Reklamlara övgüler

Reklamlardan hatırlarsınız, bir zaman önce çantasında çamaşır suyu taşıyan ve olur olmaz yerde çıkartıp gösteren bir Ayşe teyzemiz vardı.

Bir süredir benzer durumu yine izler olduk.

Benim gördüğüm bu reklamın iki versiyonu var. İkisinde de aynı tema işleniyor.

Belli ki bir eğlence mekanı veya bir kutlama, bir çift ortada dansediyor. Konu bir seferinde oğlanın kıyafetinden açılıyor diğerinde kızın giysisinden. Daha doğrusu kıyafetlerin solmayan renklerinden. Derken bizim ürün (sıvı çamaşır deterjanı) bir anda yine ellerde bitiyor, sihir gibi!

Zaten bu olgu da vurgulanıyor, birinde renkli sihir diğerinde siyah sihir. Hokus pokus yani...

Sevgili reklamcılar, lütfen biraz daha dikkat. Bunlar göze batıyor, akılda kalıyor.

Hazır reklamlardan söz etmişken kafamı kurcalayan bir noktayı da sormak isterim, belki bir bilen, bir aydınlatan olur.

Malumunuz bir kanalın veya programın izlenme oranıyla reklam pastasından pay kapma arasında yakın bir ilişki var.

Peki nasıl belirleniyor bu izlenme oranları?

Efendim, 2500 - 3000 kadar hanede televizyonlara takılı bir cihaz varmış ve bu sayede bu oranlar belirleniyormuş. Peki nerede bu cihazlar, ülke genelindeki dağılımı adil mi, bilen var mı?

Veya bu cihazların çalışma mantığı nedir? Örneğin bir kanaldaki bir programı izliyorsam ve herhangi bir nedenle (mesela reklamlar) kanal değiştirip başka bir programa da göz atıyorsam, bir başka deyişle aynı anda bir şekilde iki programı birden izliyorsam cihazın kafası karışıyor mu yoksa her iki programı da izlediğimi mi varsayıyor?

Belki bu vesileyle bir cevap veren olur da ben de öğrenirim.

Reklamların hayatınızdan eksik olmaması dileğiyle...