Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ruhum(uz) çığlıklar içinde!

Ruhum(uz) çığlıklar içinde!
 

Kalabalığın, gürültünün, çirkinliğin, kirliliğin, acımasızlığın, nefretin, ikiyüzlülüğün, sevgisizliğin koyu bir sis gibi şehri sardığı şu saatlerde ruhum sessizce çığlık atıyor. Yankılanacak bir ruh bulamayıp, yalnızlığın zifiri karanlığında kaybolup gidiyor.

Haberleri izleyemiyorum. Sanki tüm televizyonlar sözleşmiş gibi kan, acı, kavga, kaza, aldatma, cinayet, sahtekarlık öykülerini ballandıra ballandıra anlatıyor. Sınır ötesi harekatın başlamasıyla birlikte hepsi birden ateş düşen yuvaları, bayrağa sarılı şehitleri, Türkçe’nin tüm hünerlerini kullanarak dakikalarca anlatıyor ve beni ağlatıyor. Her biri hain bir kurşun gibi çentik açıyor ruhumda… Ruhumuzda. Beşbinden fazla insanın öldüğü New York’un Dünya Ticaret Merkezi saldırısında tek bir ceset resmi bile görmediğimi hatırlayınca üzülüyorum. Neden böylesine bir rating kaygısı var bizde? Neden terörün istediğini, toplumu yıldırma, yılgınlığa düşürme hedefini onlara hediye ediyoruz?

Yirmi yaşında kınalı kuzular, saflık, temizlik ve mutluluğu simgelemesi gerekirken tuhaf bir ironi ile ölümü simgeleyen karın rengine bürünmüş, teröristten çok soğuk ve karla mücadele ediyor. Ülkemin huzuru, geleceği için canlarını feda etmekten çekinmeyen Mehmetçiklerimi görünce göğsüm kabarıyor, gururlanıyorum. Anaları düşünüyorum, üzülüyorum… Hele bir de bir oğlu askerde, diğer oğlu terör örgütünde bulunan anayı düşünüyorum, ruhum ince bir sicimle boğuluyor… Bitlis’in Hizan ilçesinde, dağdan inip kardeşini askere uğurlayan teröristin ne hissettiğini, ağabeyine el sallarken o taze Mehmetçiğin ne hissettiğini düşünüyorum… Zihnim bilinmezliklerde bunalıyor.

Öğretmenlerinin çayına fare zehiri atan küçük öğrencileri düşünüyorum, dehşete düşüyorum.

Babasının kafasını koparıp sokağa atan, kocasını sevgilisine öldürten, bir lira için arkadaşlarına saldıran, din adamlığını hayvanca şehvetine alet edip saf bir genç kıza tecavüze yeltenen, işsizliğin bunalımıyla annesini öldürüp ablasının peşinden koşarken yakalanan insanlarla ilgili haberleri okuyunca tüylerim diken diken oluyor.

Gazze’ye hedef gözetmeksizin bombalar yağdıran birkaç günde yüzden fazla insanı öldüren İsrail’i, Irak’ta her gün kör bombalarla onlarca masum insanı öldürenleri, Somali’de, Kenya’da ve daha bir çok Afrika ülkesinde insanlıkla hayvanlığın sınırında gidip gelen, her toplu cinnette yüzlerce masum insanı katledenleri gördükçe insanlığımdan utanıyorum.

Bütün bunların yanında İstanbul’un gürültüsü, kalabalığı bile masum kalıyor.

Kendi felsefemi unutup, pembe yerine derecesiz beyaz gözlükle bakınca bunları görüyorum hayatta.

“Hani sen teslim olmuştun?” diyorum kendime, “niye ruhun hala isyanlarla dolu?”

Cevap bulamıyorum. Demekki henüz olmamışsın diyorum nefsime…

Tanrı’nın Ruhundan üflediği ruhumu çığlık attıranları affedemiyorum.

Ruhum çığlık çığlığa…

Çığlıkları duyan yok…

Duyan yok…

Yok…

 
Toplam blog
: 51
: 2739
Kayıt tarihi
: 15.07.06
 
 

1961 yılında Çorum’un Osmancık ilçesinde dünyaya geldim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde li..