Rektörden övgüymüş…

Belki de konuşabileceği tek gün olan mezuniyet gününde deyim yerindeyse açmış ağzını, yummuş gözünü genç doktorumuz Tuğba Akın. İçinde ne var yoksa dökmüş ortaya. Avazı çıktığı kadar bağırmış. Eyyy ahali… Görmüyor musunuz kral çıplak (!) ama gerçekten çıplak, demiş.

Belki de ilerde binlerce kez takoz olarak çıkacak bu konuşma onun önüne, belki de hayatını zindana çevirecekler. Fakat artık birilerinin konuşması, salt ve çıplak gerçeği haykırması gerekiyor. İşte alnından öpülesi! … çiçeği burnunda genç doktorumuz yapmış bunu ve adeta bir kova dolusu buzlu su dökmüştür orada bulunanların üstüne. Ayılın artık, ayılın. Yeter (!) demiştir.

Bu konuşmadan sonra üstüne alınması, belki de kısa bir açıklama, özeleştiri yapması gereken en yetkili ağız olan rektör ne yapmış peki? Eksiklerin hepsinin o da farkında olacak ki resmen yalakalık yapmış.

Rektörlük seçiminden ikinci olarak çıkan ve yapılan atama ile birincinin yerine geçen, yani siyasi bir kararla o koltuğa oturan rektörümüzden başka ne beklenebilirdi ki zaten.

Ayrıca genç doktorumuz çok haklı. Söylediği her şey birebir yaşanıyor daha düne kadar hastaların en güvenilir kurum olarak gördüğü Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde. Hastalar doktorlarını sadece ameliyatta görebiliyor. Oysa en birincil hakkıdır hastanın, özelikle önemli bir ameliyattan sonra aklına takılan her soruyu ameliyat eden doktoruna sormak.

Fakat ne acı ki; hastanın böyle bir imkanı yok. En son iki ay önce önemli bir ameliyat “safra kesesi” ameliyatı geçiren annem bir kez bile doktorunu görememiş, ameliyat sonrası oluşan konsültasyonların nedenini doktoruna soramamış, hala acı çekmektedir.

İşte çiçeği burnunda bu genç doktorumuz müthiş bir cesaret örneği göstererek tüm bu yanlışların üstünü açmış, hey siz kendinize gelin, bırakın artık siyasi çekişmelerinizi bir yana, önce insan (!) önce sağlık demiştir.

İşte o tarihi konuşmanın haberi. http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1108745&Date=20.06.2009&b

Haberi yapan arkadaşlara, bize ulaşmasında aracılık eden Milliyet’ e, Vatan’ a çok teşekkürler.

Tabii ki en önemli teşekkür; bu tarihi konuşmayı yapan, belki bu konuşmasıyla tarihe geçecek olan, (belki de hemen yarın unutulacak olan) tam da Atatürk’ ün tarif ettiği gençlik tipine birebir uyan genç, cesur ve asil doktorumuz Tuğba Akın’ a.

Sonsuz takdir ve tebrik ediyorum seni Tuğba. İyi ki varsın, iyi ki varsınız… Değerinizi bulamamış olsanız bile iyi ki bu topraklarda yaşıyor, iyi ki bu ülkede soluk alıyorsunuz. Sizler var oldukça biz daha bir güvenli, daha bir umutlu bakıyoruz yarınlara... Siz yeter ki cesur olun böyle… Biz sonsuza değin arkanızdayız.