- Kategori
- Şiir
Ru ya
dişleri aşınık bi anahtarla açmaya çalıştım göğü
kurt gibi içten içe kemire kemire
elimi uzatsam sokulacak kadar yakındım
sense ucu kırık çakınla kürkünden soyduğun ayva kadar sarı
aldırmadın
kısa cümleler kurdum
annemin dizi dibinde kibrit çöplerinden yaptığım kaleler gibi
eşyanın tabiatına aykırı
gündüzüm çok yaralı geçiyor dedin kanamalı hem
kara gece iyi gelir dedim çekilince el ayak sür yüzüne
deşilir
bi parça acı iyi gelir yanarak ölmeyene
baktığın her yer mağaraydı dipsiz
çok fakirdim fikrim yoktu kısa kısa notlar tutuyorum sadece
karanlığa tekinsiz
mırıldanarak geçiyorum saçlarından sağa sapıp
odanın loşluğuna
haftada en az üç gece gidiyorsun düşlerimden
üstelik sıkı sıkıya kapadığım dişlerimden sızlatarak etlerimi
itinayla ağlıyorum abartısız
alt yazı geçiyor avuçlarımdan
kaygan bi zeminden düşer gibi çabuk okunaksız
gözleri dağlı bi kadınla başlıyor film
annem ağlıyor arkasında mavi gök yüzünü görünce
çünkü kamaşıyor ağzında yuvarlanan bulut
şehre
yağmur
yağıyor
gecenin içinde çamurlaşıyor ağızlar tekil şahıslar halinde
büyüyor koro
oratoryo sesiyle