Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '13

 
Kategori
Blog
 

Ruhumun ayak izleri...

Ruhumun ayak izleri...
 

Burada yazdıklarım, ruhumun ayak izleridir; başka bir şey değil...


İnsan nasıl ki yaşadığı her an yaşama kendinden izler bırakırsa, yazarken yaptığımız da aynıdır aslında. Hayata, yaşadığımız anları; yazılarımıza, ruhumuzun ayak izlerini bırakır, yazarak düşüncelerimizi miras bırakırız insanlığa...

Başkasını bilemem ama; benim düzenli, disiplinli, net bir hedef koyarak yazdığım ilk yer Milliyet Blog. Ve burada yazdıklarımla, yaptıklarımla ruhumun en duru, en doğru ayak izlerini bırakabiliyor, adaletli, etkin, anlamı olan bir düşünce biçim ve sistemini miras bırakabiliyorumdur inşallah; bu dünyadan giderken arkamda bırakacaklarıma...

Hani, okuma - yazma bilmeyen insanlar, imza yerine parmaklarını basarlar ya, imza atmaları gereken yerlere; ben de ruhumu basıyor, duygularımı konuşturuyor, onları akılcı ve mantıklı bir yaklaşımla bütünselleştirmeye çalışıyorum burada; tabi ki bunu, yapmayı becerebildiğim ölçüde.

Burada her söyleyeceğimi; bildiğim, yaşadığım, inandığım duygu, düşünce, bilgi ve deneyimlerin, içsel değerlerimin, vicdan ve adalet anlayışımın en insanca halleriyle ve en ciddi ruh halimle yapmaya, yazmaya çalışıyorum. 

Haaa!... Benim için ciddiyet, şekilci bir asık suratlılığın çok ötesinde bir yerlerde olduğu için, yazılarımı, yaşama gülümseyen bir yüzle baktığım penceremden gördüğüm haliyle yazmaya çalışıyorum.

Cemce dilini; alabildiğine geliştirmeye, dönüştürmeye, yenilemeye, birbirlerinden farklı ifade biçimleri  ve içerik  zenginlikleriyle özgünleştirmeye çalışıyorum kendimce. Bu konuda ne kadar başarılı olduğuma, ancak okurum karar verebilir; ben değil elbette.

 Dile getirdiğim düşünceler, her zaman en doğruyu anlatamayabilir, bunu başaramayabilir. Her söylediğim, herkese adil ve insaflı gelmeyebilir. Ancak şundan adım gibi eminim ki, içinde yaşamakta olduğum dönemin tarihine kendimce, Cemce notlar düşebilmekteyim; ama doğru, ama yanlış; Allah'ıma şükür.

Elbette yazdıklarım, düşüncelerim birçok insana klişeleşmiş ya da çok sıradan yaklaşımlarmış gibi gelebilir. Şüphesiz ki, her insan herkesi anlamak, sevmek, herkesten hoşlanmak, herkese hitap etmek zorunda da değil... Herkese yaranmaya çalışan, kimselere kendini beğendiremez çünkü. Bence en doğru olan, söylenenlere kulak verip, bildiğin yolda dosdoğru yürümektir; başka bir şey değil...

Bu yüzden; orta yolcu, maslahat güzarcı olmayı tümden reddediyorum. Ve biliyorum ki; bu ülkede, bu dünyada benim gibi düşünen ve hisseden öyle az buz falan değil haaa!; yüz milyonlarca insan var.

Onların ne kadarına sesimi duyurabildiğimi bilemem ama; bugüne kadar duyurabildiklerime de çok şükür. Ve biliyorum ki, Milliyet Blog sayesinde, her gün bir yenisini insanlığın düşünce denizine attığım taşlar, elbet bir gün gelip, hak ettikleri yeri bulacaklar.

O denize ilk taşı, ilk deniz yıldızını attığım yer olan Milliyet Blog; elbette hepimize olduğu kadar bana da yazı ve yazarlık hedeflerime ulaşmam konusunda yardımcı olacaktır. Tıpkı bugüne kadar da olduğu gibi...

Burada yazdığım onca yazı, hiçbir yere gidemese ve beni de gece gündüz düşündüğüm, hayal ettiğim yerlere götüremese bile; en azından, Milliyet Blog var oldukça, yazdıklarım da var olacaklar. Milliyet Blog'ta yazdıklarım, insanlığın dijital hafızasına çoktan kaydedilmeye başladı bile.

Adam olana bu kadarı da yeter.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..