Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '14

 
Kategori
Deneme
 

Ruha değer verenlerin vatanı: Hindistan

Ruha değer verenlerin vatanı: Hindistan
 

Hindistan...
Yoksulluğun coğrafyası...
Felsefenin ana vatanı...
Dinlerin en canlı ve en içten şekilde yaşanıldığı bölge...
İnsanın kum misali çok olduğu topraklar...
Bir çok dinin, dilin ve milletin bir arada yaşadığı kozmopolit ülke...
Aşka hala önem verilen bir kara parçası...
Yoksul olsa da, hasta olsa da, köle olsa da insanların kaderlerine boyun büktüğü gariban vatan...

Son zamanlarda Hint filmlerine gösterdiğim yoğun ilgi, bana Hintliler'i daha iyi tanıma fırsatı verdi.
Yaşam şekilleri, inanışları ve ahvalleri hakkında çok iyi bir gözlem yapabilme şansı sunuyor bu filmler.

Hintlilerin felsefe, edebiyat ve aşk üzerine gösterdikleri yoğun ilgi, başarılı ve kaliteli filmler yapmasını sağlıyor.

 ***

Hintliler dine öyle yoğun bir ilgi gösteriyorlar ki, tanımayan bu adamlar dinle kafayı bozmuş sanır.

Hindistan'ın nüfusu 1 milyarı aştı sayılır.
800 milyonun üzerinde Hindu,
150 milyon civarı Müslüman,
30 milyonun üstünde Sih,
milyonu aşkın Budist ve diğer dinlere mensup olanların bir arada yaşadığı kozmopolit bir ülke...

 ***

Hintliler, ölen insanlarını yakıp küllerini kutsal atfettikleri yere savururlar.
Ölene öyle bir saygı vardır ki, yaşayana onda biri gösterilmez.
Her sokak başında küçük mabetler, her evde Hindu tanrılarına ait kutsal bir bölge
ve her gün evlerdeki bu küçük mabetlerde yapılan ritüeller, ibadetler, dualar...
Çarşıda pazarda, kıyıda köşede bulunan çoğu akarsu başında bir ölü yakma töreni...
Kutsal olduğu sanılan akarsularda ve su birikintilerinde yıkanmalar...
Tapınaklardaki rahiplerde her akide için izin isteme, onların duasını alma...
Daha niceleri...

***

Hintliler, alınlarının orta kısmına "bindi" denilen kırmızı renkli nokta işaretler koyarlar, bu işaretler aynı zamanda o işareti yapan kadının evli olduğunu gösterir.
 'Hindu inançlarına göre, alnın orta kısmı ruhun insan vücudundaki yeri ya da 3. gözün bulunduğu yer olarak kabul edilir. Meditasyon halinde yaşam süren Hintliler alınlarının ortasında olan "bindi"’nin açılmasını ümid ederler. Yani bir anlamda bilinçaltı ve üzeri inançlarına göre bir bütün olacaktır. Bu bir anlamda ruhsal yolculuğun da simgesidir.'

 ***

Dinler, insan psikolojisinin zayıflığından ötürü doğmuş ve yaşama imkânı elde etmiştir.
İnsan aciz bir canlıdır; beş dakika sonra ne olacağın bilemez, üstelik ölümlüdür; devamlı ölme, silinme, yok olma ve sevdiklerini yitirme korkusuna sahiptir.
Bu psikolojik zayıflık, insanı arayışlara sevketmiştir.
Dinlerin serüvenlerine neden olan nokta ve neden budur işte.

Hint coğrafyasında da dine karşı duyulan yoğun ilginin nedeni böyle açıklanabilir;
yoksulluk, adaletsizlik, kalabalıklık, insan hayatının ucuzluğu gibi...

 ***

Hak din olduklarını iddia eden bizimkiler de çıkar der ki:

'Dinimiz hak, diğer insanlar araştırsın bulsun' diye.

E, Hindu'nun ki de kendine göre hak, o da seni sapıtmış görüyor.
Ne yapacağız şimdi?...

 ***

Hak olan dinler değil, hak olan insandır.
'Enel hak...'
'Bir ben var, bir de benden içeri...'

 

-Mustafa Yıldırım 19 Şubat 2014

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..