Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '11

 
Kategori
Kitap
 

Rıfat Ilgaz’ın “Sınıf”ı ve Mahkumiyet Gerekçeleri

Rıfat Ilgaz’ın “Sınıf”ı ve Mahkumiyet Gerekçeleri
 


Rıfat Ilgaz, 1911’de Cide’de doğdu: toplumcu gerçekçi bir yazar.

Bir öğretmen...

Çok yönlü bir yazar....

Rıfat Ilgaz, doğumunun 100., ölümünün 18. yılında anılıyor.

*****

Rıfat Ilgaz’ın ömrünün bir bölümü “mahpusluk”ta geçti. İlk kez, 1944 yılında tutuklandı. Yargılaması tutuklu yapıldı, 6 ay ceza aldı. Ceza almasına yol açan “Sınıf” adlı şiir kitabıydı.

Yargılandığı “İstanbul Örfi İdare Mahkemesi”nin üç üyesinden biri hukukçu, ötekiler askerdir. Mahkeme “reisi” Tümgeneral Y. Ziya Yazgan, “aza” Tğm Osman Ebeköy, Duruşma Hakimi Şahap Homriş’tir.

Homriş,10 Ağustos 19544 tarihli mahkumiyet kararına “muhalif” kalır.

*****

Mahkeme, “Sınıf”taki şiirlerde “suç" unsurları bulur.

Gerekçelere bakıldığınca, nereden nereye geldiğimiz çok açık biçimde görülür. Gerekçeler yaratılırken ortaya çıkan mantık, üzerinde durulmaya değer. Bu mantığı, o yıllardaki mahkeme üyelerinin “asker” kimliği taşımasıyla açıklayamaya kalkanlar olabilir.

Şöyle düşünebilir: Bir edebiyatçı, şiirlere hangi mantıkla bakar/dı?

(Mantık, gerici/ tutucu ise, bakanın kimliği, uzmanlık alanı hiç de önemli değil. Çünkü edebiyatçı kimliğiyle bildiğimiz Prof. Mehmet Kaplan’ın, 1973‘te Başbakanlık yayınları içinde yer alan “Cumhuriyet Devri Türk Şiiri” adlı kitabında, kimi şiirleri değerlendirirken benimsediği mantık, “Sınıf”taki şiirleri yargılayan asker üyelerin mantığıyla örtüşür. Öyle ki, Mehmet Kaplan, çağdaş şairlerimizden seçtiği dizelerle, onları “komünist” olmakla damgalıyordu.

Her toplumsal içerikli yazılan şiiri bu mantıkla değerlendirmek, Mehmet Akif’in kimi şiirlerini de bu “kategori”ye sokmak, onu da aynı “suç”la mahkum etmek anlamına gelmez mi?)

Neyse, Ahmet Mithat Efendi misali “sadede gelelim”, “Sınıf”a dönelim; önce, şiirin tümüne bakalım:

Bizim kadar Feyzi Hoca da
yaka silkerdi Kadıoğlu’ndan;
kime çekmiş, derdi, bu yezit!..
Öyle ya, iyi adamdı babası,
kapısı açıktı otuz Ramazan
memleketin ielri gelenlerine...
Alikıran baş kesendi sınıfta
lafı ağzımıza tıkar
zorla dinletirdi ineklerinin
kaç kova süt verdiğini
ve motorlarının Gülcemal’i
Ve sen gözünü budaktan esirgemeyen Halil’im,
kıyı kıyı kaçardın Kadıoğlu’ndan.
Yemek paydosunda bizden saklı
bir soğanı yoldaş ederdin
sacda pişmiş ekmeğine
Her salı
sergi açardın cami avlusunda
tuz satar, yumurta satardın
gümrükçünün hesabına
Biz aynı gün hesaplaşırdık hocamızla
şu kadar bin liranın ne getirdiğini
yüzde beşten şu kadar senede
Ertesi gün karşımızda kıvırırdın
yarım ekmekle çarşı helvasını
Benim yumruğuna sıkı Halil’im
çekerdin sineye Kadıoğlu’nun
yakası açılmadık küfürlerini;
tuhaf gelirdi uysallığın,
nereden bilecektim onların çitliğinde
babanın yanaşma olduğunu


Mahkeme, “İcabı görüşülüp düşünüldü” başlığı altına, 19 şiirden oluşan kitaptaki 19 şiir tek tek ele alıyor, “suç” gerekçelerini sıralıyor.

"Sınıf” şiirindeki “suç” gerekçesi şöyle:

“Bir zengin çocuğunun sınıftaki şımarıklığını ve zorbalığını tasvir ediyor, bu çocuğun güya iyi adam olan babasının kapısının memleketin yalnız ileri gelenlerine açık olduğunu ve oğlunun herkesin başına bela olduğunu ve kendi servetlerine ait öğütlerini diğer çocuklara zorla dinlettiğini; ve çiftliklerinde bir yanaşmanın oğlu olan “gözünü budaktan esirgemeyen Halil” ismindeki talebenin bu beyzadenin yakası açılmadık küfürlerine sineye çektiğini ve yine bu fakir çocuğu Halil’in gümrükçünün hesabına pazarda tuz satıp yumurta topladığını söylemek suretiyle zenginlerin genç ve ihtiyar hotkâm, fakirlere fena muameleyle merhametsiz ve zorba kimseler olduğunu, fakirlerin ise zenginlerin tahakkümüne boyun eğen ve onların hesabına çalışan uysal, mütehammil diğerkâm insanlar olduğunu belirtiyor ve (bir baş soğanı yoldaş eyledik, sacta pişmiş mısır ekmeğiyle) beytinde hiç münasebeti olmadığı halde komünistlere mahsus (yoldaş) kelimesini kullanarak zenginlere tarizde bulunduğu ve aynı zamanda bu yazıda mektep sınıfından bahsederken halk, zümre veya sınıflarına intikal etmiş olduğu;”

*****
Mahkeme, “mevzuubahs kitap münderecatı itibarı ile işçilerin lehine ve sermayedarlar ve hükümet aleyhinde ve T.C.K’nun 142. maddesinin tarifatı dahilinde içtimai bir zümreyi sermayedarları ortadan kaldırmak gayesiyle yazılmış bir propagandadan başka bir şey değildir” diyen ehli vukuf (bilirkişi) raporu hakkında şunları söylüyor:

“Ehli vukuf, kitap muharririnin hasta ruhlu olduğunu, eserin hiçbir kıymeti edebiyesi olmadığını söylemiştir. Şu halde kitap edipler için değil üslup ve beyanın basitliği itibarıyla avam için yazıldığı anlaşılıyor. Vukuf ehli bu kitap hakkında komünistlik propagandası yapılmadığını bildirmişse de 142. maddenin daireyi şumulüne girip girmediği hakkında bir mütalaada bulunmamıştır. Fakat (...) hükümet tarafında (...) heyeti vekile kararıyla toplattırılmış olduğuna göre...”

Karar hükmü: Rıfat Ilgaz’a 6 ay hapis...

*****

Nereden nereye gelmişiz!...

Yarınlarda, bugünleri düşünerek yine aynısını söyleyeceğiz kuşkusuz:

Nereden nereye gelmişiz!...

Rıfat Ilgaz’ı doğumunun 100., ölümünün 18. yılında kendi sözleriyle saygıyla analım:

"Yazılarımın, şiirlerimin altını kırmızı kalemle çizip suç bulan yetkililere bir bakıma saygı duyuyorum. Onlar yazılarımı, şiirlerimi dikkatle okuyorlar. Asıl, benim adımı karakalemle çizen, beni yok bilen edebiyat araştırmacılarına kızıyorum."

TURGUT ÇELİK/ Mersin

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..