Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Romanyalı Maria'nın Türkiye serüveni ya da Sultan Su Esen'in "Keje Maria"sı...

Romanyalı Maria'nın Türkiye serüveni ya da Sultan Su Esen'in "Keje Maria"sı...
 

Önce Gavur Köyün Boranı'yla tanıştım Kuşadası'nda. Keje Maria (*) 14.İzmir Kitap Fuarı’nda imzasıyla ulaştı elime: "Sevgili Oğuz Tümbaş dosta İzmir aydınlığında bir demet öykümle selam…19.04.2009"

Sultan Su Esen’den söz ediyorum elbette. Önceki soyadı Akar olan Sultan Su, TRT’den hocam, ağabeyim, dostum Selim Esen’le evlendikten sonra artık Sultan Su Esen olarak imzasını atıyor öykülerine, yazılarına. Diyarbakır'da doğan Sultan Su Esen, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Almanca Bölümü ve Anadolu Üniversitesi mezunu. Şiir, öykü, deneme, gezi notları, anı, günce, kitap tanıtım ve eleştirileri çeşitli edebiyat, kültür-sanat dergileri ve gazetelerde yayınlandı. Yazmaya, yayınlamaya devam ediyor elbette.

Birçok edebiyat etkinliğine ve radyo söyleşilerine de katılan Esen, 1996’da şiir kitabıyla adım atar yayın yaşamına: Yürek Kıpırtıları. Ancak Sultan Su şiirden çok öyküye ilgi duyar, bu alanda geliştirir kendini ve ilk öykü kitabı Gavur Köyün Boranı’yı okurların beğenisine sunar. Bu yapıtı (SES) Sağlık ve Sosyal Yardım Emekçileri Sendikası'nın düzenlediği öykü yarışmasında birincilik alır. "Alkara" adını taşıyan öyküsü ile Aykırı Sanat Dergisi 2004 öykü ödülünü, "O Gün" öyküsüyle de 2005 yılı Samim Kocagöz Öykü Yarışması birincilik ödülünü kazanır. Esen, edebiyat ürünlerinin yanında suluboya üzerine resim çalışmalarını da sürdürüyor. Yazar, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye PEN Yazarları, Çağdaş Türk Dili ve Birleşmiş Milletler Türk Derneği üyesi.

Bu bilgileri verdikten sonra Keje Maria’ya geçebiliriz. Keje’nin Kürtçede sarışın kız çocuğu anlamına geldiğini öğrendim. Sultan Su Esen de ilk öyküsüne ve kitabına bu dilin çağrışım olanaklarını kullanarak Keje Maria adını vermiş olmalı.

“Rus musun? diye sordu.

Maria elini yüzüne kapatarak; ‘Hayır, hayır! Ben yok Rus, ben Romen!’ dedi.”

Kitabın ilk öyküsü KeJe Maria’da bir Romen kadının Türkiye serüveni anlatılıyor. Romanya’da başlayan, umutları ve sevdalarıyla Türkiye’ye gelen Süleyman ve Maria’nın hüzünlü öyküsü. Büyük hayallerle, duygu yoğunluğuyla güzel başlayan, tutkuyla yaşanan bir aşkın dar bir çevrede, hüsranla biten serüveni diyebileceğimiz bir öykü...

Gelenekler, töreler, baskılar… Artık ”O, bir yaban kuşu, engin denizde yolunu şaşırıp kıyıya vuran, nefes almakta güçlük çeken bir balık gibi”dir. Ancak töre tuzağına kapıldığını sonradan anlayan Maria’nın öyküsü bizi oldukça meraklandırıyor.

Amcamın Bavulu’nu (s.45) okurken, 60’lı yıllarda akın akın Almanya’ya işçi olarak giden gurbetçileri anımsadım. Çocukluğumda yaşadığım kasabadan Almanya’ya gidip gelenlere özlemle bakışımı, izlediğimi unutmadım. O yanından kuştüyü çıkıntılı fötr şapkasıyla, elinde transistörlü radyosuyla, çalımıyla farklı bir görüntü oluştururlardı gözümüzde. Sultan Su bu öyküsünde Almanya’dan izne gelen Malik Amcanın öyküsünü sanki bu duyarlıkları yaşamışçasına sıcak bir tonda anlatıyor: Ama babanın duyarlığı ülkesindeki güzelliklerden yana: “Bizim burası yaşanacak yer değil, diyenlere karşı babamın ‘Memleketimi hiçbir yere değişmem’ demesi rahatlatıyor beni.” (…) “Amcam gelenlere sigara tutup, PE RE JA limon kolonyası döküyor ellerine.’ Almanya’da kolonya var mı?’ diye soranlara; ‘Böyle bir adet yok orada, ’diyor. Gâvur sigarasının içimi de pek güzel!’ diyenlere, ‘En iyi tütün, Hasankeyf’te yetişir, ’diyor babam.”

Mrs Nor adlı öyküde İngiltere’ye peşin yargılarla giden ana kızın yaşadıklarını da zevkle okuyoruz. Yaşlı Nord’un sıcak yaklaşımları, yardımı, içtenliği şaşırtıyor bu öykünün kahramanlarını. ”Allah, Allah, ne güzel bir İngiltere’sin sen yahu! Her fırsatta gelirim yani! Gelibolu’ya savaşmaya gelenler İngiliz değil miydi? Churchill göndermemiş miydi? Binlerce onlardan, binlerce bizden kayıp verilmemiş miydi?”

Sultan Su Esen iki bölüm olarak hazırlamış kitabını. Birinci bölümde 9 öykü bulunuyor. Bu öykülerde Esen’in gözlemci yanı ağır basıyor. Yaşadığımız zamanların gerçekleriyle örtüşen, toplumsal sorunlara dokunuşlar içeren iniş çıkışları duyumsatıyor bize. Somut bir yapı sağlamlığını da. İkinci bölümde 4 öykü var. Bunları da fantastik öyküler adıyla sunuyor okurlarına.

Bay Paço, Al Kara, Condi I ve Condi II. Adlı öykülerinde Esen’in kurmaca bir çalışmaya yer veriyor. Yazar masal bağlamında anlattığı bu öykülerde, çağdaş düşüncelerle oluşturduğu kahramanları çıkarıyor karşımıza.

Kanguru Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmeni şair ve yazar Aydın Şimşek’in, kitabın arka kapak yazısındaki şu saptamasına da elbette kayılıyoruz: “Sultan Su Esen, öykücülüğümüzün deneysel alanına yoğunlaşan yazarlardandır.Keje Maria, uzun soluklu alt ve üst anlamları okuru çalışmaya davet eden metinlerden oluşuyor.”

(*) KEJE MARİA, SULTAN Su Esen öyküleri.Kanguru Yayınları, Nisan 2009, 127 sayfa

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..