeveyn, mal mülk, kardeşler, akrabalar, servet, kariyer, iş, beden, sağlık, eş, çocuk vs. her bir sahip değerler ve de sıkıntılar, bir önceki yaşantıların getirileridirler ya da cezalarıdırlar.

En son dünya durağı ise İslâm yurdunda, Müslüman bir ailede ve toplumlarında yeniden dünyaya gelinme aşamasıdır. Yaşanılan tüm olumlu ve olumsuz olaylar bireyin bir önceki yaşantısının ürünleridirler. Kişi kendi yaptıklarının ya da yapmadıklarının karşılığını yaşamaktadır. KADİR c.c. esmasının tecellisi (etkileri) de budur. İnsana kendi kaderini yazma ve ardından yaşama ayrıcalığı sunulmuştur. Tüm insan varlıkları için geçerli olan reel bir olgudur, yaşamdır.

ÖZETLE;

 Muhammedî - Kemâlât olana kadar reenkarnasyon olayı yaşanmaktadır.

Bakara Suresi – 132. ayet

“Bu dini İbrahim, kendi oğullarına vasiyyet etti, Yakub da öyle yaptı: "Ey oğullarım! Muhakkak ki, bu dini size Allah seçti, başka dinlerden uzak durun, yalnızca Müslüman olarak can verin!" dedi.

Ali İmran Suresi– 102. ayet

Türkçe Okunuş: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).

Meal:Ey âmenû olanlar (iman edenler), Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan (İslam olmadan) ölmeyin!

Âl-i İmran 102. ayet

 “Ey inananlar! Allah'tan sakınılması gerektiği gibi sakının, sizler, ancak Müslüman olarak can verin.”

Kaynaklar:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Reenkarnasyon

http://www.kuranikerim.com/melmalili/bakara.htm

http://www.kuranindir.com/

http://www.mumsema.org/kuran-ile-ilgi-bilgiler/20386-sizler-ancak-musluman-olarak-can-verin-al-i-imran-102-a.html

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..