Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Reklam, reklamdır...

Reklam, reklamdır...
 

Eskiden de gürültü kirliliği vardı. Ama, kimse pek şikayetçi olmazdı. Bazı belediyeler tedbir olarak gürültüyü desibel ile ölçtü, biçti amma, önünü alamadılar. Bizim millet, yine bildiğini okudu durdu.

Eskilerden bahsetmek istiyorum. En eskilerden... Öyle gürültüler vardı ki, tadından yenmezdi... Gürültünün haz verdiği nerede görülmüştür? Görüldü zahir:

''- Bu akşam.... Sinemasında Türkçe sözlü, Hintçe şarkılı ''Ali Beni Isırdı'' filmi başlıyooor!.'' Sokak sokak seyyar arabalarla taşınırdı gün boyu. Ardından da 'Hart'lı', 'Hırt'lı' bir sürü ses efektiyle karışık, ahlı, oflu uzayıp giden iniltili sesler de, cabası..

Sinemalarda '' Ekmekçi Kadın'' mı oynuyor? Kolayı var. Dekor mizansen hazır. Tekerleri lastikten bir at arabası... Üstünde bir hamur teknesi, yanıbaşında oklavalı bir kadın.. Habire sacda ekmek pişiren bir diğer kadın.. O sokak senin,bu sokak benim.. Arasıra durduğunda gözlemeler satılıyor. Kapış kapış... Fena mı?

Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Reklam reklamdır.

Ha..! O gün sinemalarda bir köy filmi mi oynayacak? Onun da çaresine bakılır. 'Köye giden geelin'' filmi için,devenin birine allı pullu gelin oturtulur. Arkadaki deveye, gelinin çeyizleri yüklenir. Sandıklardan taşan ibriktir, hamam takunyasıdır, halıdır, yolboyunca sallanır da sallnırlar. En önde de zurnacılar, en acılı havayı üflerler. Geline de tembihlemişlerdir 'Hep sırıtacaksın, unutma' diye. İyi mi ?

Böylesi reklam, hoporlörlüsünden daha iyidir. Eğlence, şamata, bir kere böylece halkın ayağına gitmiş oluyor... Kapılarına kadar gelen bu festivalden, ucuzcuların başı gülüyor. Eh... Sinemaya gitmiş kadar da oluyorlar hani! Ört ki, ölem!

Develi, gelinli, sırıtmalı, takunyalı, zurnalı düğün kervanı şamata ile sokak sokak, mahalle mahalle dolaşıp reklam yapar. Yönetici ağzını bile açtığı olmaz bazan. Millet, on saat anlar ki, gelinli, kaynanalı, kaynatalı, ahlı, vahlı bir köy düğünü filmidir bu diye.

Konu komşuya iş çıkmıştır şimdi, kervan önlerinden geçerken. Kervanın başındaki adama sorar bazı kadınlar: '' Bu gelinle bu deve sinemaya mı çıkacaklar?'' Adam,cevap vermez Arkadaşı cevaplar: ''Yok kız,der, çok bilmişcesine,sinemada bu deve ile gelini karşılıklı oynatacaklar! ''

Reklam kervanı geçerken, kimileri geline doya doya bakar. Gelin görücüleri kulaklara fısıldar: ''Damat nesini beğenmiş de almış! Şu enseye bak. Burun desen, saksağanın kuyruğu... Bir diğeri de çok bilmişcesine '' Bir kuru sandıklık çeyiz mi olurmuş! Kızı büyümüş de büyümüş... Anası da uyumuş da uymuş ! ''

Öte yandan gelinlik genç kızlar,ağızlarını açmazlar kervan geçerken.Sadece iç geçirirler. Gözleri bir hoş bakar. Hülyalaşırlar... Yanakları al al oluverir..

Gürültü kirliliğinin böylesi,dostlar başına. Hoporlörlü devirler can sıkıcıydı. O zırıltısı, o bas bas bağırmalarla anlaşılamayan laflar, lafları..

Bir yerde rastlamıştım: ''Eşek Adamın Damadı'' isimli bir film oynayacaktı şehirde. Ona da mizansen lazım tabi. Bulmuşlar bir at arabası. Zavallı eşeği ayaklarından arabanın döşemesine halka ile bağlamışlar. Arabayı da bir sıpaya çerktiriyorlar... Eşeğin yanında da filmin adı ve oynayacağı sinemanın adı yazılı..

En üstte eşek. Yol aldıkça altından kayıp giden yola manasız manasız hayretle bakıyor. 'Benim burda ne işim vardı'' dercesine..

Yaşlılar bakıp bakıp 'lahavle' çekerken, turistler de bol bol resim çekiyorlardı..

Desibel, mesibel..

Böylesi reklam, reklamdır vesselam!..

Gerisi hikaye...

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..