Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '10

 
Kategori
Spor
 

Rijkaard'ın dinamik futbol anlayışı karmaşaya dönüştü

Rijkaard'ın dinamik futbol anlayışı karmaşaya dönüştü
 

Arda santrafor başlamıştı. Santos sağda, Keita solda oynuyor; Elano bu üçlüyü geriden destekliyordu.

Olmadı...

Sonra Arda sola geçti, Giovani sağa, Keita da santrafor oynamaya başladı.

Olmadı...

İkinci devre, Giovani çıktı, Emre Çolak girdi, kimin nerede oynadığının belli olmadığı bir karmaşa ile karambol yaratılmaya çalışıldı. Keita, Arda sürekli kanat değiştirdi.

Olmadı...

Sonra Servet oyuna girdi, muhtemelen santrafor olarak oynadı, ceza sahasına indirilecek toplara kafa vurması bekleniyordu.

Olmadı...

İlginçtir, aslında bu varyasyonların herbirinde Galatasaray gol buldu. Futbol gol atmak üzerine kuruluysa Rijkaard’ın bütün taktik uygulamalarının sonuca etki ettiğini söyleyebiliriz. Hatta bütün bu “olmadılara” rağmen Galatasaray’ın sahada çok iyi mücadele ettiğinin de altını çizebiliriz.

Ancak bu bir kupa maçıydı ve Galatasaray 1-0’lık sonucu koruyamadığı için mutlak surette iki farklı kazanması gerekiyordu.

Ve, Galatasaray her attığı golün arkasında bir tane de yedi.

Bu, sezon başından beri çok yakından takip ettiğimiz ve adına Rijkaard’ın “dinamik futbol anlayışı” ismini verdiğimiz futbolun yarattığı düzensizliğin sonucunda ortaya çıkan oturmamışlıktı. Bir takımın maç içinde bir çok taktik değişiklik yapması zenginlik gibi gözükse de kontrol edilebilir denge üzerine oturtulamazsa kendi takımının oyun düzenini bozar.

Galatasaray bugün hücumda çok zengin olsa da defansında verdiği açıklar yüzünden kupadan elenmiş oldu. Daha fazla gol yemesine Veysel’in bencil ve formsuz oyunu engelledi.

Futbolda bazen sonuca gidemezsiniz ancak ortaya koyduğunuz futbol, bazı oyuncularınızın form durumları bir sonraki maçlar için umut verir. Galatasaray’ın Antalyaspor karşısında ön plana çıkan bir kaç oyuncusu vardı.

Elano belki de en verimli, efektif ve güzel oyununu sahaya yansıttı. Çok güzel bir penaltı atışı kullandı. Galatasaray’ın orta sahası ilk defa onunla dolu dolu gözüktü. Hatta defansta bile vardı.

Neill bir ay önce gelmiş değil de sanki üç yıldır bu takımda oynuyormuş gibiydi. Takıma bu kadar uyum göstermesini abartılı bulduğumu söylemeliyim. Çok top kesti; bu bir şey değil, geriden oyun kurdu. Atak organizasyonları geliştirdi.

Ve kuşkusuz Caner...

Galatasaray’ın en istikrarlı, maç içinde devamlılığı olan, en etkili oyuncusuydu. Önceki gün altını çizmiştik, defansın gerisinde başlaması bu maçta Rijkaard’ın eleştirilecek oyun tercihlerinden biriydi. Sol tarafta geride Balta, ileride Caner ile başlansaydı Galatasaray ilk yarıda çok daha etkili olurdu.

M. Sarp'ın tonla gol pozisyonuna girip sonuca ulaşamaması da Galatasaray'ın kupadan elenmesine neden olan etkenler arasında sayılabilir. Öyle goller kaçırdı ki muhtemelen Galatasaray taraftarı saç baş yoldu.

Emre Çolak'ın oyuna girer girmez Galatasaray'ın havasını değiştirmesi sanırım bütün futbol severleri heyecanlandırdı. Attığı golden sonra özgüveninin tavana vurması belki de Galatasaray'ı kupadan edecek hatanın da nedeniydi. Maçı daha kazanmadan rakibini motive edecek kadar show yapmak bazen böyle sonuçlara yol açabiliyor. Ancak Emre'nin kumaşı çok iyi görünüyor. Pırıl pırıl parlıyor.

Necati’nin tek başına Galatasaray’ı kupanın dışına atması ilginç bir nottu. Üstelik santraforsuz oynamaya mahkum olmuş bir Galatasaray’dan söz ediyoruz.

Necati Ateş’in (57/123) Galatasaray’daki istatistiklerine baktığımızda iki maçta bir gol attığını okuyoruz. Aynı ortalamayı Ümit Karan’ın (98/238) da tutturmuş olduğunu görebiliyoruz. Bir ay önce sözleşmesi fesh edilen Nonda (37/92) da sezon sonunu görmüş olsa yine 2 maçta 1 gol ortalamasını yakalayabilirdi.

Galatasaray yönetiminin bu üç oyuncuyu birer sene arayla takımdan uzaklaştırması ve bir zamanlar alternatif bolluğu yüzünden kulübede sorun çıkan santrafor bölgesinde bugün oynatacak futbolcu bulamıyor olması sanki ilahi adaletin tecelli etmesi gibiydi.

Galatasaray’ın belli bir oyun düzeninin olmaması böyle iki ayaklı kupa maçları için risk teşkil ediyor. Önümüzdeki hafta başlayacak Avrupa macerası için Antalyaspor karşılaşmaları kötü iki prova oldu. Ancak belki de bir kulvarı boşaltarak kendisi için lige avantaj sağlayacak zorlu bir Trabzonspor kupa ayağından kurtulmuş oldu.

Son bir ay içinde Fenerbahçe (4-3), Beşiktaş (0-1) ve Galatasaray (2-1, 2-3) karşısında izlediğimiz Antalyaspor’un çok doğru ve başa baş bir futbol oynadığını söylememiz gerekiyor.

Mehmet Özdilek ağır ağır İstanbul’a yaklaşıyor.

Kasaplardan şikayetçi bir teknik direktörün takımının birinci gol öncesinde rakibine açık faul yaparak topu kazanması, rakibi yerde kıvranırken o topla bir penaltı kazanması, üçüncü gol öncesinde de rakibi yine on kişiyken gol atması çok anlamlı bir mesaja dönüştü.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..