Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '11

 
Kategori
Futbol
 

Rıdvan Dilmen: Bir fenomenin harakirisi

Rıdvan Dilmen: Bir fenomenin harakirisi
 

İnsan tabiatı yaradılış gereği hata yapmaya meyillidir. Karşısına çıkan her durum bir sınavdan ibarettir ve genellikle hata yapma kapasitemiz; hatasızlık kapasitemizden daha yüksektir. Bulundukları konuma gör yapılan bu hatalar bazen hiç kendini hissettirmeyecek bir zarara; bazen de geri dönülmesi zor durumlara yol açabilir. Ancak; hatanın dozu ne olursa olsun, kişi hatasının farkındaysa zararın yarısını kurtarmaya başlamıştır zaten. Geri kalan yarısını kurtarmak, hatta kara geçmek ise o hatanın düzeltilmesine yönelik gösterdiği gayretle ilintilidir.

Daha önce defalarca yazdım, yine yazıyorum.. "BEN TARAFIM. GALATASARAYLIYIM". Bu yüzden yazdıklarımda bir tarafsızlık beklemeyin. Herkesin gönlünde bir "ASLAN" yatar sonuçta. Zaten asıl sorun taraflı olmak değil ki.. Asıl sorun taraflı olup da tarafsızlık teranesi okumakta!

Rıdvan Dilmen. Yılan hikayesi gibi bir transferle Fenerbahçe'li oldu. Öncesinde Galatasaraylı olup olmadığı hiç önemli değil. Hem Fenerbahçe'ye, hem Milli Takıma önemli hizmetleri oldu. Yetti mi? Yetmedi. Sakatlandı; taraflı-tarafsız herkesin üzüldüğü bir süreçten sonra futbolu bırakmak zorunda kaldı. Hepimiz üzüldük; artık "şeytan" sahalarda olmayacak diye. Sonra bir süre teknik direktörlük yaptı. Müstakbel günah keçisi olarak Fenerbahçe'nin başına geçti ve sayılı günler sonunda bırakmak zorunda kaldı.

Maçlarda yaptığı "gol olur" repliği ile bir anda eski şöhretini tekrar yakaladı. Çünkü gol olur dediğinde gerçekten de gol oluyordu. Daha sonra yorumcu olarak çıktı karşımıza. Futbolun henüz çirkinleşmediği, "marka değeri" zırvalarının okunmadığı, şikenin bu kadar dillerde dolaşmadığı günlerde yine taraflı-tarafsız herkesin sevgisini kazandı. Bu sevgi yanında ekstradan itibar da getirdi. Ömer Üründül'ler, Vedat Okyar'lar yavaş yavaş piyasadan çekilirken yerlerine herkesin izlediği bir Rıdvan Dilmen geldi. Başarılı da oldu; kimsenin yokluğunu aratmadı!

Ancaaakkk.. Zamanla farklı bir Rıdvan izlemeye başladık. Merak edenler; internetten bulabilirler. Ali Sami Yen'de su şişesi (hem de pet şişe) yağdığında ne söylemiş Rıdvan? Aynı Rıdvan; Kadıköy'de hakemin kafasının yarılması ve dikiş atılmasından sonra maçın oynatılmasına ne demiş? Aynı Rıdvan penaltı noktasında yapılan "kazı" çalışmasına ne demiş? Aynı Rıdvan; daha ısınmaya çıkıyorken Arda'nın dövülmesine ne demiş?

Ne zaman ki "şike" olayı çıktı; Rıdvan da hızla değişmeye başladı. Yavaş yavaş değil; hızlıca kendini fanatizmin kollarına attı! Arkadaşı Aykut'la birlikte Başbakan'a gitti. Üstüne üstlük tam da bu şike olayından önce kendisi hakkında bazı çetelerle ilişki iddiaları çıktı. İlişki vardır yoktur bilemem. Ama Rıdvan değişmeye başladı. Fenerbahçe formasını yine giydi! Seneler önce basına "kol" çeken Emre'yi eleştirdiğini unutup; yine bir milli maçta taraftara "kol" çekip küfür den Volkan'ı savunmaya başladı! Yani; basının Emre'ye küfür etme hakkı vardı ama taraftarın Volkan'a küfür etme hakkı yoktu! Emre'nin basına "kol" çekme hakkı yoktu ama Volkan'ın taraftara küfür etme hakkı vardı!

Bitmedi. Birkaç gün sonra BJK-GS derbisinde; atılan yabancı maddelerden dolayı taraftarla ahlaksızca bir diyaloğa giren Melo'ya saydırdı! 1 haftada 2 farklı Rıdvan izledik!

Son olarak önceki akşam bir programa telefonla bağlanmış! Ben o programı izlemem. Programdakileri de sevmem. Ancak okuduğum kadarıyla Rıdvan yine bir ikilem içine düşmüş.

Şamil Tayyar'ın "tehdit etti" demesine karşılık Dilmen şöyle konuşmuş:

"Evet Aziz yıldırım'a olan sevgim büyüktür. Ama hukukun yerine geçemem. Aziz Yıldırım'ı ölmüş babam kadar da severim, üzülürüm, ama hiç bir şey de yapamam. Şamil Tayyar'ın suçlamalarına konu olacak bir şey söylemiş değilim. Tehdit etti diyor ancak böyle bir şey söylemem mümkün değil."

Ancak aynı Rıdvan Dilmen; aynı programda birkaç dakika sonra da aynen şu sözleri söylüyor:

"Aziz Yıldırım eğer Ergenekon örgütüne üyeyse, ben de onunla birlikte hemen şimdi girer hapis yatarım. Onun böyle bir işin içinde olacağına katiyen inanmadığımdan bu sözleri söylüyorum. Ona kefilim. Ama yarın birgün mahkeme tamamlanıp şikeden, örgüt suçundan suçlu bulunursa da dışarıda gördüğümde selam bile vermem"

Gelin de çıkın işin içinden!

Evet; suçu sabit olana kadar kimse suçlu değildir! Ancak Rıdvan gibi; kitlelere hitap eden, insanlara "şunu yapın" dediğinde binlerce kişiyi toplayabilecek birisinin, kalkıp da sabah akşam Aziz yıldırım'ı savunması da masum karşılanamaz! Evet Aziz Yıldırım masum olabilir, bütün bunlar Aziz Yıldırım'ın dediği gibi Fenerbahçe'yi ve Aziz Yıldırım'ı bitirme planlarının bir parçası da olabilir! Ancak herşey mahkeme sonucunda ortaya çıkacak! Tıpkı Aziz Yıldırım gibi Şekip Mosturoğlu da aynı suçlamalardan dolayı Metris'te. Ancak özellikle "Eskişehire 1,5 milyon gittiğini duydum ama TL mi dolar mı bilmiyorum" dediğinin gazetelerde haber olmasından sonra Rıdvan'ın ağzından hiç "Şekip Mosturoğlu" ismini duyamadık!

Rıdvan son 2 yılda ve özellikle de son 3-4 ayda tamamen başka bir kimliğe büründü. Yazık oldu; kaybettik. Yeni bir "Selçuk Yula" olup çıktı. Artık Rıdvan'dan eski günlerine dönmesini değil; "ben bundan sonra Fenerbahçeli yorumcu olarak burdayım" demesini bekliyorum. Çünkü GS, BJK, Trabzonspor taraftarları; kendi maçlarının yorumunu yapmasından haz etmiyor. İstiyorlar ki; ya tarafsız yorum yapabilecek birisi yorumlasın; ya da kendileri gibi taraftar olan birisi yorumlasın.

Rıdvan kendi efsanesini kısa sürede bitirdi. Metin Oktay'ların, Lefter'lerin, Can Bartu, Baba Hakkı'ların arasında anılacakken; Volkan'ın, Emre'nin, Selçuk yula'nın isimleriyle anılmayı tercih etti.

Geçmiş olsun Rıdvan!

 
Toplam blog
: 93
: 585
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

Elektronik ve haberleşme mühendisiyim. Galatasaray taraftarı; evli; 1 erkek çocuk babasıyım. ..