Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '08

 
Kategori
Tarih
 

Rize'li İpsiz Recep ve Zımba Uşakları

Rize'li İpsiz Recep ve Zımba Uşakları
 

www.medyakaradeniz.com/resimler/haberler/1445.jpg


TELEVİZYON DİZİSİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Milli bayram ve şehrin kurtuluş günlerinde, rahmetli babam, küçükken bizi, törenleri seyre götürür, sonra da günün önem ve anlamına uygun hatıra ve hikâyeler anlatarak benim ve kardeşlerimin tarih şuurunu güçlendirmek, vatan sevgisinin ve kahramanlık duygusunun gönlümüzde yer etmesini sağlamak adına anlattığı hikayelerin başında İpsiz Recep yer alırdı.

Ben, babamın anlattığı bu kahramanlık hikâyelerini ne kadar sahiplenmiş olmalıyım ki, Tarihçi ve Edebiyatçı olmamama rağmen, bir gün mutlaka İpsiz Recep’in hikâyesini veya film senaryo’sunu yazacağım diye etrafıma ve arkadaşlarıma zaman zaman bahsetmişimdir

Bu dileğimi, gerçekleştirmek adına, zaman içerisinde, edindiğim, bilgi, belge, kitap ve dokümanlar ile mütevazı bir senaryo çalışmam da şahsi kütüphanemde mevcuttur.

Kazım Karabekir paşa istiklal harbimiz isimli kitabının birinci cildinin birinci paragrafında 1. Dünya Savaşı sonunda Mondros mütarekesi sırasında ordumuzun durumu ile ilgili olarak şöyle bir tablo çizmektedir.

‘…Mütareke akdinde Suriye ve Musul mıntıkalarındaki ordular müdafaaya muktedir bir halde değillerdi. Suriye cephesindeki Yıldırım ordusundan Cevat ve Cemal paşaların orduları kâmilen mahvolmuş, Kemal Paşa’nın emrindeki Ali Fuat Paşanın ve İsmet Bey’in 20’nci ve 3’üncü kolorduları zayıf bir halde, Adana vilayetine kadar çekilmişlerdi. Musul’da Ali İhsan Paşa’nın elinde, 13’üncü kolordu zayıf bir halde kalmıştı. Maddi ve manevi bir varlığa malik bulunan doğudaki 9’uncu Şevki Paşa ordusu, merkezi Kars’ta, birlikleri İran Azerbeycan!ı da dâhil olduğu halde, Batum’a kadar elviye-i selasede (Kars, Ardahan, Artvin) dağınık bir halde idi. Kafkasya’da Bakü’de ve kuzey Kafkaslara kadar dağılmış Nuri Paşa birlikleri de vardı. Mütarekeden evvel 12 Ekim’de, İstanbul’da İzzet Paşa Kabinesi iş başına geçmiş fakat namuslu bir muhalif parti teşekkül etmemiş ve ettirilmemiş olduğundan dayanacağı esaslı bir kuvvet yoktu…’

M.Kemal Atatürk; Nutuk’ta; ‘…1919 yılı Mayısının 19 günü Samsun’a çıktım. Umumi durum ve manzara: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ‘Ateşkes Anlaşması’ imzalamış. Büyük Harp’in uzun yılları boyunca, millet yorgun ve fakir bir halde…’ şeklinde bir anlatım yoluna gitmiştir.

Kültür Bakanlığı Yayını, Sıtkı Aydınel’in ‘Güneybatı Anadolu’da Kuva-yı Milliye Harekâtı isimli Kitabına göre; “Kuva-yı Milliye’ile ilgili olarak; “… İstiklal harbimizin başlangıcından, Mondros Mütarekesi’nin uygulanmaya başlamasından, düzenli ordu kurulup düşmanla muharebelere girişinceye kadar geçen süreyi Kuvayi Milliye dönemi olarak adlandırmak gerektiğini belirttikten sonra, bu dönemde, Mondros Mütarekesi sonunda, kadro halinde kalan Silahlı Kuvvetler mensupları ile kaynaşan millet, Kuva-yı Milliyeyi teşkil ederek işgalci düşmanla, olağanüstü zorluklar ve imkânsızlıklar içinde çarpışmıştır. Hatta sadece düşmanla değil yurt içindeki muzır unsurlarla da muharebeye girişmiştir…’ şeklinde bir anlatım yoluna gitmektedir.

Kuva-yı Milliye, yurdun düşman işgali gören her köşesinde, işgale karşı yer yer teşkilatlanmış, direnmiş ve faaliyetini sürdürmüştür.

Kuva-yı Milliye kahramanlarının hayat hikâyeleri tıpkı teşkilatlanma ve faaliyet alanlarına müsavi olarak müstakil olarak ele alınmış ve zaman içerisinde, Sabahattin Burhan’ın ‘Ege’nin Kurtuluş Destanı; Yörük Ali Efe gibi roman tarzında, ya da; Dr. Rıza Nur’un bir dönemde yaşanan olayları dramatik bir biçimde ele aldığı ‘Topal Osman Olayı’nı, tiyatro anlatımı içinde veya Prof Dr. İsmail Özçelik’in Milli Mücadele’de Güney Cephesi; Urfa isimli eserinde olduğu gibi bilimsel araştırma (akademik araştırma) formatı içerisinde ve de hikâye ve piyes şeklinde farklı edebi türlerde çalışmalar yapıldığını görüyoruz.

İpsiz Recep Kuva-yı Milliye Kahramanlarının en önemlilerinden biridir.

Prof.Dr. Ali Sarıkoyuncu’nun Kültür Bakanlığı Yayımları arasında çıkan ‘Milli Mücadele’de Zonguldak ve Havalisi’ isimli kitabında; ‘Bartın ve Havalisinde, teşekkül eden Milli Kuvvetler ve Faaliyetleri’ bahsinde, Zonguldak ve Havalisinin, ekonomik ve stratejik öneminden bahsedilerek, orada kuvvetli bir askeri birlik kurulması lüzumunu belirttikten sonra, Mustafa Kemal ve Ali Fuat Paşa’ların emriyle Yzb. Cevat Rıfat görevlendirilmiştir.

Yzb. Cevat Rıfat vazifeye ‘Bartın ve Havalisi Kava-yı Milliye Kumandanı ‘Unvanı ile başlamıştır.

Adı geçen Komutan gelişmeleri şöyle anlatmaktadır.’… Yöredeki askeri birlikler ve gönüllülerin yanı sıra, Sürmene’den onbir taka ile Bartın boğazına gelmiş olan yüz küsur Karadeniz çocuğunu da askerlerimize kattım, bunların hepsi mükemmel surette techiz ve teslih edildi…’

İhsan Birinci tarafından kaleme alınan ‘… Milli Mücadele İçin Kurulan Çeteler…’ isimli kitapta; Söz konusu yörede, Milli Mücadele için hizmette bulunan kuvvetlerden birisinin de Recep Reis veya yaygın lakabıyla ‘İpsiz Recep’ çetesi olduğunu, İpsiz Recep’i Milli Hareket’e katılmaya, Kandıra Kaymakamı Atıf Bey ile eşi ve Trabzon’lu Doktor Yüzbaşı RaifBey’in ikna ettiği belirtilmektedir.

Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu kitabında; yörede şahıs anlatımlarına yer vermekte, bulardan Zonguldak Ereğli Müftü mah. ikamet eden Rüştiye mezunu, M.Tevfik Oğuz’un anlatımına göre; ‘İpsiz Recep’in Fransızların Ereğli’den çıkarılmasında büyük mücadele verdiğini, kendisinin de İpsiz Recep’in mahiyetinde bulunduğunu, Fransızların Ereğli’den çıkarılmasında İpsiz Recep ve adamlarının uğraş verdiği…’ ifadelerine yer verilmektedir.

Söz konusu kitabın ‘Ekler’ bölümünde aynı ilçe Orhanlar Mah. M.Nuri Çimenoğlu ve diğer vatandaşların anlatımlarında ‘İpsiz Recep’ çetesinin Fransızların Ereğli’yi terk etmesindeki sağladığı mücadele ifade edilmektedir.

Adı geçen yazar, kaynak gösterdiği, Rahmi Apak’ın‘İstiklal Savaşında Garp Çephesi Nasıl Kuruldu’ adlı eseri ile Enver Behnan Şapolyo’nun ‘Mustafa Kemal Paşa ve Milli Mücadele’nin İç Alemi’ isimli kitaplarına atıfla; ‘…Hatta İstanbul’dan deniz yoluyla Anadolu’ya geçebilmek, İpsiz Recep ve adamları sayesinde mümkün olabiliyordu. Aynı şekilde takalarla silah ve cephane kaçırılması da, O’nun bilgisi ve korunması altında yapılıyordu…’ denilmek suretiyle hakkı teslim edilmektedir.

M. Celalettin Orhan’ın Deniz Basımevi, İstanbul 1982 yılında yayımlanan ‘…Askerlik Hatıralarım…’ isimli kitapta;’sahil kasabalarına şekavet olaylarına katılması muhtemel bazı gönüllülerin zapt-ı rapt altına tutulması istenmiş, bunun üzerine, büyük bir çoğunluğu Sakarya müfrezesi emrinde bulunan, İpsiz Recep Çetesine iltihak ettirilerek zapt-ı rapt altına alındı. Ancak Kansız Ali cepheye vardıktan sonra rahat durmadı. İpsiz Recep Reis’ekarşı gelmeye başladığı gibi, onun yerini almaya da teşebbüs etti. Bu davranış sebebiyle Kansız Ali, Recep Reis tarafından etkisiz hale getirildi. Bunun üzerine Kansız Ali’nin adamlarından bir kısmı çeteden ayrılarak firar ettiler.

Firariler Ereğli’ye doğru hareket ettikleri için, İpsiz Recep, Ereğli’deki Kocaeli Bahriye Müfrezesi’ne bir telgraf göndererek, bunların yakalanıp vurdurulmalarını istedi.

Eşkıyalık faaliyetlerinde bulunan söz konusu kişiler bunlardır. Daha sonra bu kişiler Ekşi oğlu Mehmet’in müfrezesinden firar edenlerle birlikte tevkifleri cihetine gidilmiştir. Bilahare bu firariler Merzifon müfrezesi tarafından yakalanmış ve şekavetlerine son verilmiştir.

Ansiklopedi kitaplarında, İpsiz Recep şöyle tanıtılmaktadır; ‘… Rize’nin Portakallık Mahallesi’nde 1862 yılında doğan İpsiz Recep, genç yaşında çalışmakiçin İstanbul’agitmiştir. Yelkenli teknesiyle Boğaziçi’nde çalışan Recep, 1. Dünya Savaşı’nın sonunda İstanbul’un işgal altında olduğu günlerde, yanında çalışanlara eziyet eden bazı Rum ve Ermenileri etkisiz hale getirmesi sonucu, çevresinde sayılan ve cesareti takdir edilen bir kişi oldu. Bu nedenle kendisine ’ipsiz’ lakabı verildi. İstiklal Savaşı başladığında on beş arkadaşı ile Karadeniz kıyısındaki Kefken’e gitti. Bir Fransız gemisini çevirip, Karasu Bucak Müdürü’ne teslim ettiği için, Karasu’da karargâh kurup, Ankara ile irtibat sağladı. Ankara kendisine milis kuvvetleri komutanlığı olarak Yüzbaşı rütbesi verdi. İpsiz Recep doğruluğu, dürüst ve mertliği sayesinde halktarafından "emice" unvanıyla anıldı. Yunan Kuvvetleri’nin Karasu’ya girmesine mani olan, bozguna uğrayan düşmanı takip etmek amacıyla Geyve Boğazı, Bilecik, Eskişehir milis kuvvetlerine katılıp yardım eden İpsiz Recep’e, gösterdiği başarılardan dolayı İstiklal madalyası verildi. İpsiz Recep, 1928 yılında öldü ve Karasu şehir mezarlığına defnedildi. Karasulular kendisine, ihtişamlı bir mezar yapmıştır….’

İhsan Birinci’nin ‘…Milli Mücadele İçin Kurulan Çeteler…’ isimli kabında; ‘Zonguldak ve Ereğli’de Emice’ lakabıyla da tanınanİpsiz Recep, Emir Ali Oğulları’ndan olup, 1862 yılında Rize’de doğdu. Şeklinde tanıtılmaktadır.

İbrahim Balcı’nın “Kuva-yı Milliye” isimlibir makalesinde, “… İpsiz Recep Reis'e Teğmen, Üsteğmen ve nihayet Milis Yüzbaşı Rütbesi verildi. Ayrıca çetesindeki adamları terhis etmek için kendisini yetki ve mühür verildi. Mühürde şöyle yazıyordu:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Milis Menzil Kumandanı Yüzbaşı Recep..." . Bu yetkiye dayanarak 1.800 kişilik çeteefradını terhis ediyordu. Savaş sonrası kendisine İstiklal Madalyası gönderildiğinde ise "Biz bu işi madalya almak için değil, vatanı ve namusumuzu kurtarmak için yaptık" diyerek almıyordu. Ama vefatından sonra 1929 yılında madalyası eşine takdim edildi. ..”

Mustafa Köse’nin “…Rize’li Milis Komutanı İpsiz Recep …! İsimli makalesinde; “…1862 tarihinde Rize’de dünyaya gelen Recep, çok haylaz ve söz dinlemez bir çocuk olduğu için, annesi tarafından “İpsiz” lakabı ile çağrılmıştır. Recep’in Müfrezesinde yer alanlardan Kara Emin, Recep’e “Emice” diye hitap ettiği için, diğer elemanlar tarafından da benimsenmiş ve “Emice” diye de çağrılmıştır…” denilmektedir.

Türk halkının Milli Kurtuluş Destanında önemli payı olmuş olan, Karadenizin sanının ‘EMİCE’si, İpsiz Recep’in bölge insanı gibi Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti de geçmişini kurcalamamıştır. Türkün Ateşle İmtihanını kazanmış bir milletin yeniden ayağa kalkmasında payı ve katkısı bulunan bir insanın geçmiş günahlarının da affedileceğine inanmıştır.

Osmanlı Devleti döneminde yaşanmış, olmuş bitmiş işlerden hayali senaryolarda ve romanlarda muhakeme ederek yargılamak, karalamak, Milletimizin düşmanlarına hizmet eden bir davranıştır.

Eğer Vatan söz konusu ise, gerisi teferruattır.

Anadolu’yu yakan-yıkan Rum ve ermeniçetelerine, onların hamisi Fransızlara karşı savaşmış bir Milli Kahramanın yararlılıkları sayesinde, silah ve mühimmat Ankara’ya nakledilmiştir.

Stratejik ve ekonomik önemi olan bir bölgenin (Zonguldak, Bartin, Ereğli) savunmasında yer almış olmasının önemi bugün yeni yeni anlaşılmaya başlanmıştır.

Milletimizin topyekûn savunmasında ve zafere ulaşmasında, yörede teşekkül eden, “İpsiz Recep Çetesi”, “Devrekli Muharrem Çetesi”, gibi çetelerin yararlılıkları Bartın ve Zonguldak Havalisindeki Fransız işgalini durdurmuştur.

Aklı başında hiçbir tarihçi, “İpsiz Recep Çetesi”nin “Milli Teşkilatlanmaya halel getirici-bozucu, zarara uğratıcı- bir davranışının bulunduğunu iddia edemez, aksine menfi propagandaları, itilaf devletleri lehine casusluk yapan, hedeflerine ulaşmak için her türlü olumsuz düşünceyi yayan, halkı dehşete düşürerek, kuvve-i manevisini bozarak, moral olarak çökertme faaliyetlerini yürüten, Ermeni ve Rumların faaliyetlerini bertaraf edici çalışmalara katılmış, Kuva-yı Milliye’nin kuvvetlenmesini ve ikmalini engelleyen eşkıyaların şekavet olaylarını bastırmıştır.

İstiklal madalyası sahibi bir Kuva-yı Milliyekahramanı İpsiz Recep’e, Karadeniz insanına gözü ile bakmayarak, insanlarımızı rencide edici şekilde davrananlara Milli Kahramanımıza sahip çıkanlar gereken cevabı verecektir. Halkımız ülkesine milletine yararlılıklar göstermiş Atalarını, tarihi şahsiyetlerinin acımasızca yerilmesini asla doğru bulmaz, Bu güne ait görüş ve değerlendirmelerimizle tarihe mal olmuş şahsiyetleri o zamanın ruhuna göre yargılarken çamur ve iftiradan özenle kaçınmak gerekir, Sonra hiçbir delilinizde yok elinizde.

Kahramanımızın hayatı bir dizi film olarak hafta başında, Türk Halkının beğenisine sunulacak ve milletimiz tarafından büyük bir dikkatle izlenecektir. Yıllar evvelinden beri ‘İpsiz Recep’i oynamak istediğini bildiğim ve bu konuda mütevazı bir senaryo çalışması da yapmış bir kişi olarak, Ünlü Aktör Kadır İnanır’ın basında yer almış sözlerinin, ben de tanığı olduğumu ve basına vermiş olduğu beyanatları yıllar evvel okuduğumu belirtmek isterim.

Diziyi büyük bir dikkatle izleyeceğim ve eleştirisini başka bir yazıda yapacağım.

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..