Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Rotalar Güneye - Güneyde bahar var

Ağaçların dallarına su yürüyüp, erikler, kaysılar beyaz gelin gibi süslendiğinde rotaları Güneydoğu’lu kentlere çevirmelidir. Kış uykusundan uyanan doğa ile birlikte baharı Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin ile birlikte yaşamalıdır.

Tarihi, kültürü, sosyal yaşantısı ile hala eskisini kaybetmeden, yenisini yaşayan Güneydoğulu kentleri görmenin geçmişe dokunmanın en güzel mevsimi bahadır. Kışın soğuk olması sebebi ile güneyli kentlere yapılacak kültür gezileri hiç zevk vermeyecektir. Yazın ise bunaltıcı sıcaklar sokaklarda yürümenize dahi aman vermeyecektir.

Baharın müjdecisi nevruzla birlikte Nisan, Mayıs ayları güneyli kentleri gezmek için en güzel mevsimdir. Baharı kaçıranlar için Eylül, Ekim ayları da düşünülebilir. Ancak güneyde bahar kısa ve az sürer. Kıştan hemen yaza geçilir. Bu sebepledir ki gözü yolda olanlar özelikle nisan, mayıs aylarını kaçırmamalıdır.

Bir hafta sonu kaçamağı ile güneyli kentlerin tadına bakılabilse de en az bir hafta güneyli kentlere zaman ayırmak baharın tüm renklerini, kültürün tüm tonlarını, tarihin tüm zamanlarını doya doya yaşamanıza sebep olacaktır.

Dünyanın en büyük parklarının olduğu Gaziantep baharda sizi tüm güzelliği ile bekliyor olacaktır. Şehrin ortasında uzanan yüzüncü yıl parkında mor ve beyaz çiçekler açan uzak doğudan getirilmiş ağaçların seremonisi Alleben deresi boyunca ayak ritimlerinize eşlik edecektir.  Botanik bahçesinde renk cümbüşü, Zeugma müzesinde mozaik cümbüşüne dönüşecektir. Gaziantep Kalesi’nin eteğinden başlayacak kültür yolu yürüyüşünüzde taş evlerin serin gölgesinde her adım sizi müzelere, hanlara, pasajlara, mağara kafelere götürecektir. Kendine özgü mimari tarzı olan minarelerden okunan ezan sesi bakırcılar çarşısında çekiç seslerine karışacaktır. Elmacı pazarında bahar ile yöresel lezzetler birbirine karışacak, melengiç kahvesi ile soluklanacak kebabın üzerine yenen tatlı ile baharın keyfini süreceksiniz.

Kilis’te, zamana direnen tarihi camilere, hanlara, hamamlara, türbelere ve sahabelere yaptığı misafirperverliğe şahit olacaksınız. Ağızlı Kilis katmerini sadece baharda yeme şansını yakalayanlardan olacaksınız.

Baharda Nemrut heykellerinin gözleri yollarda sizleri bekliyor olacaktır. Cendere köprüsü, Kahta kalesi vadilerdeki zambak tomurcukları ruhunuza dinginlik verecektir.  Adıyaman da nisan yağmurunun ıslaklığında menzile varmanın heyecanını duyacaksınız.

Kelaynakların dönüşü ile başlayacak Birecik’ten, siyah güller şehri Halfetiye, oradan peygamberler şehri Şanlıurfa yolculuğunuz.  Balıklıgöl’de İbrahimi teslimiyeti, Eyyüpnebi beldesinde, Eyyübçe sabrı hissedeceksiniz. Sabah kahvaltısında Urfa usulü ciğer kebabı Göbeklitepe’ye uzanan yolculuğunuzda sizi daha zinde hissettirecektir.  Harran ovasının genişliğine yayılmış buğday tarlalarının yeşilliğinde Harran evlerinin gölgesinde bir ayran içeceksiniz. Dünyanın ilk üniversitesinin ayakta tutunmaya çalışan son taşlarına dokunmanın keyfini yaşayacaksınız.

Uzayan surları ile kuşatılmış Diyarbakır’ın baharda en güzel yeri Atatürk köşkü olacaktır. Ayaklarınızın altından akan ırmağın ritmine kendinizi verecek köşkün bahçesinde bir demli çayın lezzetini dudaklarınızda hissedeceksiniz. Eski Sokaklarda kaybolacak bazen camisiz bir minarenin altından geçecek, Bazen Cahit Sıtkı Tarancı’dan bir mısra dinleyeceksiniz. Ulu camii avlusunda şadırvandaki güvercinlerle hasbihal edecek, tarihi Hasan Paşa hanında eski zaman türküleri dinleyeceksiniz.

Yollar uzadıkça Tillo’da mana dünyasına dalacak, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin ilmin kaynağı hocasına saygıyı “ışık” hadisesi ile göreceksiniz. İsmail Fakirullah hazretlerinin “Anlarsa uzağım yakınımdır, anlamazsa yakınım uzağımdır.” Sözünün güneyin topraklarının dili olduğunu göreceksiniz.

Midyat’ta ezan ve çan seslerinin ritim tuttuğu baharı birbirine yaslanmış taştan evlerin gölgesinde yaşayacaksınız.  Gümüşü bir ermeni ustanın telkârisinde sanata dönüştürdüğünü gözlemleyeceksiniz. Hasankey’te suların altında kaybolacak tarihin son tanıklarından olacaksınız.

Hasankeyf’te son şahit olmanın hüzünlü keyfini sürerken Mardin yolundan Beyassu ırmağının kaynağında ayaklarınızı suya daldırıp sedirde çay keyfi yaparken, bahara merhaba diyen yeni doğmuş kuzuların oğlakların suya düşen şelvesine dalıp gideceksiniz.

Güneyin taş kenti, medeniyetlerin kesişme noktası Mardin de, Kasımiye medresesinden Deyrulzafaran Manastırına,  Ulu camiden, Kırklar kilisesine uzanan gönül köprülerinden geçeceksiniz.  Dar ve yokuş sokaklarda geçmiş zamanının gölgeleri ile saklambaç oynayacaksınız.

Şimdi güneyde bahar var, baharda umut. Gelinlik giydi ağaçlar. Çekilmekte Urfa’nın etrafından dumanlar. Harran ovasına yayılmada bahar kokusu.  Fırat’ın Diclen’in suları durulmada, gecenin karanlığını aydınlatmada hilal ve yıldız. Ve güney seni çağırmada güneyde şimdi bahar var.

 
Toplam blog
: 65
: 3295
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Çeşitli dergi ve gazetelerde, gezi, deneme, öykü, şiir yazan bir yazar. ..