Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Reyhanlı

Reyhanlı
 

kardeşliği avucunda tutmak


Sosyal medyada dolaşan bir resimli söz ülkemizin röntgeni gibi. Hatay ilimizle ilgili olarak ve Reyhanlı’daki hain saldırı nedeniyle, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne işaret eden çok anlamlı bir söz:

Karşı evde doğsam Hristiyan, arka taraftaki evde doğsam Sünni, yan mahalledeki evlerden birinde doğsaydım Ermeni olacaktım. Ancak kader bu, küçücük bir evde Alevi olarak can buldum. İşte böyle güzel bir memleketin evlatlarıyız biz. Kalp kalbe, el ele yaşıyoruz. Kardeşiz biz. Nerede ve hangi kimlikte doğacağımız elimizde değil, ama insan olmak elimizde”.

Bu duygulu sözler Bizans tarzı bir sütunun üzerinde açılmış ellerin tuttuğu Cami, Kilise, Havra sembolleri ve güzel bir Hatay profilini taşıyan bir resimle süslenmiş.

İlk çağlardan beri sayısız medeniyete beşiklik etmiş Anadolu’muzun farklı etnik yapıda ve inanıştaki insanlarının sevgi ve kardeşlik içinde yaşadığını, yaşamak istediğini gösteren sözlere ve simgelere katılmamak mümkün değil.

Reyhanlı hain saldırısı, Gaziantep ve Pınarbaşı bombalamaları ve daha birçok menfur saldırı aslında insanları öldürmek, binaları yıkmak amacını taşımıyor. Korku ve dehşet salıp, panik ve devlete güvensizlik yaratmanın yanında asıl maksat şu: beraber yaşama duygusunu ve isteğini yıkmak! Farklı inanışta olsa, farklı yerlerde doğsa ve farklı etnik yapıda da olsa, kardeşlik içinde güzel Türkiye’mizde, Türk bayrağı altında sevgi ve barış içinde yaşama istemini yıkmak, parçalamak ve yok etmek. Buna verilecek en güzel yanıt, farklılıklar içinde kardeşçe yaşamada israr etmek.

Güvenlik güçlerinin suçluları yakalaması, mahkemelerin onları cezalandırması, tedbirlerin artırılması gibi işlemlerden bile daha önemli olan şey bu: birlikte yaşamakta, kardeşlikte ve sevgide israr.  

Her zaman olduğu gibi böyle dehşet verici saldırıların ardından gerçekleri örtme, olayları kendi işine göre yorumlama kampanyası başlar. Reyhanlı’da daha deliller elde edilmemişken bazı gruplar hemen teşhis koydu: bunlar yaptı, veya şunlar yaptı! Amaç kesinlikle şuydu, hayır efendim buydu!

Akıl ve fikir sahibi hiç kimse, henüz faili belli olmayan bir saldırı hakkında bu kadar kesin yargılara varmaz. Suçluyu ve amacı bu kadar kesin işaret etmez, edemez. Tahmin eden, fikir yürütenlere sözümüz yok. Fakat açıkça ikincil bir maksat, menfur bir menfaat umanlar çoğunluktaydı. Reyhanlı olayının daha öncekilerden farkı bu oldu. Olayın üzerinden 12 saat bile geçmeden her farklı grubun kesin yargılara varması. Oysa eylemin açıkça üstlenildiği geçmiş saldırılarda basın dahil, siyasi gruplar, Reyhanlı saldırısına göre daha makul bir tavır izlemiş, ‘hele bir dur bakalım, altından ne çıkacak’ demiş, deliller elde edildikten, bir takım şüpheliler veya failler ifade verdikten sonra daha kesim fikir ve yargılarda bulunmuşlardı.

Peki Reyhanlı saldırısında neden farklı oldu?

Örneğin bazı gruplar neden hemen Suriye’deki rejime karşı silahlı mücadele veren grupları suçladı? Bu acelenin nedeni neydi? İddialardan biri şuydu: muhalifler kendilerine yeterince destek vermeyen Reyhanlı halkını cezalandırdı! Halbuki vakayi adliyeden münferit olayların dışında halkın sığınmacılarla geniş kapsamlı bir sorunu görülmüyor. Öte yandan Suriye ile savaşın eşiğinde olduğumuz kritik bir yer olan Suriye sınırındaki yerleşim yerlerinde ajanların cirit attığı biliniyor. Böyle kritik bir konionktürde, provokasyon ihtimali çok büyük. İyi niyetle tahminde bulunulsa ilk önce provakasyon nedeniyle böyle bir bombalamanın olduğu akla gelmeliydi.

Aslında yukarıdaki sorunun yanıtı, yazının girişinde verildi. Ülkemizde sağcı, solcu, Alevi, Sünni, Kürt kardeşlerimiz beraber yaşıyor. Kardeşliği kırmanın yolu onları biri birine karşı kışkırtmaktan geçiyor. Belleklerde iz bırakan, korku ve dehşet doğuran böyle haince saldırıları bir kesimin üzerine yıkarak, başka inanıştan veya etnik kökenden olanları onlara düşman yapmaya çalışıyorlar. Oyun eski oyun. Zihinler karışık. Dehşet ve korku kol geziyor. O zaman, olay soğumadan zehirlerini akıtsınlar ki belki bir ayaklanma, belki bir halk hareketi doğabilsin, diye delil, fail, şüpheli bile yokken veryansın ediyorlar, suçluyorlar, ceza kesiyorlar.

Böyle oyunlara gelmemek, sakin ve soğukkanlı olmak ve gerçeklerin ortaya çıkmasını beklemek gerek. İyilerin en büyük ve yenilmez silahı, sevgi, dostluk ve barışta israr etmektir. Kardeşlik yıkılmaz bir kaledir.

 
Toplam blog
: 26
: 254
Kayıt tarihi
: 24.05.12
 
 

Yüksek öğrenim. Tarih, felsefe ve sosyoloji alanlarına ilgim var. Güncel politikayı takip ediyoru..