Referandum bitti ey halkım, unutma sakın !

Aslında bu başlığı yazarken rahmetli Uğur Mumcu’nun ‘Vurulduk ey halkım / Unutma bizi” dizleri gelmişti aklıma. Bir an onu kullanacaktım. Ama yanlış yerlere çekilebilir endişesiyle, yalnızca gönderme yapmak istediysem de, bir anlamda mecazi olarak ‘hayır’ duruşunu gösteren aşta aydınlar, hukukçular ve sol kesim bir anlamda evet damgaları ile vurulmuşlardır. Şimdi bunun adına demokrasi diyorlar..

Evet, bir anlamda teknik olarak bunun anlamı demokrasidir. Çünkü halk kendi iradesini sandığa yansıtmak istemiştir. Öyle oldu gibi. Burada aslında pek de fazla şüpheci davranıyorum ben. Bir anlamda aslında şeytanın da avukatlığını yapıyorum. Yapmaya da devam edeceğim. Ta ki, doğrusunu bulana kadar.

Referandum bitti bitmesine de.. Peki şimdi ne olacak ? Şimdi kafama takılan bazı soruları burada dillendirmeye, mümkünse sizlerle bir fikir mukayesesi, eskilerin tabiri ile bir çeşit münazara yapma niyetindeyim. Yalnız, seçim yasaklarının başladığı tarihe kadar fazlaca alışık olduğumuz münakaşa ve sataşmalardan uzaklaşalım mümkünse. Eğer bu münakaşa, sataşma ve küfür rüzgarına kapılırsak, korkarım ki araızda kalın duvarların örüldüğü, bir siyasi kutuplaşmanın kurbanları olacağız… Birincisi, ülke genelinde gerçekten halk, hiçbir baskı ve etki altında kalmadan, kendilerine verilen yiyecek, içecek, Ramazanlık, iftar yemekleri, kışlık yakacak kömürlere, elden dağıtılan x miktar bahşişlere aldırış etmeden, bunun etkisinde kalmadan dün sandığa gidip oyunu kullanmış mıdır ? Birilerinin sıkça dile getirdiği üzere ‘hayır’ oyu kullanmak vatan hainliği sayılıyoras, dün oy kullanan %42’lik kesim bu vatanı sevmeyen bireylerden mi oluşmaktadır? Sandığa bilhassa gitmeyenlerin oyları yabana gitmiştir bu kesin de, demokratik platformlarda oy kullanmama da bir erdem sayılıyor. Ancak BDP’nin yürüttüğü kampanyanın ne kadarı siyasi bir erdemdir orası tartışılır. Tartışılmalıdır da…

Neyse Bdp konusu başka bir yazı konusu… Biz bu frekanstan devam edelim.

Dedik ya referandum bitti. Evetler %57,93, Hayırlar ise %42,06.. Sandık haritasına bakıldığında da, en son ki yerel seçim sonuç haritasından farklı bir manzara çıkmamış gibi gözüküyor. Hayırlar yine güneyden, batıya sahil bandında ezici bir çoğunluk göstermiş. Buraları CHP kalesi diye adlandıranlar görüşlerinde ne kadar haklıdır, bunların hepsi CHP oylarımıdır bilemem ama umulandan fazla oy alındığı kesin. Bunda aynı şekilde AKP’nin İzmir’de %35’ler civarında oy alması da kendileri açısından bir başarı saylıyor. Karşılarında duran %65 civarındaki kararlı hayır duruşunu görmeden….

Doğu ve güneydoğu’nun durumu malum. İmralı-Kandil-Bdp şeytan üçgeni arasında kalan Kürt kökenli vatandaşların kimileri bilerek, kimileri zorda kalarak, kimileri de korkarak sandığa gitmediler. Ama giden ve oyunu kullanan da bir kesim vardır ki, bu kesim sandığa oy kullanılmamayı için başarı ve zafer olarak nitelendiren Bdp için de bir karşı duruş olarak okunursa yanlış olmaz. Bu da demektir ki, bölgede bu şeytan üçgenini istemeyenler oldukça çoğunluktadır.

Sayımların biriminde Başbakan epeyce uzun bir konuşma yaptı. Konuşmasının arasına ince ince bir şeyler sıkıştırsa da genelde yapıcı ve umut verici bir konuşmaydı. Ben yine de bu konuşmanın samimiyet derecesinin siyasi bir yatırım olduğunu düşünsem de, bir kafa sesi olarak ’keşke miting meydanlarında da böyle yapıcı konuşmalar yapsaydı’ diyorum. Başbakan çok önemli şeyler söyledi. Herkese, her kesime teşekkür ederken, teşekkür ettiği kesimler, kendisine açıktan, evet desteği vereceğini söyleyen kurum ve kuruluşlardı. Öyle bir an geldi ki, okyanus ötesine bile teşekkür etti. Belki gözden kaçmış olmalı, bugünkü yazılarda oek de buna değinen görmedim. Öyle ki, okyaus ötesi derken acaba kime teşekkür etmişti.. Herkesin malumu Hoca efendiye mi ? Yoksa Amerikan Başkanı Obamaya’mı ? Fark etmez. Her ikisi de Amerika’da diyenler de pek haksız sayılmaz. Obama’ya neden teşekkür etsin, Hoca Efendiye etmiştir diyenler de.. Obama’ya neden teşekkür etmesi gerektiğine girersek yazı epeyce uzar ama Hoca efendi’ye neden teşekkür etmesi gerektiğini bir örnekle açıklayalım. Referandum çalışmaların başladığı tarihte zat-ı muhterem “ölülerin bile mezarlarından kalkıp, evet oyu kullanması gerekir” dememiş miydi? Belli ki, cemaat bu mesajı iyi algılamış..

Öyle ya da böyle bir referandum daha geçti. Akp elini de söylemini de güçlendirdi. Önümüzdeki günlerde Sayın Kılıçdaroğlu’nun oy kullanamamasını dillerine magazin konusu yapmadan, icraat yaparlarsa, Akp hükümetinin neler yapacağını göreceğiz. Ancak, bugün dillendirilenler pek de öyle parlak değil. Zira Erdoğan’ın Başkanlık sistemi için oldukça fazla moral depoladığı, bunun için %58’i arkasına alacağı ve bunun için alt yapı hazırlığına başlayacağını belirtiyor yazarlar, çizerler, siyaset bilimciler.

Referandum öncesi bol miktarda imalı olarak ‘Hayırlı’ olur inşallah demiştik. Şimdi bu ironi geride kaldı. Sonuçların ve yapılacakların, bu millet ve ülke için gerçekten hayırlı olmasını temenni ediyorum. Eğer, herkesin şimdiden dillendirmeye başladığı neticeler görülmeye başlar ve 2012’de Erdoğan Başkanlığı’nı, Türkiye yönetim sisteminin de tam Başkanlık sistemi olduğunu ilan edilirse 20.04.2010’da yazdığım “Bir gün uyandığınızda Rejim değişmiş olabilir” konulu yazımı hatırlayın…

Bir kez daha referandum sonuçlarının ve getirisinin ülke için tam demokratik, bağımsız, barışçıl ve olumlu olmasını diliyor, İyi bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum..

../..