Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '13

 
Kategori
Dünya
 

Ricciardone ABD'nin sesi mi?

Ricciardone ABD'nin sesi mi?
 

ABD Büyükelçisi Francis Joseph RICCIARDONE


ABD Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone’yi tanımam.  Görevi nedeni ile yıllar önce Türkçe de öğrenmiş bir diplomat olduğunu biliyorum. Soyadının çağrıştırdığı biçimi ile İtalyan kökenli olabilir. Bay Riccardione, ağarmış saçlarından dolayı benim kuşağımdan olabilecek yaşta ve iyi yetişmiş bir diplomat etkisi bıraktı bende  geldiğinden bu yana. Yeri geldiğinde ciddileştiği kadar, güler yüzlü olabilmeyi de bilen bir kişiliği var. Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmek istendiği günümüzde Büyükelçi Ricciardone’nin Türkiye’nin can alıcı gündeminden uzak kalması beklenemez. Bu bağlamda onun demokrasi, güvenlik, terör saldırıları, hukuk ve basın özgürlüğü gibi konularda açıklamalar yapmasını kimse engelleyemez.

Sözlerini tartarak söyleyen, düşünceli, özenli ve mesleğinin en güzel yıllarını yaşayan bir diplomat olarak Ricciardone son günlerde çok sıkıntılı günler yaşamaya başladı. İki yılı aşkın süreden beri ülkemizde bulunan F. J. Ricciardone değişik içerikli açıklamaları ile bazı hukuk uygulamaları ve teröre karşı mücadelede içine düşülen kavram kargaşası yanında teröristlerin etkisizleştirilmesi konularındaki kimi açmazlar için ABD'nin sesi olmasın?

Stratejik Ortaklık zor dönemeçte

1940’lardan hatta 1919’dan bu yana gelen karşılıklı yazışmalara ve gizli ya da açık anlaşmalara da bağlı olarak ABD ile Türkiye bir anlamda kader ortaklığı yapmıştır. 1950 ile 1953 arasında yaşanan Kore Savaşı’ndaki yardımlaşmada olduğu gibi bugün de teröre karşı mücadelede de ABD ile Türkiye Stratejik Ortak olarak karşılıklı bilgi alışverişi içerisinde bulunuyor bilindiği gibi.

ABD Dışişleri Bakanı Bayan Clinton’un sık sık Ankara’ya geliş gidişleri sırasında ne ileri geri konuştu ne de ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler konusunda belirgin çıkışlarda bulundu. Çünkü AKP İktidarı ABD’nin özellikle Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesi konusunda hiç yanlış yapmadan ve bütün önerileri ağırbaşlılık ile yerine getiren bir dayanak olmuştur ABD için. Siyasi, askeri ve teknik işbirliği içerisindeki iki Stratejik Ortak 1974’te ortaya çıkan Kıbrıs Barış Harekâtı ile Türkiye’ye dayatılan ‘ambargo’ dışında hiç bir sürtüşme yaşamadan karşılıklı anlayış içerisinde yaşamaya çaba göstermişlerdir.

ABD ile Türkiye Ortadoğu için ne kadar yakın birbirine?

Bilindiği gibi İsmet İnönü ile başlayan ABD ile Türkiye yakınlaşması geçtiğimiz süre boyunca Türkiye’nin kendi çabası ile silahlanmasına dönük sanayileşmesini en az düzeye indirmiş ve ABD çıkarına belirli koşullar taşıyan askeri bağış yardımları ile varlığını korumuştur. Bu süre içerisinde ABD özellikle İnsan Hakları kapsamında demokratikleşme, çağdaşlaşma, düşünce özgürlüğü, kökten dincilik ve Rusya ile İran kapsamında köklü ilişkiler kurmak bakımından belirgin çekincelerini de dayatmıştır. Turgut Özal’lı yıllardaki 1. Körfez Savaşı’nda olduğu gibi on yıl aradan sonra başlayan çok daha geniş çaplı 2. Körfez Savaşı’nda  bu kez Recep Tayyip Erdoğan’lı yıllar boyunca  Türkiye her bakımdan ABD’nin yanında yer almıştır.

Biliyoruz ki Osmanlı Devletimizin parçalanmasından önce olduğu gibi sonrada da ortaya çıkan çalkantıların baş kuramcısı İngiltere ile Fransa’dan sonra 2. Dünya Savaşı’nın kahramanı ABD özellikle İsrail Devleti’nin kurulması ile birlikte dünyanın ve Ortadoğu’nun jandarması konumuna yükselmiştir. SSCB’ne karşı NATO’nun da kurulması ile teknoloji yönünden olduğu kadar geleceği biçimlendirici etkileri olabilecek siyasi yaklaşımları bakımından ABD Cezayir’den Afganistan’a kadar uzanan Ortadoğu petrol kaynaklarının denetlenmesi ve İsrail’in yalnız bırakılmaması bakımından Adnan Menderes’li yıllarla birlikte Türkiye’nin de en yakın müttefiki durumuna yükselmiştir.

Bugün gelinen aşamada ise AKP İktidarının Ayrılıkçı Terör Saldırılarını önleyememiş olması bakımından son bir terör saldırısının Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nin girişinde gerçekleştirilmiş bulunması terör karşısındaki zaafiyetin bir kez daha ortaya çıkmasına yol açmıştır. Üstü kapalı olarak Terör Örgütü başı Öcalan’ı yücelttiği de söylenebilecek olan İmralı Süreci içerisinde ortaya çıkan bu umulmadık saldırı bugüne kadar ABD’nin Türkiye’de yaşadığı en kanlı terör saldırısı olsa gerek. Özellikle son otuz yıl içersinde ülkemizde yaşanılan terör saldırılarının önlenmesi yanında Ortadoğu'daki yeni düzenlemeler için Türkiye'nin bazı kolaylıklar sağlaması istendiği için Türkiye'nin ne Irak ne Suriye ne de olası bir patrol alanalrının korunması ve ucuz ham petrol temini gibi konularda Stratejik Ortakalrın pek de çok iyi anlaştığını söyleyebilmek oldukça zor.

Terör uluslararası etkiniğini daha bir arttırmak istiyor olmasın?

Üç gün önce bu konudaki görüşlerini Ankara’daki gazeteler ile paylaşmaya çalışan Bay Ricciardone’nin açıklamaları gündemimize oturan en önemli üç beş konudan biri olarak önemini korumaktadır. ABD Büyükelçisi Bay Ricciardone bu saldırıya ilişkin olarak bulunana ‘Delilleri ABD yargısı da değerlendirecek. Bizim mahkemeler ve savcılarımız Türkiye’dekilerle birlikte çalışmalı. ABD mevzuatı, ülke dışındaki kişileri yargılama yetkisine sahip.  1990’dan beri ABD’ye karşı suç işliyorlar. Terörist listemizde var’ açıklaması ilk olarak ülkemizdeki bir terör saldırısı için bir başka ülkede yargılamaya gidilebileceğini göstermesi bakımından önemli. Çünkü söz konusu menfur saldırı bir anlamda ABD toprakları içerisinde sayılan Büyükelçilik alanında gerçekleştirilmiş bulunuyor.

Olası bir ikili anlaşmaya göre ABD kuruluşlarına yaklaşan her kişinin en uygun bir biçimde izlenmesi ve gerektiğinde durdurularak etkisizleştirilmesi beklenirken Almanya’dan çıkarak gizlice ABD Büyükelçiliği’nin giriş binasına kadar gelebilen gözü kara bir canlı bomba eğer etkisizleştirilememiş ise olası başka saldırıları da çağrıştıramaz mı? Kaldı ki Başbakan Erdoğan tarafından iki yıldan bu yana açıkladığı gibi Ayrılıkçı Terör Örgütünün uluslararası bir biçimde siyasi ve terör içerikli eylemleri, yenice öğrendiğimize göre  iktidarının bütün isteklerine rağmen özellikle bazı AB ülkelerince pek de olumlu karşılanmamıştır.

Ricciardone, 'İnsanlar düşünce suçundan dolayı hapse girmesin'

Basın yayın temsilcisi gazeteciler ile konuşan Büyükelçisi Bay Ricciardone’nin, ‘(Başbakan Erdoğan’ın uzun tutukluluk sürelerine ilişkin eleştirilerine atıfla) “Başbakan, Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı da adli sistemenizde doğru gözükmeyen hususlara değindiler. Çok uzun süredir hapiste olan milletvekilleri var. Suçları belli bile değil. Kısa süre öncesine dek kendilerine ülkeyi koruma görevi verilen askeri liderler de aynı şekilde hapiste. Eski YÖK Başkanı da dahil, profesörler de tam anlaşılamayan suçlamalarla demir parmaklık arkasında. 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalar. Barışçıl gösteri yapan öğrenciler de demir parmaklık arkasında. Hukuki sistemin sonucu bu şekilde olursa, kafalar karışırsa, bu insanlar terörist olarak yorumlanıp kafa karışırsa Avrupa ve ABD mahkemelerinin buna karşılık vermesi zor olur. İnsanlar düşünce suçlarından dolayı hapse girmesin. Başarılı olmak zorundasınız. Biz de size elimizden geleni yapacağız’ açıklaması o gün olduğu gibi bugün de ağırlığını koruyor.

Çelik, 'Sayın Büyükelçi haddini bilmelidir'

Başbakan Erdoğan’ın Avrupa’daki iş gezisi dolayısıyla cevap veremediği çarpıcı içerikler taşıyan bu açıklama AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik tarafından çok sert bi biçimde eleştirilmiş bulunuyor.

Hüseyin Çelik'in konuyla ilgili açıklaması şöyle: 'Ricciardone Türkiye'ye gelir gelmez, buna benzer bizim iç meselelerimizle ilgili laflar etmişti. O zaman Başbakan kendisine 'acemi büyükelçi' demişti. Öyle anlaşılıyor ki bu geçen süre içinde sayın Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş. Siz bir diplomatsınız, içeriğine tam vakıf olmadığınız, tüm detaylarını bilmediğiniz bir meseleden dolayı, nasıl bir ülkenin içişleriyle ilgili, yargı sistemiyle ilgili ahkam kesersiniz? Bu hakkı size kim veriyor? Netice itibariyle bu Türkiye'nin iç meselesidir.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ‘Sayın Ricciardone'ye önce şunu hatırlatırım; siz önce Guantanomo'yu izah edin dünyaya. 'Dinime tan eden bari Müselman olsa.' Önce kendine bak kardeşim. Biz Sayın Ricciardone'yi kendi sınırları ve hudutları içinde kalmaya davet ediyoruz. Bunu hoş karşılamadığımızı, kınadığımızı, ayıpladığımızı ifade ediyorum. Bir kez daha söylüyorum Sayın Büyükelçi haddini bilmelidir'. (Kaynak: Bugün.com.tr) açıklaması sanırım AKP İktidarı ile ABD Büyükelçisi arasındaki gerginliğin su yüzüne çıktığının resmidir.

Büyükelçi Ricciardone’nin 2011’de Ankara’ya geldiğinden bu yana Türkiye’nin gündemine ilişkin açıklamaları için Başbakan Erdoğan’ın çok dikkatli açıklamalarının ardından, ona verilmiş olan en sert tepkilerden biri olsa gerek.

Ricciardone, 'Türk Amerikan dostluğu ile ortak menfaatlere hizmet etmek amacındayım'

DHA’dan Gazeteci Turan Yılmaz’ın  haberine göre söz konusu değerlendirmeden dolayı bugün Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak (2) saat (15) dakika süren bir görüşme yapan Ricciardone, Büyükelçiliğe dönüşünden sonra kendisini, ‘Acemi elçi haddini bilmeyi öğrenememiş’ gibi sert sözlerle eleştiren AK Parti Gen. Bşk. Yardımcısı Hüseyin Çelik'e bir mektup göndermiş.

F. J. Ricardone, mektubunda Çelik’in kendisine tepki verdiği sözlerine dikkat çekerek, ‘Böyle anlaşılmış olmaktan büyük üzüntü duydum” dedi. Mektubuna, gazetecilerle yaptığı sohbette kendisine yöneltilen sorular ile kendisinin yanıtlarını da tam metin olarak ekleyen  Ricciardone, bir büyükelçi olarak bütün çabasının Türk Amerikan dostluğu ve ortak menfaatlerine hizmetten başka bir amaç taşımadığını’ da vurgulamış.

Gelecek yazı : F. J. Ricciardone Türkiye gündeminin peşinde

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..