Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Ritsos'tan Nazım'a

Ritsos'tan Nazım'a
 

Yaşamları ve kaderleri birbirine çok benzeyen iki büyük usta.


İkisi de vatan topraklarına aşıktı, ikisi de demokrasi ve özgürlük sevdalısı ozanlardı. İkisi de bu uğurda cesur yürekliydi ve savundukları idealleri için hiç ödün vermediler. Nazım'ın yaşadıkları hepimizim malumu. Ritsos da, defalarca hapse atıldı ve sürgünlere gönderildi. Epitophias adlı uzun şiiri Atina'da ve Zeus tapınağında törenle yakıldı. Ama hiç bir şey, onun çağın en büyük ozanlarından biri olmasını engelleyemedi; Nazım gibi. Uluslararası sanatçı ve aydınların baskısı ile 1970 yılında Atina'ya dönmesine izin verilen büyük Yunan ozanı Ritsos ( 1909-1990) için Pablo Neruda; kendimle karşılaştırabileceğim tek ozan demişti. Aragon ise daha ileri giderek onu günümüzün en büyük ozanlarından biri olarak tanımlamıştı. Gelin görün ki, Ritsos kendisine yakıştırılan bu sanları büyük bir tevazu içinde ve adeta Nazım Hikmet' e devrediyordu. " Ve bir gün buluşacağız ayrı yönlerden gelip" diyen Ritsos'un Nazım'ı yücelttiği bu görkemli şiiri birlikte okuyalım:


BİR AD VE MÜZİK EVRENE DÖNÜŞÜNCE

Nazım Hikmet'e



Nazım kardeşim
mavi gözlü Nazım
mavi yüreğin
ve daha da mavi düşlerinle
sen ki karanlığa derin derin
baktığın zaman
en ufak bir kin duymadan
karanlığı bile mavileştirirsin

Nazım
sen ki bir kadeh şarap
ve güzel bir kadının diziyle
üzerinde sevdanın halk bayrağı
dalgalanan bir deniz köşesiyle
ufukları ağartır
bir pencere açarsın
her şeyin yok olduğu yerde
ve tepelerden taşlar yuvarlanır keyifle
kayıklara kadar
ve sokak fenerinin altında
bir köpek düşlere dalar

Nazım
senin küçük sokak çalgıcılarını gördüm
Galata köprüsü üzerinde
senden bir kaç dize saklıydı
keman kutularının içinde
söylemeye izinli olduklarından başka bir kaç dize
bulutlara bakarak bekliyorlardı
onları söyleyebilecekleri günü
(bazen bir keman Nazım
sıkılmış bir yumruk gibidir
ve sıkılmış yumruğun içinde
bir kanat gizlidir)

Nazım
grevci dok işçilerini gördüm
vinçler direkler şiirler arasında
çuvallar sandıklar güller arasında
ve büyük geminin yanında
bekleyen iki mavi ışık
demir almak üzereydi gemi
(Kim bilir hangi yolculuğa?)
kavgaydı bu
sevdaydı bu
ve sen Nazım kaptanıydın
sınırlardan öteye yönelen bu yolculuğun

Nazım
biri çıkıyordu geminin merdiveninden
kafeste kanaryalarıyla
pabuçlarının bağları çözük
"günaydın" demesi gerekirken
"kırmızı" diyen biri
bir kadın ağlıyordu kapıda
balıkçı geçti kimsenin gözüne ilişmeden
saatinin içinde
tozlu camın altında
küçük bir balık bağırıyordu
sen duydun onu ben duydum
ve istedim ki
en karanlık sözcüğü vereyim de
apak olsun yeniden
direttim
bugünkü gibi
her zamanki gibi
hepimiz gibi
işte böyle, Nazım

Ama sen Nazım
hangi zındandan
gecenin hangi köşesinden
hangi ölümden olursa olsun
gülümsüyorsun
dünyanın gülümseyişini koruyan
o masmavi gülümseyişinle
Nazım kardeşim
yoldaşımız bizim
selam selam Nazım

Nazım
sen bizi öyle çok sevdin
biz seni öyle çok sevdik ki
küçük adınla çağırır herkes seni
herkes sen der sana
Franda da Rusya da Yunanistan da
Aragon da Nazım
Neruda da Nazım
ben de Nazım
özgürlük ki adlarından biridir senin
o senin en güzel adın.

Selam Nazım




( Türkçesi: Cevat Çapan)






 

 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..