Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Ressamın suçu ne

Ressamın suçu ne
 

bedri baykam eserleri


Yaz gelince ne olur ki bahar gelince kış, sonbahar. Heyecanını yitiren bir insana bu dünyada neyleseler boş. Heyecanı başlatan ve yokeden de insan olunca daha bi ızdırap veriyor. Hep gitme isteği uyandıran günlerle boğuşmak kendini eyleyecek vakit ve para olmamsı. Makineleştik sanki. Yazarların çarpıcı cümleleri var bununla ilgili aklımda kalan. 

Gözümüzün önünde gerçekleşen kazalarda topukluyoruz ya yardım etmek yerine genelde hani son zamanlarda ressamımızın can havliyle yardım dilenmesine karşı verdiğimiz tepki misali; Yüksel Aytuğ’ du yanılmıyorsam, “dizilerde o kadar çok şiddet gösteriliyorki hala ekran karşısında zannediyoruz kendimizi gerçek hayata adapte olamıyoruz demişti.(cümlesi birebir böyle değildi ama bunu çıkartabiliriz )” 

Yılmaz Özdil’de köşesinde Bedri Baykam ve İbrahim Tatlıses’in yaşadıkları olayı ve karşılığında gördükleri muameleyi kıyaslamıştı. Sonuçta iktidardaki partinin yandaşı olmayan bir sanatçının yaşam hakkına çokta değer verilmediğini, medyada geniş yer bulan diğer sanatçının aksine hastaneye bile kendi tuttuğu taksiyle gitmesini irdelemişti. (Tuhaf dimi. Bedri Baykam’a gıcık olduğu için bıçaklı saldırıda bulundu bu adam.) 

Birazda ben örnek vereyim şahit olduklarımdan. Sabah Cem Arslan’ın “gazoz ağacı” nı dinliyordum; bir öğretmen mesaj atmış. Tam hatırlamıyorum Başakşehir’de bir ilköğretim okulunda art arda intihar eden öğrencilerinden bahsetmiş ve emniyetin bu konu üzerinde çok durmamasından. Diğer öğrencilerinin hayatının tehlikede olduğundan ve korkunç tecavüz iddiasından. Bunlar tüyler ürpertici olaylar değil mi. Ama sıradanlaştı. Neden kim yaptı bunların sebebi şudur budur diye kafa patlatmayacağım. Yine yazarlarımızdan biri arabaya alınmayan ressamın alınmama sebebini arabada ölürse başım belaya gider, polis beni suçlar gibi nedenlere bağlamıştı. Yalan değil. İnsanlar korkuyor. Aklıma pardon filminin konusu geldi şimdi. Ben de bikaç defa utanarak hatırlasamda böyle ilgisiz oldum yalan değil. Adamın biri dükkandan kendini dışarı atan kadını saçından yakaladı içeri soktu. Kadın bağırıyordu beni bırak diye. İçerde de iki çocuk vardı. Tam bir aile dramı. Yürümeye devam ettim. Ya aile arası bir kavga deyip karıştığım içim ben de suçlu olursam polisi arasam geldiklerinde barışmış halde bulursa onları ve inkar ederseler polis yerimi tesbit edip bizi meşgul ettin boş yere diye beni götürürse. Ne saçmalık varsa aklıma geldi. Sonuç eli kolu bağlı umursuz vatandaş gibi davranıp acaba kadına bişey oldumu diye de içimi kemirip dururum hala. Yine mahallede polis çağırın diye bağırn bir kadını zorla eve sokan ailesine kayıtsız kalmıştık. Annem onlar hep kavga ediyor barışıyor demişti. Suçlu kim şimdi bilemedim. İşte sıradan bigün daha. Bugünde yaralanmadan ölmeden eve varırsak bizden iyisi yok. Sonra yayıl televizyonun karşısına dizilere izin ver şırınga edilsin tüm damarlarına. Görmezden gelmenin pembe ve en kolay yolu. Hadi hayırlısı. 

 
Toplam blog
: 37
: 1522
Kayıt tarihi
: 18.08.09
 
 

Tokat'ın Yeşil Niksar'ında 1985 yılında doğmuşum. İstanbul'da yaşıyorum. Açıköğretim İşletme 3. sını..