Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '10

 
Kategori
Güncel
 

Referandumun sırları

Referandumun sırları
 

Bu referanduma en uygun başlık bu olabilirdi. Giz dolu maddeler, iç içe geçmiş anaysa-yama paketi.

Bu gizleri ortaya çıkaralım.

Anayasa’nın 26 maddesi değişiyor. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de insanlarımız neye evet-hayır diyeceğini bilmemektedir. Kaç kişimiz bu maddeleri okudu ve irdeledi. İnsanlarımız gönlünce yakın bulduğu partinin birkaç söylemini dinliyor ve karar veriyor.

–Meydanlarda referandum maddeleri değil, genel seçim konuşmaları yapılıyor.

- Demokratikleşme, özgürleşme adı altında ülkenin kurumlarını bir kişinin egemenliği altına sokulmak isteniyor. Unutmayın Irak’a da demokrasi geliyordu. Bir hukuk adamı olarak irdeleyemem ancak DÜŞÜNEN bir vatandaş olarak şu tespitlerimi sıralıyorum.

Madde sırasıyla başlayalım.

10.Madde. Eşitlik ilkesi tanımlanıyor. Yeni eklemede çocuklar, yaşlılar, özürlüler ve gazilerin yararlandığı haklar eşitlik ilkesine aykırı görülemez diyor. Devlet zaten bu insanlara geniş haklar tanıyor. Hastanede öncelik, metrolarda ve otobüslerde ayrı oturma yerleri veriliyor. Kimse bu durumdan muzdarip değil ki. Sadece anayasa da bulunsun diye yazılmış bir maddedir.

20.Madde. Özel hayatın gizliliği ile ilgili bir madde. Kişisel verilerin korunması sağlanacaktır. Özel bilgiler açıklanamaz deniyor. Bre insaf. Özel yaşamın gizliliği varsa bir ülkede zaten hiç kimse bir başkasının özel bilgilerini açıklayamaz. Var olanı belirtmekten başka bir şey değil.

23.Madde. Mahkeme kararı olmadan yurt dışına çıkış engellenemez deniyor. Doğru ve sorunları çözücü bir maddedir. Bravo.

41.Madde. Yeni olarak devlet her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirleri alır diyor. Ne yani bundan önce çocuklar istismar mı ediliyordu. Efendim anayasal güvence altına aldık diyorlar. Bu madde mi önleyecek istismarı?

53. ve 54. Madde. Toplu sözleşme ve grev hakkını düzenleyen madde. Memurlar toplu görüşmelerde bir karara varamazlarsa Uzlaştırma Kuruluna gidiyorlardı. Uzlaştırma kurulunun kararları da tavsiye niteliğinde ve bağlayıcılığı yoktu. Yeni kanunda Kamu görevlileri hakem kurulu kuruluyor. Yani Uzlaştırma Kuruluyla aynı yetkilere sahip, bağlayıcılığı olmayan hükümetin atadığı kişilerden oluşan bir kurul. Böyle bir kurulda memur istekleri karşılanabilir mi?

Madde 74. Kamu denetçiliği kurumu kuruluyor. Bu bir nevi ombudsmanlık. Yani su faturanız yüksek geldi veya bir memurun işini beğenmediniz başvurabilirsiniz. Düşünün ki böyle binlerce şikayet gelecek ve bunlara cevaplar aylar sonra gelecek. Sebep: Yoğunluk! Ama olsun, ülkemiz bunu beceremeyecek de olsa bulunması faydalıdır.

Madde 84. Ve 94. Milletvekilliği ve TBMM başkanlık divanı ile ilgili maddeler, yani millete dönük bir şey yok.

Şimdi bazı iç ve dış ajanların çok sevdiği bir maddeye geliyoruz.

Madde 125. Yaş karalarının düzenlenmesi. Yeni eklenen madde Yüksek Askeri Şuranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır. Kimi bu maddeye boş boş bakar, kimi de Eyvah! Der. Hak arama bakımından güzel bir kanun diyebilirsiniz. Ancak şu maddenin gizini çözelim. Kimlerin ordudan ilişikleri kesilir? Ordu içine siyaset sokanların, irtica eylemlerinde bulunanların, itaatsizlikte bulunanların, ahlak dışı hareketlerde bulunanların vs. Açık açık yazalım. Bu maddenin asıl amacı ordu içindeki irticai unsurların temizlenmesinin engellenmesi. Diyorlar ki; ordu içinde namaz kılanı bile atıyorlar. Bre insaf. Ülkenin başkentinde Hava- Üst komutanlığının bahçesinde cami var.

Peki sormazlar mı madem askerlere hak veriyoruz diyorsunuz niçin terfi işlemlerini de yargı kararlarına açmıyorsunuz? Amaç hükümet ve kuşatılmış askerin istemediği bir kişinin terfisi engellendiğinde onun hakkının elinden alınmasını sağlamaktır. Biraz daha genel ve ileri düşündüğümüzde AB ve ABD hükümet kanadıyla müdahale edip istenmeyen bir komutanı terfi ettirmeyecektir. Ordu içindeki millici duruş kırılmaya çalışılmaktadır. 88 yıldır yapılmak istenen bu maddeyle başarılmaktadır. Gücünüz yetiyorsa terfi işlemlerini de mahkeme kararlarına açın. 1890 larda ki ordu haline getirilmek isteniyor.

Madde 128. Memurlara toplu sözleşme hakkı veriyor. Hükümet kanadından memurların istekleri karşılanmadığı sürece bunun bir anlamı yok. Memurları kandırmanın lüzumu yok. Etkisiz elemandır. Ancak yine de faydalı bir gelişmedir.

Madde 129. Memurlara verilen disiplin cezalarına yargı yolu açılacaktır. Faydalı bir gelişme.

Madde 144. Adalet bakanının, adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden soruşturmaların adalet müfettişleri tarafından yapılacağını belirtiyor. Maddenin eski halinde de aynı şeyi söylüyor. Yani malumun ilanı.

Madde 145. Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanamayacağına dair bir düzenleme. İlk bakışta güzel bir madde gibi görünüyor. Ancak gizini çözmeye başladığımızda şu sorular takılıyor insanın aklına. Askere karşı güvenlik suçu bulunan siviller de(ajanlar) sivil mahkemelerde yargılanacak. Askeri bilgi ve sırları tehdit edecek bir durum oluştuğunda sivil mahkeme bunu ülke güvenliği yönünden nasıl yargılayacak? İsteyen, istediği kişiyi, istediği mahkemeye atayabiliyorsa bu durum ülke güvenliğinin yabancılara bırakılması anlamını taşır. Biliyorsunuz ülkenin güvenlikle ilgili sırlarının saklandığı bir yere bir savcı giriyor ve ne alındığı bilinmiyor. Ancak ülkedeki ajan yoğunluğu dikkate alındığında ne alındığı onlar tarafından bilinmektedir. Biz bunun etkisini şimdi görmeyeceğiz. Eğer bir önlem alınmazsa 15-20 yıl sonra vay hayırsızlar sırlarımızı çalmışlar diyeceğiz.

Madde 146.- 147. 148.-149. Anayasa Mahkemesi ile ilgili. Bireysel başvuru hakkı getiriliyor. Bağımsız olarak işleyen Danıştay’ın elinden alınarak bu yetki üyelerinin büyük çoğunluğunun siyasiler tarafından atandığı AYM’ye verilmektedir. Yani ? Şöyle bir örnek verelim. Bunu siyasi bir lider de dile getirdi gönülce bağlandığım için değil, mantıklı ve doğru bir örnek olduğu için sizinle paylaşıyorum. Biliyorsunuz bazı özelleştirmeler yapıldı. Tüpraş, Türk Telekom gibi şirketler özelleştirilmelerinin ilk adımında 1 milyar dolarlık gibi bir teklifle satıldı. Daha sonra bir kuruluşumuz bunu Danıştay’a götürdü. Danıştay iptal etti ve yeni ihalede 4 milyar dolara satıldı. Şimdi bu hak insanların elinden alınıyor. Hükümet diyor ki; yanlış bir şey olduysa tarafsız olan Danıştay’a değil, siyasilerin egemen olduğu AYM’ye gideceksin. Yani başbakanın ayağındaki prangalar alınıyor. Başbakan İsrail’e 49 yıllığına arsa satılmasının engellenmesini pranga olarak görüyor.

157.Madde. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin ek olarak bağımsız olacağını vurguluyor. Kimse düşünmesin ki bunlar asker, asker hiyerarşisi var mahkeme de Genelkurmay’ a bağlı . Yok böyle bir şey. Nitekim Askeri mahkemenin aldığı kararlar usulsüzlük yapan generalin bile ilişiği kesilmiştir. Buna da malumun ilanı denilebilir.

Madde 159. Hakimler savcılar yüksek kurulunun yapısıyla ilgili. Üye sayısı çoğaltılıyor falan fişman. Adalet Bakanı yine istediği davaya istediği kişiyi atayabiliyor. Hükümetin taraf olduğu davalarda istenen oyunlar oynanabiliyor. Size bir maddeyi göstereceğim diyor ki; Kurulun üye seçimlerinde Cumhurbaşkanı yükseköğretim kurumlarının hukuk, İKTİSAT, SİYASAL bilimler dallarında görev yapan öğretim üyelerinde seçer. Hukuk fakültesini anlarım da niçin hukuk konusunda hukuk fakültesi mezunu kadar bilgisi olmayan kişiler alınır. Yine aynı maddede kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlara karşı yargı mercilerine başvurulamıyor. Buradan da anlaşılıyor ki hükümet ayağındaki prangaları kaldırırken kendisine yararlı olan prangaları bırakmaktadır.

Madde 166. Ekonomik Sosyal konsey kurulacak diyor. Faydalıdır.

Son olarak geçici 15. Madde. Kaldırıldı. 12 eylül darbecilerine yargı yolu açılacak deniyor. Hatta sırf bu madde için paketin geneline Hayır oyu verecek insanları darbeci ilan etti Başbakan. Ancak Başbakanın Adalet Bakanı bile bu maddenin darbecileri yargılamayacağını, sembolik bir anlam taşıdığını ifade etti. Evet, bu maddenin kaldırılması fevkalade önemlidir. Ancak bu maddenin kaldırılmasıyla darbecilerin yargılanmayacağını, artık darbe olmayacak kandırmacısını millete yutturamayacaksınız. Madem darbelerle hesaplaşılacak o zaman 28 Şubatla niye hesaplaşıl mıyor? 27 Nisan’ı bir muhtıra olarak niteleyen Hüseyin Çelik niçin şimdi “ o muhtıra değil bildiriydi” demekle yetiniyor. Samimi ve inandırıcı değiller.

Genel olarak baktığımızda hükümete özel maddeleriyle bir sipariştir. Sormazlar mı adama, hep Cumhurbaşkanının yetkilerinin fazlalığından bahsediyordunuz niye yetkileri azaltacağınıza cumhurbaşkanı oraya- buraya adam atıyor. Niçin önce bu paket anayasayı sürüyorsunuz da bununla vakit kaybedeceğimize tümüyle bir anayasa değişikliğini sonraya saklıyorsunuz? Niçin yüce divan kararlarını tekrar görüşmeye açıyorsunuz? Niçin AYM’den şikayet ederken şimdi daha fazla yetki veriyorsunuz? Niçin AYM’nin özdenetimi yapmasını kesin bir kanunla yasaklamıyorsunuz? Efendim bütün bunlar takiyyedir. Köprüyü geçene kadar dı her şey. Köprüyü geçtiler şimdi şikâyet ettikleri kurumlara canla başla sarılıyorlar. Siz de kendinize sorun Niçin AB, ABD bu anayasayı koşulsuz destekler, bizi sevdikleri için mi? Bunların hegemonya, vesayet dedikleri bu ülkenin kuruluş felsefesidir.

Yeni anayasa yapacaklar ama ben size şimdiden söyleyeyim neler tartışacağımızı.

İlk 3 maddeyi tartışacağız. 4.Maddenin değiştirilmesiyle ilk 3 maddenin dokunulup dokunulmayacağını tartışacağız. Anayasaya özerklik taleplerini tartışacağız. Özerkliğin bir önceki adımı olan yerel yönetimlerin güçlenmesini tartışacağız. 88 yıldır yapılamayan Askerin ülke birliğine ve dirliğine sahip inancını tartışacağız.

TÜM BUNLARI ENGELLMEK İÇİN YAPABİLECEĞİNİZ BİR ŞEY VAR.
BİR DAHA DÜŞÜNÜN!

 
Toplam blog
: 26
: 946
Kayıt tarihi
: 22.06.08
 
 

Ben ÖZGÜR YALÇIN. Kimya Mühendisiyim. Siyaset, Politika, Bilim alanlarında bilgi edinmeye ve bunu..