Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Rekabet

Serbest piyasa ekonomi modelinin en olumlu yanı, işletmelerin birbirleriyle rekabet etmeleridir. Bu sayede daha kaliteli mal ve hizmet üretimi daha uygun fiyatlarla sağlanır ki bu da tüketici memnuniyeti dediğimiz olgunun gerçekleşmesini sağlar. Böylece toplumsal açıdan bakıldığında bu model sayesinde insanlar daha kaliteli mal ve hizmetleri en uygun fiyatlarla bulma şansını elde eder. 

Böylece toplum çıkarı bir anlamda optimize edilir. Kuşkusuz bu modelin eleştirilen yanları yok değildir. Ama bugün bu modele olumlu yaklaşıp, nihayette toplum çıkarına kaliteyi ön plana alan bir anlayış seviyesine gelindiğini vurgulamak istiyorum. 

Zaten bazı konular artık ahlak, din veya erdem konuları olmaktan ziyade bir zorunluluk haline geldi. Öyle ki uymadığınız, gözetmediğiniz noktalar sizin piyasadan silinmenize neden olur. Yani sistemin içinde müeyyidesi de mevcuttur. 

Akılcı olarak baktığımızda rakiplerin olması bizi üzmekten ziyade, kamçılayıcı olmalıdır. Türkiye uzun yıllar – ki bir dönem elbette gerekliydi- kapalı ve korunaklı bir ekonomi modeli uygulamıştır. Ama Özal’lı yıllardan sonra dışa açılma ve gerçek anlamda rekabetle de tanışma fırsatı olmuş, böylece kendi üretim gücünü bir anlamda test etme şansını da yaşamıştır. Nitekim bundan yüzakı ile çıktığını görüyoruz. Keza globalleşen dünya ekonomisi ile entegre olma sürecini de başarıyla atlatmış görünüyor. 

Eğer siz rakipleriniz dolayısıyla daha kaliteli mal ve hizmet üretmek durumunda hissederseniz kendinizi, bundan mutlu olmalı ve herkesin yarar sağlayacağını düşünmelisiniz. Ayrıca durmamalı, gelişmeye devam etmelisiniz. Yoksa piyasada barınamazsınız. Sizden daha iyileri sizi sollayıverir… 

Bakınız aşağıdaki hikayede, rekabette ince bir düşünceye dair örnek göreceksiniz. 

Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
- Benim sırrım, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
- Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
- Neden olmasın, dedi çiftçi.
- Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır.
Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir.
Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor. 

Her konuda “kalite”yi yakalamak için bırakınız başkaları da iyisini yapsın. 

Niye çekinelim ki, elbette biz daha da iyisini yaparız!... 

 

 
Toplam blog
: 82
: 1046
Kayıt tarihi
: 24.05.11
 
 

TED Ankara Koleji ve ODTÜ Kamu Yönetimi mezunuyum. Asıl mesleğim bankacılık. Çeşitli kuruluşlarda..