Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Reklamın kötüsü

Dün, İstanbul’un Nişantaşı semtinde, bir ilaç firması, ilginç ve bir o kadar da düşündürücü bir reklam gerçekleştirdi.

Birbirinden şık ve alımlı mankenler kullanarak, cinsel gücü arttırıcı ilaçların veya ilacın tanıtımını gerçekleştirdi.

Firma için bu çok karlı bir buluş ve doğrusu, “takdire” değer.. TV kanallarına, gazetelere verilen paranın belki çok daha azına ve çok daha “estetik” sayılabilecek görsel bir şovla istediğini gerçekleştirmiş oldu bir bakıma.

Fakat işin düşündürücü yanları var. Bakalım:

Mankenler ellerindeki paketçikleri önüne gelene veriyorlar. Almayan bir tek kişi bile yok.. Yaşlısı genci, kadını erkeği verilen paketi, adeta saldırarak kapıyorlar... Genellikle, “hele dursun evde bakarım” düşüncesiyle hanımlar aldıkları paketleri çantalarına tıkıştırıyorlar.

Dağıtım timinin arkasındaki kamera ekibi bir iki röportaj yapıyor ve gerçekten insana, şapkayı öne koyup düşünme zamanıdır dedirtiyor. Her haliyle mütevazi genç bir anne olduğu anlaşılan türbanlı bir hanımefendiye mikrofonu uzatan şahıs soruyor;

- Elinizdekinin ne olduğunu biliyormusunuz?

- Hayır!

- Peki neden aldınız?

- Bulunsun.

- Ama o , cinsel gücü arttıran bir ilaç..

Demeye kalmıyor, kadın, dünyanın en iğrenç nesnesine dokunmuş gibi elindekini yere bırakıyor, ve buruşturduğu yüzünün türbanından arta kalan açık kısmını elleriyle örterek hızla uzaklaşıyor.

Bir başka kadına soruyor. O da başörtülü..Yanıt aynı değil. Müthiş bir kahkaha patlatıyor ve ardından, verilen promosyon ürünü çantadaki yerini alıyor. Lazım!...

Erkekler malüm: Kimi işin geyiğinde, kimi ganimet bulmanın sevincinde, kimi, daha o dakikada akşamki operasyonun hayaline dalmış bile…

Neden böylesine aç gözlülük örneği sergileyerek bize uzatılan her şeye atlıyoruz, anlamıyorum.

Hadi, aldınız o nesneyi diyelim. Çantanıza koydunuz. Eve gittiniz. Zaten ne olduğunu bilmediğinizden çıkarıp attınız bir tarafa.. Mutfağa, banyoya vs.. Eşinizin de o taraklarda bezi yok. Gerçeği anlatana kadar neler olur, düşünmek bile istemiyorum.

Ya da, çocuklar..

Alıyor paketi eve getiriyor. “Anne bak sana hap aldım” diyor. Veya babaya; “al sana hap baba. Işık beş tane aldı, bana bir tane kaldı, Suna yetişemedi. Yaşa baba yaşa.” deyiveriyor. Çocuk, okkalı bir şaplak bile yiyebilir, ganimetten yeterince nemalanamadı diye.

Oldu mu şimdi.

Reklam, kapitalist toplumun en etkili pazarlama departmanı. Onsuz olamaz..

Fakat, reklamın bireysel ve toplumsal psikoloji üzerindeki olumsuz etkilerini araştırmak, gözetmek ve ortadan kaldırmak ilgili kurum ve kuruluşların işi. Rekabet Kurulu na, tüketici dernekleri ne, hakem kurulları na , ilgili yasa hükümleri uygulayıcılarına görevlerini bir kez daha hatırlatmayı bir vatandaş olarak gerekli gördüm.

Her isteyen her türlü ahlak dışı yol ve yöntemi kullanarak reklam yapamamalı.

 
Toplam blog
: 36
: 668
Kayıt tarihi
: 25.01.07
 
 

54 İstanbul doğumluyum. Hayatın her alanıyla ilgileniyorum. Çünkü düşünen ve yaşayan bir adamım. Esm..