Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '09

 
Kategori
Magazin
 

Reklama ihtiyacın yok ki Tatlıses

Reklama ihtiyacın yok ki Tatlıses
 

alıntı galeri milliyetten


Eğer Urfa da Oxsford olsaydı, o birincisi olurdu. O'nu Türkiye öyle yüceltti ki, ayağında kundura bile yokken, çevresindekilerin pabuçlarını dama attı. Ondaki, kişisel zenginliğin maddi hırstan mı, yoksa iş ahlakından mı olduğunu bir türlü çözemedim. Urfalı olup da, sıla gecelerinde çiğ köfte gibi yoğurularak yetişmeyen ses yoktur. O da bu yeteneklerden biri. Bir farkla; o yeteneğini aklı ve zekasıyla birleştirmeyi bildi.

Her telden çalmayı ben de severim. Bu yüzden sevdiğim halıyı daha çok çırptığım gibi, onu bu yazımda biraz silkelemek istedim. Bahsettiğim kişinin adını hepiniz anladınız. Sn. İbrahim Tatlıses.

Önceleri türküleriyle tanıdık, sonra filmleri, ve..aşkları.. Söylediği türkülerde, piyasa işi çalışmadı hiç. Araştırdı, derledi, eski üstatlarını unutmadı. Filmlerinde mükemmeli yapabilmek için, kamera arkasına geçti. Kendini öyle bir yetiştirdi ki... Yapımcı, yönetmen, senarist bile oldu. Bu çırpınışlarda aşkları da oldu, aşıkları da. Dostları da oldu, sırtından vuranları da, en beğendiğim yanı ise; kimin elinden tuttuysa, hiç bırakmadı. Onlar bırakana dek...

Geçen hafta yazacaktım duygularımı. Sanatçı diye vasıflandırdığım kişilerin sanatı daha iyi yansıtmalarını istiyordum. Araya gerçek sanatçı kişilerin acı haberleri, anma törenleri girdi. Bu yazımı yazarken de nekroloji tarzı bir yazı olduğunu düşünmek istemiyorum. Her ne kadar sitem etsek de, onlar bizim gönüllerimize taht kurabilmeyi becermişler bir şekilde.

Sn. Tatlıses, her işini kendi yapmayı sever. Bu yüzden ensesi kalın tilkiye benzetirim ben onu. Kendi plak şirketi, kendi film yapım yönetimciliği, kendi uçak ve turizm şirketleri, kendi restoranlar zinciri, kendi konfeksiyon mağazaları, elinden gelse kendi sözlerini kendi bestelerini çoğaltacak. Yok da değil hani Ayşem , Hülyam , Deryam vb..

Gelelim eleştiriye; geçen hafta Sn. Bülent Ersoy'u konuk etti İbrahim Bey. İki büyük ses ve eski arkadaş. Bülent Ersoyu nasıl savunmuştum eski bir yazımda. Duygusallığından ve sanatından dolayı severim. Ancak sanatçılığını iyi yapamıyor bazen. Yani halka vereceği mesajı hiç önemsemiyor.

Bir kanalda, Tatlısesin programında, bir şaka yaparken laf arasında, "ikimizde parlakçıyız, parlak severiz" demesini hiç hoş karşılamadım. Özel kimliğin ve hayatın seni ilgilendirir, bize vereceğiniz bu değildi. Hele Yılmaz Morgülle barışma sahnesi, İbrahim bey neden böyle bir showa gerek duydu? Neden sevenlerine yalan söyledi? İki saat araba içinde bekleyen biri, smokin ve makyajla bir prens edasıyla mı sahneye girer? Deseydi bekleme odasına aldım bekliyor. Sonra barıştırma işleminin programınla ne alakası var? Sahne arkası Morgül Bülentten özür dileyemez miydi? Ya o gözyaşları? Halkın önünde peçete reklamına ne gerek var? Yakışıyor mu duygusal gözükmek için, gözleri kuru kuru silmeye? Ya masum halk? Nasıl ağlıyor sulu sulu ve sizler ağlıyorsanız eğer o masum halkın sırtından kazanılan paraların vicdanınızı titrettiği içindir bence... Bunun bir show olduğunu yazamadım. bakalım bu hafta ne yapacak diye.

Kendi plak şirketinizle anlaşmalı olup olmadığını bilemem ama bazı narkotik dosyalardan aşinalığı var medyadan bildiğimiz kadarıyla Yıldız Tilbe yi ağırladı. Muazzam bir ses sanat adına. ah bir de iyi yansıtılabilse. Kalkıp bir polemik yarattılar. İbrahim Tatlıses ile Yıldız Tilbe kavga ettiler. Aman ne manşet. Keşke halk konserleriyle elele gündeme gelselerdi.

Bu ve bunun gibi gaflara inanmamak gerekir. İbrahim bey eğer isteseydi, böyle gafları reji de kestirir yayına aldırmaz, kamera arkasında sorunu hallederdi. her iki gaf ta da, RTÜK denetimi gerektiren durumlar olsa da, nasıl böyle ucuz polemiklere gerek duyduğunu anlamış değilim İbrahim Tatlıses'in.

Böyle tavırlara senin ihtiyacın yok ki. Ne olur halkı artık bu kadar aptal sanmayınız. görsel programlarda da ethik olmalı derim. Sanatçı kimliğinizi iyi koruyun halkın karşısında, mahallevari kavgalar sizi yüceltmez... Bir de Yıldız Tilbeyi bir zamanlar dayak yemiş te kurtarmış ta, ne anlatmak istiyorsun? Yoksa seni döverim mi? Hani büyüktün? Hani Allah korkun vardı? Mümin müminin kabahatini örtmeli değil mi? Sevenlerini zorla kendinden itmesen, üzmesen derim...

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..