Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '18

 
Kategori
İnançlar
 

Ruh Var mı? Giderayak Ruhumuzla Aramız Nasl Olacak?

Ruh Var mı? Giderayak Ruhumuzla Aramız Nasl Olacak?
 

       Böylesi ruhsal yazılar, ilgi çekiyor. Bu sıcaklara  rağmen, okuyanları çok oluyor.  Derken, İsviçre’den  Blogcumuz Zuhal Hanım,  not geçmiş bana: “ Demek  Bedri Ruhselman’ın talebesiydiniz. "Ben de” diyor ve ekliyor “ İkileştik.”

       O gün bu gün üçlenmedik. Daha da diyen çıkmadı. Onun dersini kaçırmazdım. Biz arazide olsak bile, onun başka sınıflara olan dersinde olayım diye,  kendi derslerimden, hatta imtihanlarından tüyer, Bedri Beyin derslerine girerdim.

       Sonunda adımız “ Ruhçu” kaldı. Hoca sorarmış beni:  “Nerede?”diye   “Ruhçunun yanında”derlermiş.

                                      &&&

       Yeni konumuz: “ Ruh ve beden” Yeni bir habere göre, ruh, bedeni terk etmiyormuş dostlar... Bu, beynimizin bize, giderayak bir ''Oyunu'' imiş. İsviçreli bilim adamları deneme yapıp kanıtlamışlar bunu. Dış Haberler Servisinden okuyunca, bu habere şok oldum.

       Bizse, sanırdık ki, ruh bedendedir... Ölünce insan, göğe yükselir. Ruhlar alemine karışır, gider. Öyle değilmiş. Ya neymiş? Bütün ''Hınzır'' lıkları, beynimiz tasarlarmış bize. Olacak şey değil!..

       Hocamız  Ruhselman anlatıyor, şöyleymiş:  “Bilim adamları; ölüme yakın kimselerin, öldükten sonra, bedenlerini dışarıdan gördüklerini iddia etmeleri de artık mümkün değilmiş. Dediklerine göre ruh, bedeni terk etmezmiş! Deneyleri de şu: Saralı bir hastaya beynin şakak yakınlarındaki bir bölgesini elektrikle uyarmışlar. Bilgisayarda incelenen bulgularda, beynin zihinde bir ''Vücut'' imajı yarattığı görülmüş. Ve de beynin bu noktasının uyarılması durumunda, kişinin kendi vücuduna dair bu görüntünün, kaydığı tespit edilmiş.

       Şimdi sıkı durun, son cümle şöyle: ''Böylelikle 'ölümden dönen” insanlar, bu nedenle de , ruhlarının vücutlarını terk ettiği hissine kapılıyor' denilmektedir. Kim diyor bunları? Cenevre Ü. Tıp Fakültesi Nörologları.. Özetlersek; kısacası, öldükten sonra dirilenler, vücutlarının boş kalıbını, dıştan göremezlermiş. Bir beyin yanılgısıymış!.. Bu duruma göre kırk yılda bir olan olaylar bunlar. Duyuyoruz. Adam öldükten sonra dirilecek. Adı sonradan ''Hortlak'' a çıkıyor insanların. Nasrettin hocadaki o misal gibi: ''Ben sağlığımda sol taraftaki yoldan giderdim mezarlığa'' O hesaplar işte.

.     ''Ruh ve Kainat'' ın yazarı Dr. Bedri Ruhselman, hocamızdı. O anlatırdı. ''Ölen bir bir insan ne hisseder?''  Deney de yapmışlar. Ölüm döşeğindeki bir hasta seçilmiş. Adam ölürse , yanına nöbetçi bırakılan adam, durumu hemen merkeze bildirecek telefonla. Merkezde de uyutulmağa hazır bir ''medyum'' bekletiliyor. Adam'ın ölüm haberi gelince, medyum hemen uyutulup, ölenin ruhuyla temas kuracak. ''Ölürken ne hissettin?'' diye de sorulacak... Konu bu!.

       Nitekim adam ölünce, medyum temas ediyor. Söyledikleri şu ölenin: ''Hastayım. Öleceğimi biliyorum. Sevenlerim başucumda. Görüyorum. Önce bir ağırlık göğsümden ayak uçlarına doğru kaydı gitti. Sonra geri gelip bu basınç göğsüme gelip oturdu. Çok acı çektim işte o zaman. Sonra birden o ağırlık pırt diye kalktı, kuş gibi hafifledim. Acım bir anda geçti. İşte buna çok sevindim birden.. Ama ben, yataktan çıkıp göğe doğru yükselmeğe başladım. İşte o zaman öldüğümü anladım. Dostlarım boş bedenime kapanıp ağlaşıyorlardı. Bense çaresiz ''Ben ölmedim. Üzülmeyin. Konuşabiliyorum'' diye bağırdımsa da, sesimi duyuramadım. beni duymuyorlardı, bunu sonra anladım''

       Evet! Medyumun uyurken, ölen adamın ruhuyla temas ederek öğrendikleri bunlar. Bu son durumda ruhumuz, bedenden bal gibi çıkıyor işte! Cenevredeki bilim adamları da ispatlamış ''çıkmıyor'' diye. Al bakalım. Buradan yak! Hangisine inanacağız şimdi? Ruh bedenden çıkmazmış. Turşusunu mu kuracak!!..

       MAÇLARDA RUHSUZLARI DİLİMİZE DOLARIZ: Ben hocama inanıyorum. Evet! Ruh var!(Ruh çağırma seansları, konumuz dışı) Artık yine sevdiğimize: ''Ruhum, hayatım'' diye gerine gerine seslenebiliriz.. ''Ruhumu karartma, başka ihsan istemem'' de diyebiliriz kızdıklarımız için.. Maçlarda avazımız çıktığı kadar iyi oynamayan takımımıza: ''Ruhsuzlar '' diye de bağırabiliriz rahatça artık. İçimize sine sine. Kısacası ruh var. Ama adresi yok . Bilen de bilmeyen de, bu lafı diline doluyor, o ayrı..

       Severiz, üzülürüz.. Gönül koruz. Kırarız, kırılırız.. Küseriz.. Beyindeki moleküllerin marifetleri mi bunlar? Bir kimse TV de film seyrederken, bu saydıklarımızı hep yapıyor. Beden , maddi bir varlık . Madde yani. Nasıl becerebiliyor bunu? Filmi 3-4 metre uzaktan seyrediyor. Dokunmuyor bedeni ekrana. Nasıl da heyecan duyuyor seyrettiklerinden? Ağlayan, gülen, öfkelenen ruhtur. Beden değil. ! Aynı bedenin ölüsünü koy ekranın karşısına, beden ne ağlar, ne güler ne de hıçkırır. Madde ağlamaz, gülmez çünkü. O'nu, ''Ruh'' yapar. Ruh çıkınca, beden, hareketsiz kalıyor. Maddeyi hareket ettiren ruhtur..

       BEN ÖLDÜKTEN SONRA TUFAN: Öldükten sonra ne olacağız? Bu konuda pek kimsenin fikri yok. Kimine göre, ''Ben öldükten sonra tufan''dır

Onun için, siz, siz olun ruhunuzu karartmayın. Çetin Altan'ın tabiriyle de: ''Enseyi karartmayın'' Zamanı gelince, ruhlarla tanışırız elbet. Şu şartla ki, bunu ne demek olduğunu bir tek ''Biz'' biliriz. O, ayrı bir konu..

       ŞARKILAR DAYANAĞIMIZ MI OLUYOR? O şarkıdaki gibi düşünelim hayatı: ''Ruhumda neş'e, hayale daldım / Gel sevgili gel/Bir ömre bedel.. '' İşte böyle. Ruhumuzda neş'e olsun. Ruhlarımız, sevdiklerimizle buluşsun. İşte!. Yine gelip, ''Ruh''lara dayandık, kaldık. Bu ruhlardan kurtulamayacağız anlaşılan!!.

       Ama, yine de içimizde bir ukde olarak kalacak ömür boyu:  “Ruh var mı? Giderayak ruhumuzla aramız nasıl olacak? Öldükten sonra göğe mi yükseleceğiz.? O zaman, "ruhumuz" da peşimizden gelir mi acep? Mazallah ruhumuz bize sahip çıkmazsa, kime sarılacağız, kime uzatacağız ellerimizi? Vaktiyle "gönlümün sultanı"  dediğimiz "Ruhum" diye seslendiğimiz varlıklardan mı medet umacağız?

Aaa! Üstüme iyilik  sağlık. Baksanıza öldükten sonra da problemler bitmiyor...

       Ört ki, ölem  bre !

Görüntünün olası içeriği: bulut, gökyüzü ve açık hava

ÖLDÜKTEN SONRA GÖĞE HEMEN Mİ YÜKSELİRİZ?  RUH DA PEŞİMİZDEN GELİR Mİ? GİDECEĞİMİZ YERİN ADRESİNİ NEREDEN VERECEKLER BİZE?

Görüntünün olası içeriği: açık hava

RUHUMUZ BİZE ÇIKMAZSA RUHSUZ YAŞAR MIYIZ? HAYATTAYKEN PEK ÇOK KİMSEYE "CANIM, RUHUM, AŞKIM" DEMİŞİZDİR.  BİRİNDEN BİRİ  SESİMİZE GELİR Mİ? RUHSUZ NE HALT EDERİZ.?

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, açık hava ve su

AZİZ HOCAMIZ DR. BEDRİ RUHSELMAN ( İSVİÇREDEKİ BLOGCUMUZ ZUHAL HANIMIN KULAKLARI ÇINLASIN. BAKSANIZA O DA  RUHSELMANIN ÖĞRENCİSİYMİŞ.)

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar, okyanus ve açık hava

YAŞARKEN, MUAMMALAR İÇİNDEYİZ DOĞRUSU.

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve oturan insanlar

Y O R U M S U Z

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, bulut, gökyüzü ve gece

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve gökyüzü

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..