Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Risk

Risk
 

İnsanlar ikiye ayrılır risk alanlar ve risk almaktan korkanlar. Risk kelimesi bizi her zaman korkutur. Öyle ki, risk almaktan bahsedince bile insanlar tedirgin olurlar. Çünkü risk almayı canını tehlikeye atmak veya bir maceraya atılmak zannederiz. “Ben işimi garanti yapayım!” sonra başım ağrır anlayışı hâkimdir. Hayatı boyunca hiç risk almamış bir insan olarak kendiyle gurur duyar.

Hâlbuki bir defa risk alsaydı, hayatında neler değişirdi ve yine başkaları için neleri değiştirebilirdi kim bilir. Bu satırları yazan kişinin ne kadar risk aldığı çok su götürecek bir konudur. Çünkü O da bu kültürün ürünüdür.

Kabul edilmeli ki risk almak risklidir. Ama insanın her zaman tadamayacağı bir lezzettir. Hal böyleyken risk almayı biraz açalım. İnsanın gördüğü yanlışlar karşısında doğruyu yapma arzusu ve cesareti de bir risktir. Tarihe baktığınızda fark oluşturan insanların risk alan insanlar olduklarını görürüz. Örneğin, Hz. Muhammed (SAV), Mustafa Kemal Atatürk gibi. Ancak benim bahsettiğim bu derece bir risk almada değil, daha ferdi bir risk. Çevrende veya işinde gördüğün yanlışlara müdahale ederek risk alıyor musun?

Şöyle bir örnek vermek istiyorum. Camilerde veya evlerde Mevlid-i Şerif okunmasına toplumumuzda çok önem verilir ve ölülerimizin arkasından ruhlarına gönderilir! Bu konuda benim bir uzmanlığım yok, ancak işin uzmanları bu konuda yanlışlık yapıldığını söylüyorlar. Mevlid-i Şerif Süleyman Çelebi tarafından Peygamber Efendimizin doğumunun anlatıldığı bir naat. Ancak, muhteşem bir methiye. Hakikaten şapka çıkarılacak güzellikte. Gelgelelim en nihayetinde bir methiye, Allah kelamı değil yani. O halde bu methiyenin ölülerin arkasından okunmasının ve bir de üstüne duasının yapılması ne kadar doğru? Bu durumun konumuzla alakası ne diyeceksiniz? Şöyle ki; bu durumu hemen hemen bütün Cami Hocaları biliyor mu? Evet. Peki, hangisi cemaate, bu yanlış, sizin Kur’an –ı Kerim hatim edip onun sevabından ölülerinizin arkasından yollamanız gerekir, diyor? Yani risk alıyor!

“Devlet memuru” mantığı, Türk toplumunun risk almayla ilgili bakış açısını çok güzel ortaya koyar. Öğrenciler üniversite sınavına girerken devlet garantisi olacak bir bölüm tercih ederler. Üniversiteyi bitirince de devletin kapısına dayanırlar. Çünkü bir defa girdiniz mi devlete ihanet ve ya çok çok büyük bir kabahat işlemedikten sonra çıkışı yok. Risksiz bir iş. Son dönemlerde kısmen değişmekle beraber devlet dairelerindeki kasveti herkes bilir. Evrakların arasında oturan yüzü asık, bir mühür basıp, şu masaya geç diyen insanların oluşturdu bir topluluk. Neden bu kadar kasvetli bir ortam? Çünkü hayatlarında bir şeyi değiştirme ihtiyaçları yok. Mühürü bugünde bassa maaşını alıyor, yarın da bassa hatta basmasa da. İşini güler yüzlü ve vaktinde yapan var mı? Yani risk alıyor mu?

Risk alan insanlar çevrelerinde hemen fark edilirler. Örneğin, Rahmetli Recep YAZICI. Valilik yaptığı bütün illerde risk alarak birçok işler yaptı. Ancak netice itibari ile işinde bir farklılık oluşturdu. Sürüldü, bazı çevreler tarafından linç edilmek istendi ama o taviz vermedi. Risk aldı. O da birçok kişi gibi sadece rutini yapabilirdi.

İşte risk almak böyle bir şey, hani uzun lafın kısası Allah hepimize risk almayı nasip etsin diyorum. Çünkü risk alınca varolduğunun farkına varıyorsun. Kendini değerli hissediyorsun. İlk fırsatta risk alın ve hayatınızda ve başkalarının hayatlarında bir şeyleri değiştirin.

 
Toplam blog
: 59
: 2088
Kayıt tarihi
: 07.11.07
 
 

Psikolojik Danışmanım, 3 tane dünya tatlısı çocuğum var. Beşiktaşlıyım... Psikolojiye doğuştan bi..