Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '09

 
Kategori
Sinema
 

Reklamcılara film yaptıralım

Reklamcılara film yaptıralım
 

Film eleştirmeni değilim. Sanat eğitimimde yok. Bir dizi veya sinema filminde, kitlelerin beklentileri ve nelerden hoşlandığı ile ilgili anket, araştırma gibi belgelere de sahip değilim. Ben yalnızca film izlemekten hoşlanırım. Filmde veya dizide kısa sahnelerin etkileyiciliğini, vuruculuğunu uzun sahnelerin sürükleyiciliğini ararım. Hayattaki gerçek davranışların, doğallığın filme yansımasını beklerim. Bu sebepten eleştirmenler bana kızmasınlar. Haddin değil kardeşim bu kadar cehaletle işimize karışma demesinler. Çünkü ben o anketler ve raiting yoklamaların da aradığınız kişilerden birisiyim. Hani neden hoşlanırlar diye araştırma yaptığınız kitle var ya? İşte o kitlenin bir mensubuyum ve eleştirmiyor, beklentilerimi ifade etmeye çalışıyorum. Reklâm filmleri de benim için bir film. Kısa metraj, çok kısa metraj adı ne bilmiyorum. Ancak birçok reklâm filminde yirmi saniyede, bir dakikada o kadar etkileyici mesajlar veriliyor ki neden diyorum filmlerimizde bu etkileyicilik ve güzellik kullanılamıyor. Hani şu uzun uzun tekrarlanan sıkıcı sahneler, diziler ağırlıklı kastettiğim, hüzünlü ve acıklı sahneler. Sanki içinde yaşamışsın kadar stres oluyorsun. Olay başından geçmiş gibi değil. Yani film zaten bana konuyu yaşatıyorsa başarılı olur. Ama sahnenin sıkıntısı konunun sıkıntısının önüne geçiyor. Şimdi isim yazasım geliyor ama hem işaret etmiş olmayayım, hem de genellemeden uzaklaşmayayım. Yayımcının çok raiting aldığı ve TV başında nefesini tutarak beklemen gerektiğini zannettiği bir dizi, polisiye komedi macera cinsinden, aslında sürükleyici ve dinlendirici bir konu. Ancak izlerken reklâmlar kadar sizde mola verseniz kendinize sahne kaçırma gibi bir kaygınız olmuyor. Hatta daha da rahat izliyorsunuz. Sıkılmadan, gerilmeden. Sanki diyorum bizleri aptal yerine koyuyorlar. Aynı sahneyi uzun uzun göstermekle “Acaba anlamışlar mıdır, diğer sahneye geçsek mi artık?” diye mi düşünüyor yapımcı. Bir filmde beni etkileyen en önemli unsurlar, esprinin benim hatırıma gelmeyen, sahnenin düşünemediğim, olayın hayal edemediğim, sonucun tahmin edemediğim cinsten, sunumun ise hata bulamadan hayranlıkla izleyebileceğim görsellikte olmasıdır. Aksi halde “bunu bende yapardım kardeşim” derim. Tekniğini bilmesem de, deneyimim olmasa da derim. Çünkü bana sunulan gösterinin her anını ben de düşünebiliyorum. Yapımcının bir farklılığı kalmıyor. Özelliği kalmıyor. Farklı olanı üretmek önemli olan. Bu açıdan bakınca reklâm filmlerini üreten ekip, kişi veya kişiler aynı mantık ve performans ile bir film yapsalar uzun metrajlı veya dizi yapsalar diyorum. Başarılı olabilirler mi? Yoksa çok zaman kaybedeceğiz, kısa kısa yapalım para kazanalım mı diyecekler.
 
Toplam blog
: 21
: 4564
Kayıt tarihi
: 22.10.08
 
 

1962 Gaziantep Doğumluyum ve Gaziantep'de yaşıyorum. 1979 Gaziantep Lisesi ve 1984 Bursa UÜ İİBF ..