Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '12

 
Kategori
Deneme
 

Roman yazmak

Günaydınlar,

Uzunca bir süredir sohbet etmediğimizi farkettim. Evet benim yazdıklarım -aslına bakarsanız- hiç de öyle basit ve yalın şeyler değil. Öyle görünmesine karşın yazdığım mevzular son derece derin. Evet varoluşçu bir tarzım var. Hayatta hep tümden geliyorum. Bence önemli olan sonuçlar. Mesela hükümeti eleştirirken bile icraatleri üzerinden yola çıkıyorum. Evet inkar edemeyecekleri yol katettiler " - "ve" + "yönde. Yine de toplamını alırsak sıfır çıkar. Kısacası başladığımız noktaya döneriz. Neyse!!

Asıl konumuz bu değil, yani iktidar değil.  Kitap yazmayla ilgili düşüncelerimi ilk kitabımın İLK SÖZüne yazmıştım: 

Hayat hepimiz için zorsa, ki bence öyle, bu kitapta kendinizi betimleyen bir hikaye ya da hikayeler bulabiliyorsanız, benim kitabım bir an bile olsun sizi biraz daha sizleştirebiliyorsa, ve her şeyden önemlisi, beni samimi bulabiliyorsanız, kitabımı kitaplaştırmada ben doğruyu yapmış olacağım.

Oysa roman yazmak çok daha fazla meşakatli bir süreç ki gitgide bu sürece yaklaşıyorum. Canım yeniden yazmak istiyor.

Kendinizi bulunduğunuz andan herhangi bir ana taşıdığınızda duyduğunuz, gödüğünüz ve yaşadığınız  o an ve kişilerle ilgili tüm ayrıntılar yaklaşık 2 saatlik bir anlatımı gerektirir. Ya da kalabalık bir restoranda yenilen bir yemeğin gerçek anlamda romana ait tasviri 4 saatlik bir yazım çalışması gerekitirir.  Şöyle ki: Ana karakaterlerin sohbet süreci, yan masadaki karakterlerin kendine has dünyası, anın fiziksel ve duygusal tasviri, konuşan insanların kısa özgeçmişleri, gündeme ait ayrıntılar gibi basitçe özetleyeceğim konularda yazmak gerekir o tasvir için.

Bu arada benim için yazı yazmaya gerçekten başlamanın sıfır noktası senarist sevgilimin bitirme tezini yazmamla başlıyor. Sanıldığının aksine ben bu konuda da, Bilkent ve ODTÜ'de yaptığım konu taramalarıyla, teorik eğitim de almış bulunmaktayım.  Diyorum ya size, öğretim şart.

Elif Şafak'ın dediği gibi doğurma süreci gibi sancılı süreç ve disiplini elden bırakmamanız gerekiyor. Kesinlikle düzenli yazmalısınız. Aksi takdirde ipin ucu kaçar.

Genel hatlarıyla hikaye kafanızda hazırdır. Ne var ki yazım süresince belki de hiç bir şey planlandığı gibi gitmeyecektir. Bakınız ben İyi Şanslar sevgilim'de en çok cinsellik sahnesinde zorlanmıştım. Bu en çok okunan bölüm için en az 4 yazım değiştirdim. Çünkü gerçekte amacım cinsellik yazmak değildi; hem son derece yoğun cinsellik olacak, hem de bir ondan fazla da duygu olacaktı. Ve sonuç tam istediğim gibi oldu ancak en az 3 günümü yani 6 saatimi yedi.

Roman yazmak kesinlikle tam zamanlı mesai gerektirir. Aksi takdirde yıllarca yazım süreci bitmez. Tam zamandan kasıt günlük mesai= 8 saat.

Bence romanı roman yapan tasvirlerdir. Bu anlamda "İyi Şanslar Sevgilim" bence roman bile değildir tür açısından. Daha çok seneryo veyahutta tiyatro oyunu bile denebilir. Tasvir yok mudur? Vardır elbet. Ne var ki çok satıhtadır. Kişilerin derinine inilmemiş ve çok yüzeysel verilmiştir. Bu yüzden Can Yayınlarından Faruk bey basıma uygun bulmamıştır. Bence de son derece haklıdır. Ancak diğer bir taraftan günümüzün hayat anlayışına uygun bir yazım dili vardır. Okuması kolaydır. Hikaye insanı hemen içine almaktadır. Yani bu açıdan bir buluş bile sayılabilir. Ve gerçekten bu yüzden böyle yazılmıştır. Yine de Faruk beye katılıyorum, tür olarak roman denemez.

Roman yazmak hamilelik dönemi gibi çok yorucu, bir o kadar da gurur verici, kısaca özel bir dönemdir. Her gün bir sonraki günün doğumuyla ilgili hayal kurarsınız. Karakter sizde kuluçka evresinde yaşamaya devam ederler. her birini benliğinizde hissedersiniz. Ve tabi ki daha az ve yavaş konuşursunuz  gerçek hayatınızda. Çünkü bambaşka ve yepyeni bir hayatınız olmuştur. Ve bu hayat biçiminiz en az 2 yıl sürecektir. Dolayısıyla tatmin noktanız son derece yüksektir.

Geçen gün kuzen Göknar yoksa yeni romana başladım mı dedi... Başlamam demek blog yazarlığına kesinlikle ara vermem anlamına gelir ki bunu düşünmem gerekiyor hangisi benim için daha uygun olur diye.

Neyse... Tekrar görüşmek üzere...

Saygılar,

ANIL...

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..