Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '14

 
Kategori
Eğitim
 

Rehber Öğretmenlik

Fakülteyi bitirmemize rağmen, yeni görev atamamız yapılmamış, dört yıl önceki eski görevimize döndürülmüştük. Benim atamam, bir İlköğretim Okuluna I. Kademe Öğretmeni, (yani sınıf öğretmeni) olarak yapılmıştı.

II. Kademe (ortaokul) öğretmenlerinden birinin, başka bir göreve atanması üzerine, müdür bey beni odasına çağırarak, “Orta üçte iki saatlik Rehberlik, bir saat Eğitsel Kol Çalışmasında ücretli olarak görevlendirildiğimi” söyledi. Ders verilir verilmez içimde, “Ne yapacağım?” sıkıntısı başladı.

Görevlendirme yazısının ekinde, Rehberlik ile ilgili hazırlanmış bir program ve Rehberlik dersinde yapılması gerekli çalışmalarla ilgili Bakanlıktan gelen emirler vardı. Bu bakımdan, Rehberlik ile ilgili yapılacak çalışmaları belirlemek pek sorun olmadı. Fakat yapılacak çalışmalar arasında doğrudan Rehberlikle ilgili sadece iki çalışma vardı. Bir “Bil Kim?”, diğeri “Otobiyografi” tekniği idi.

Göreve başlar başlamaz, öğrencilerin birbirleri ile ilişki düzeyini belirlemek için sosyometrik tekniklerden birini uyguladım. Durum, hiç de iç açıcı değildi. Sonucu diğer öğretmenlerle paylaştığımda, öğrencilerin durumunu gören öğretmenler şaşkınlıklarını gizleyemediler. Örneğin, grup dışında kalan öğrencileri görünce, hayret ettiler.

Bu çalışma, öğretmenlerin hoşuna gitmiş olmalı ki, nasıl yapılacağını, öğrencilere nasıl davranılacağını sordular. Kendileri de uygulamak istediklerini söylediler. Soruları birlikte hazırladık ve sınıflarında uyguladılar. Öğretmenler böylece ilk kez “sosyometri” tekniğini uyguladılar ve “sosyometri”nin ne olduğunu öğrendiler.

Diğer bir çalışmam da “öğrencilerin okulla ilgili sorunlarını” taramak oldu. Sonuç, beklenilenin tam aksine korkunçtu. Hemen her öğrencinin okulla ilgili –ortalama- bir sorunu vardı. Bu demektir ki, okulda öğrenci sayısı kadar sorun vardı. Bir öğretmenler kurulu toplantısında bu sorunları dile getirdiğimde, yöneticiler hep birden savunmaya geçtiler.

Bir süre sonra II. Kademeye (ortaokula) yeni bir öğretmen geldi. Ders Programı yeniden düzenlendi. II. Kademede eskisi kadar öğretmen sıkıntısı kalmadı. Dolaysıyla bu dersi benden almaları doğaldı. Çünkü ben ilkokul (sınıf) öğretmeniydim. Öyle de oldu. Aldılar. Rehberlik dersini verdikleri öğretmenin alanı, Resim idi.

Gazi Eğitim Fakültesinde, Eğitim Bilimleri Bölümünün dışındaki tüm bölümlerde Eğitim dersleri gereksiz/fazlalık ders olarak görülürdü. Kadere bakın ki okulda gereksiz olarak görülen bir derse, şimdi ücretli ders olarak giriliyordu. Yine de olsun. Çünkü Resim öğretmeni diğer öğretmenlerden farklıydı. Farkı, dört yıllık lisans çıkışlı olmasıydı. Ondan önce, okulda lisans çıkışlı tek öğretmen bendim ve üstelik bir yarıyıl mastere devam etmiştim. Ayrıca, Rehberlik dersinin dahil olduğu Eğitim Bilimleri alanında öğrenim görmüş tek kişiydim.

Durum böyleyken, Rehberlik dersine girmek için zilin çalmasını beklerken yanıma gelen orta kısıma bakan müdür yardımcısı;

- Hocam Rehberlik dersini sizden alıp, yeni gelen öğretmene verdik. Siz ilkokul öğretmenisiniz de!” dedi. Peki, diyerek, okuldan ayrıldım. Bu duruma pek üzüldüğümü söyleyemem. Hatta sevindiğimi söylemeliyim. Çünkü notu olmayan bir derse girmek, arkadaşlarım evlerine giderken bir saat daha okulda kalmak, haftada üç gün yedi saat ders yapmak istemiyordum.

Aradan birkaç gün geçti. Bir iş için müdür yardımcısının odasında bulunuyordum. Konu yine açıldı ve aynı müdür yardımcısı, yine aynı şeyleri söyledi. Daha önce göstermediğim sert bakışlı tepkiyi göstermiş olmalıyım ki bu kez;

-Yani kararnameniz ilkokul öğretmeni de, hocam, dedi. Hatay, Mart, 1986.                    

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..