Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ringde misiniz?

Ringde misiniz?
 

Onu ne kadar yaralarsa yaralasın, yaralar zamanla iyileşir sanmıstı. Öyle ya, o darbeleri bir türlü kapanmayan yaraları iyice derinleşsin, sonunda da kan kaybından ilişkilerini kaybetsinler diye vurmamıştı ki... Belki birbirlerinin darbelerine karsı bağışıklık kazanırlar diye vurmustu. Darbe ala ala nasırlaşırlar sanmıstı. Hep böyle devam edecek sanmıştı. Onun darbelerine karsı refleks olarak vurmustu. Daha derinlerindeki üzüntüleri görmesin diye savunma mekanizmasıyla, ittifak içinde yapmıstı ne yaptıysa... Ama anlık reflekslerle yapılan hataların ömür boyu kalbindeki sızının sebebi olacagını düşünememişti. Tabi bazen karşılıklı faul yaptıklarıda olmustu istemeden, dilin kemiği yok diye boşuna dememişlerdi. Dil yarasının en ağır yara olduğunu, iyileşmiş gibi görünse de, asla iyileşmediğini daha da kötüsü her zaman içten içe kanadığını bilememişti. Tıpkı babasının silahıyla oynarken küçük kardeşini vuran çocuk gibi, aslında masumca başlayan ama çok tatsız biten birseydi işte onlarınki de... Çocuk kardeşini vurmak ister miydi oysa? Önceden olacakları bilse böyle davranır mıydı? Ama olayların gidişatı bazen dönülmez noktalara getiriyordu insanları...

Dönülmez noktalar... Kalpteki sızılar... Ömür boyu dinmeyen acılar... Silahtan çıkan kurşun nasıl hedefe varmak zorundaysa onlarda hedefe varmalılardı... Ayrılmalılardı... Ok yaydan cıkmıştı bir kez... Üzülmelilerdi... Kahrolmalılardı... Ama yine de kimse burnunu yerden almamalıydı. Herkes kuyruğu dik tutmalıydı. Kimse üzüldüğünü söylememeliydi. Bu kuralları kim koymustu bilmiyorlardı ama uygulamak onlara düşmüştü. Yazılı olmayan ama kendilerini bildikleri zamandan beri bildikleri kurallar... Otomotiğe bağlanmış gibi diğer insanlarla aynı seyleri yapmaları gerektiğini düşünmeleri gibi, ilişkilerinin de diğerlerininkine benzer, normal ve kabul edilebilir olmasına uğraşmaları gibi bitirirkende aynı normlara uymalılardı. Yani en basit anlatımıyla racona uymalıydı herşey. Herkes kalbini evde bırakmış gibi yapmalıydı mesela ayrılık arifesinde. Hatta evde bırakmak ne kelime ağlayıp sızlamasına kendini yerden yere vurmasına aldırıs etmeden onu bir odaya kapatıp üstüne kapıyı kilitlemiş gibi yapmalılardı. Tıpkı her gördüğünü isteyen şımarık bir çocuk gibi cezalandırılmalıydı. Suçu belliydi gurursuz olmak, iyi olmak, kırılıp kırılıp yinede içindeki sevgi uğruna affetmemekti ... Ve en büyük cezayı haketmişti...

Sıkıntıları dillenince çözüm bulmak kolay olur diye düşünmüşlerdi bu ringe çıkarken. Ama konustukça büyüyeceklerini, onlara tepeden bakacaklarını ,onlarla kedi fare oyunu oynıyacaklarını düşünmemişlerdi. Sorunların onları esir alıp, ruhlarını ele geçirerek böyle kazananı olmayan bir savaş başlatıcaklarını düşünmemişlerdi. Ring de yalnızlar sanmışlardı en basitinden. Ama yanılmışlardı... Ring o kadar kalabalıktı ki, onlar birbirlerini bulmaya çalısırken diğerlerinin darbeleriyle pes etme noktasına gelmişlerdi zaten, onlar gibi iki yorgun boksere de son darbeleri vurup maçı bitirmek kalmıştı sadece.. Farkedememişlerdi..

Bundan sonra ne mi olacak? Yerde bitmiş olduklarını düşünerek yatarken, hakem 'pes' demeleri için geriye doğru sayarken, onlardan beklenmeyen bir güçle yine doğrulacaklar ve bu sefer bu kalabalık ringde başka bir rakip bularak kaldıkları yerden devam edecekler... Arada sırada birbirlerine çarparak, eski darbeleri hatırladıklarında, bunların acısını da sanki o suçluymuş gibi yeni rakiplerinden çıkararak, yeni rakiplerini de yere serip kazandıklarını sanarak yaşayacaklar...

Bu maç ne zaman biter sizce? Bence egolarından tamamen kurtulup karşılarındakinin de en az kendileri kadar, hatta yeri geldiğinde kendilerinden çok düşünmeye başlamalarına kadar devam eder... Karşımızdakinin aslında karşımızda değil de yanımızda olması gerektiğini farkedene kadar devam eder....Yoksa ömür biter, bu maç bitmez...

Son nefesinizi bir ringde değil de sıcacık evimizde, sevdiğimizin elleri elimizde, huzur içinde vermemiz dileğiyle..

 
Toplam blog
: 20
: 1230
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Yunan dili ve edebiyatı mezunuyum.. İçimdeki yazma isteğine mani olamayınca, madem yazıyorum yazdıkl..