Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

RTE vesayeti yetmedi, ordu vesayetine sığınıyorlar..

RTE vesayeti yetmedi, ordu vesayetine sığınıyorlar..
 

Şimdi vesayetine sığındığı bu ordu, "bir zamanlar kendisine suikast düzenlemişti."


“Bizim kolluk kuvvetlerimizin görevleri bellidir. Bir yerde toplumsal bir olay meydana geldiğinde Valiliklerimiz bölgede asayişi sağlamakla sorumludurlar. Önce polisleri, arkasından Jandarma güçlerini kullanırlar. Eğer olaylar yayılırsa Valiliklerimizin isteği ile oradaki askeri güçlerde bu huzurun sağlanması için kullanılabilir.”

Bu sözler kime ait?.. Bülent Arınç’a.

Bülent Arınç kim?.. Başbakan Yardımcısı, AKP’nin iki numaralı adamı..

Şimdi az çok "ben akıllıyım söylenenleri doğru anlarım diyen" her insan bu sözlerden ne anlar?.. “Kardeşim ben, bana karşı olan her eylemde önce polisi kullanırım, yetmezse Jandarmayı kullanırım, yetmezse ordu’yu kullanırım.” Bunu anlamaz mı her akıllı insan, her aklı normal olan insan.

Siz ne anlıyorsunuz?.  

Anlamayanlar varsa bir kez daha anlatmaya çalışayım. Biz orduyu kullanırız diyor. Yani askerin vesayetine sığınırız diyor. Gerektiğinde Askeri üstünüze salarız diyor. Daha ne desin, nasıl söylesin?.

Gerçi yaptığı gaf’ın, gaf da değil içindeki niyetin ne olduğunu açığa vurmanın verdiği telaşla “durumu düzeltmeye” çalışıp, çark ediyor ve BBC’ye kınama mektubu gönderiyor ama “macun tüpten çıkmıştır bir kere bir daha o tüpe geri girmez." (Burada Erdal İnönü’yü saygıyla anıyorum.)

Şimdi;

Bunlar 2002 yılından beri iktidardalar. İktidara geldikleri günden beri, hatta birkaç saat öncesine kadar ne diyorlardı?. “Biz ordu vesayetini kaldırdık, demokrasiyi getirdik, artık insanlar düşüncelerinden dolayı, başörtülerinden dolayı, ikna odalarına alınmıyor, birkaç generalin tehdidine boyun eğmiyor, her isteyen istediği gibi giyiniyor, her kes ibadetini istediği gibi yapıyor, tüm bu demokratik haklarını engelleyen orduyu devreden çıkardık, askeri vesayeti yıktık.”

Tüm dönme solcu, liberal “aydın”,  İslamcı “yazar takımı”, liboş, "entel", ne kadar “bağımsızlıkçı ve demokrasi yanlısı” yazar takımı varsa bunların peşine takılmamışmıydı?. Hatta AB Bakanları bile “Yaşasın Türkiye’deki AKP İktidarı” senfonilerini seslendirmedilermi?.  

Bu tür “demokrasi getirileri” içeren söylemlerine dayanarak Kızılay’ın göbeğinde gündüz vakti Havai fişek gösterileri ile AB’ye giriyoruz naraları attırmadılar mı bu yalanlara inanan saf vatandaşlarımıza?. Temelinde ne vardı bu takiyyelerin?. Ordu vesayetinin yıkılması.

Gerçektende kulağa hoş gelen “Ordu’nun devreden çıkarılması ve Türkiye’nin bir daha Darbe dönemleri yaşamaması” hayalleri bunları gerçektende “Demokrasi kahramanları” yapmış mıydı acaba?.  

Hep ne dedik?.

“AKP ve Recep Tayyip Erdoğan bir ABD senaryosudur.”  BOP Planı için elzemdir ve gereklidir. Bunların “Ordu Vesayetini kaldırdık” söylemleri altında yatan gerçek; ABD’nin Orta Doğu’daki çıkarlarına ve planlarına karşı direnen tek güç olan  Türk Ordusunun tasfiye edilmesinin saklanması hareketidir.

Öylede oldu..

ABD’nin 2003 Irak’ı işgal hareketine karşı dik duran, ve 1 Mart Tezkeresinin geçmemesinde önemli rol oynayan, ABD Donanmasının Karadeniz’e açılma hareketine direnen ve Atatürk’ün Askerleri olduklarını ispatlayan Türk Ordusu Generallerine  karşı başlatılan psikolojik itibarsızlaşma hareketleri, yetmeyince Silivri Zindanlarına tıkma girişimleri tüm bu Amerikancı Planın ve yerli uzantısı olan AKP’nin "Askeri Vesayeti kaldırdık” senaryolarının ve yalanlarının bir uzantısı değil miydi?.

Şimdi bu AKP Hükümeti ve sözcüsü Bülent Arınç bir zamanlar kendisine suikast düzenlemekle suçladığı orduya sığınıyor.  

Bülent Arınç’ın hatta  Abdullah Gül’ün, Recep Tayyip Erdoğan’dan çok korktuklarını Başbakan Fas’tayken borazan gibi gürlemelerinden, başbakan döndükten sonrada dut yemiş bülbüle dönmelerinden anlıyordukda,  20 günlük halk direnişinden bu kadar korkup şimdiye kadar devamlı “güç ve kahramanlık” gösterileri yapıp şamar oğlanına çevirdikleri orduya sığınmalarını anlamakta güçlük çekiyoruz.

“Korku dağları aşar” diye bir laf vardır halk arasında. Bunların korkuları dağları değil okyanusları aşıyor ve ABD’deki ağababalarını bile sarıyor. Ne yaparlarsa, ne kadar saklamaya çalışırlarsa çalışsınlar, arkalarını dayadıkları iki buçuk Nato’cu Generale ne kadar sığınmaya çalışırlarsa çalışsınlar, beklenen ve malum olan sondan kendilerini kurtaramayacaklar.

Ordu vesayeti safsatalarını ileri sürerek içeriye attıkları Yurtsever Generaller ve türlü alavere dalaverelerle kandırıp oylarını çaldıkları halkımızın nezdindeki itibarları ve takiyyeci güç gösterileri bitmiştir bunların. Halkın başkaldırısı ve gücü karşısında sığınacak liman arıyorlar ve en son buldukları sığınak daha düne kadar itibarsızlaştırmaya  ve dışlamaya çalıştıkları ordu..

Ama yemezler, Ordumuz hala dimdik ayakta ve bunların her türlü takiyyesine karşı uyanık.

AKP’nin on yıllık diktatörlüğünün geldiği nokta; Diktatörlüğe yürümek için kullandıkları merdiven olan Ordu düşmanlığının basamaklarına tırmanmak oldu. Eğer Türkiye’de olası bir Darbe veya Asker baskısı olursa (Ki hiç sanmıyorum, bu saatten sonra yukarda da belirttiğim gibi Ordumuz hiçbir zaman bu tür provokasyonlara gelmez.) bu duruma karşı yine Taksim Direnişçileri ve halkımız karşı koyacaktır direnecektir emin olun. Çünkü Yurtseverlik her zaman demokrasiyi savunmayı ve ordu, sivil her türlü vesayete ve diktatörlüğe karşı olmayı gerektirir.

Bu 20 günlük direnişin kahramanları bunu çok çok iyi anlatmışlardır Türkiye’ye ve tüm dünyaya.

Bu Takiyyeci korkakların telaşı bu yüzdendir.

Saygılar..

17.06.2013

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..