Rijkaard Fenerbahçe'yi tanımamış...

Maç öncesi tüm öngörümü Fenerbahçe'nin olanca sakinliğiyle maça çıkıp, sabırla ağını öreceği üzerine kurmuş ve ilk 10 dakikalık Galatasaray baskısını bertaraf ederse de maçı mutlaka alacağını düşünmüştüm...

Benzeri oldu. Fenerbahçe Sami Yen'e de Kadıköy'de ki rahatlıkla çıkmaya başladı artık. Üstelik bu sene, gamsız oyuncuların fazlalığıyla daha da rahattı derbide... Fakat yine de bu maçta Galatasaray'ın ipini çeken iki Fenerbahçe'li iki oda arkadaşı kankalar Selçuk'la Volkan oldular... Selçuk Emre'nin yokluğunda orta sahada özellikle golden sonra Topuz ve Özer'in de düştüğü anlarda tamamen tek başına mücadele etti ve maçın adamı oskar'ını aldı... Fenerbahçe adına son dakikalarda olağanüstü bir kurtarış yapan Volkan'ın da Galatasaray maçlarına ne kadar konsantre olduğunu bir kez daha gördük. Köşeye giden topa uzanmanın yanında birde havada topu son bir bilek hareketiyle tiplemesi de onun yeteneğinin bir göstergesiydi...

Kaleci demişken, Galatasaray'lı taraftarlar kalecilerini protesto etmekte ne kadar haklılar Volkan'ı gördükten sonra... Ama unuttukları bir şey var; Hayrettin'den Taffarel'e, Mondragon'dan Aykut'a, De Santics'den Orkun'a, Mehmet'den Franco'ya hepsi aynı kaderi paylaşıp gitmediler mi... Üstelik Selçuğun vuruşunda top yere çarpmıştı...

Fenerbahçe maça öyle bir özgüvenle başladı ki, son maçlarda alışık olmadığımız bir pas yüzdesi çarptı gözümüze. Buna ileride kalabalık bir baskı da eklenince ilk yarıda Fenerbahçe ismi ön plana çıktı derbide. Bu yarıda nedense özellikle Keita ve Dos Santos'un sık sık artistik yere düşmeleri dikkatimizi çekti...Bu oyuna konsantre olamadıklarının da göstergesiydi aslında...

İkinci yarı Rijkaard maçın önüne geçecek hamleler yapmaya başladı. Ancak belli ki, henüz Fenerbahçe'yi tanıyamamış Hollanda'lı... Önce orta'dan Topal'ı çıkarttı, sonra da bu kadar zengin kadrosu olduğu söylenen Galatasaray'ın sakat Arda'ya bel bağlama çaresizliğini gördük... Bu da enterasan bir çelişkiydi Galatasaray adına... Oysa Fenerbahçe bu kadar sakatlık içinde Emre'yi oynatma riskini almamıştı... Rijkaard Fenerbahçe'yi tanımamış...

Oysa Daum'un sakinliği sahada meyvesini veriyordu... Özellikle Kaptan Alex'in maça nasılda ağırlığını koyduğunu özellikle nasıl da mücadele ettiğini ve arkadaşlarını ateşlediğini gördük. Onun liderliğinde Andre Santos bile geldiğinden bu yana en verimli oyununu oynadı, vatandaşından utanarak herhalde... Vederson'la o kanatta çok çalıştılar. Keita'nın yıldız olacağını düşünenler fena halde yanıldılar...

Gol öncesi Guiza'nın da hücum presi unutulmamalıdır. Guiza son haftalarda istekli ve verimli oyununa devam ediyor...

İşin ilginç yanı Fenerbahçe'li futbolcuları yarın bir odaya toplayıp bu maçı seyrettirip neden diğer maçlarda böyle mücadele etmediklerini sorgulamak gerek... Bu mücadeleyi mutlaka son haftaya kadar sürdürmek gereğini bir kere daha hatırlatmak gerekiyor oyunculara...

Bu maçtan sadece 3 puan alındığı unutulmadan haftaya diğer sarı kırmızılı rakibi de Galatasaray gibi görüp 3 puanla ayrılmak gerek.

Fenerbahçeli'nin bayramı kutlu olsun...

Muhtaç olduğun kudret, çubuklu'nun asaletinde yatar...

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ

28 Mart 2010