Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Ruh ve beden

Ruh ve beden
 

Vizyonumuzu nasıl gerçekliğe dönüştürebiliriz? Yapmamız gereken şey, isteklerimize yönelik eylemde bulunmak mıdır? Bunun için ne gerekli? Büyük resme yeniden focuslanmak mı?  Ne görüyorsunuz? Eksik olan ne? Eklemek istedikleriniz var mı? Belki de sadece çerçeveyi değiştirirseniz, resmi de değiştirmiş olmaz mısınız? Bu noktada karşılıklı bir kazan- kazan ilişkisi yaratmış olmaz mıyız?

Yani size çerçevenizi değiştirmeniz konusunda farkındalık kazandıracağımı taahüt etsem... Sağlayacağınız faydaları ve kazanımları deneyimleme olanağı ne hissettirir? Artık resminiz daha tutkulu ve daha yaşanası görünüyor , öyle değil mi? Bu yeni çerçeve yaşamınıza yepyeni bir soluk ve ahenk getirecektir. Birbirinizi daha iyi gören,  daha iyi duyan hatta daha iyi tanımlayan bireyler olacaksınız. Bu arada hatırlatmak isterim ki şartlar ne olursa olsun siz onaylamadıkça çerçevenizin dışına çıkılmasına izin vermeyin.Unutmayın bu sizin tercihiniz. Sizin gerçekliğiniz. Yani doğrular doğru, yanlışlar yanlış olarak kalacaktır.  Doğrular ve yanlışlar sadece birer stratejidir. Asılolan karşındakini anlamaktır. Anlamak saftır. Anlamak özgürleşmektir. Anlamak ben de buradayım demektir. Anlamak doğaldır. Öyleyse ego'muzu susturursak kafamızdaki sorulara da ev sahipliği yapmamış oluruz. Cevaplarımız soruları doğurur.Sorular, sorular, sorular...Arayış belki de. Sorularla besleniyoruz aslında. Sorular vizyonumuzu oluşturuyor.

Peki ya cevaplar. Bulduğumuz cevaplar ne sağlıyor bize. Zirveye ulaşmak için yeterli mi cevaplarımız. Kim oluyoruz tüm soruları cevapladığımızda. Geriye nasıl bir alan kalıyor, cevaplananlarla cevaplanmayanlar arasında.

Tüm bu olanlara bedenimiz ne diyor? ''Hey yeter be, soru- cevap, soru-cevap. Önce kendini bir aşsana kardeşim. '':))) Bence haksız da sayılmaz. Önce ruhun ne istediğinin farkında olmalı insan. Çünkü beden ruhun işçisidir. Ruh yorulursa beden de yorgun, ruh aşkınsa beden de aşkın. Peki ruh ne ister? Ne ile beslenir?

Birşey  farkettim, ruh bedenin koçu gibi davranıyor. Bedenimiz;  hislerimiz, arzularımız ve zaaflarımız doğrultusunda ilerlerken, ruh; '' Dur bir dakika, ne görüyorsun? , sen hangisisin? '' der gibi bakar. İşte o an silkinip olmak istediğimiz ben'le konuşuruz. Aslında siz hep o ben'sinizdir. Ki bunu içtiğiniz su gibi, aldığınız nefes gibi bilirsiniz ama ortaya koyamazsınız. Önemli olan kendimizi nasıl gördüğümüz ve nasıl ifade ettiğimizdir.Yani yaşamımızın kaçta kaçını an'da kalarak sürdürüyoruz. Ve o an'ın ne kadarında biziz,  ne kadarında mutluyuz ve ne  kadarında farkındayız. Bedenimiz nereye kadar ayak uyduracaktır  bize  marektayım. Öyle ya ruh böyle koşup giderken beden nasıl an'da kalır ki. O halde ruhumuza iyi bakmalı, onu sevmeli ve en kıymetlimiz olduğunu her fırsatta dile getirmeliyiz. Bunun geri dönüşü de bedenimizin sağlıklı olmasıyla tezahür edecektir. Şükrediyorum beden ve ruh sağlığım için. Yaşadığım farkındalık için. Ve siz sevgili yol arkadaşlarım, bu güzel ve anlamlı günlerde birkez daha şükredin ruh ve beden sağlığınız için.

Sevgiyle...

Yaşam Koçu

Şelale BİLGİÇ URUK.

 
Toplam blog
: 40
: 250
Kayıt tarihi
: 29.05.13
 
 

15.04.1981 Ankara doğumluyum. Akademik hayatım bittikten sonra kendimi mutlu hissettiğim ve görme..