Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '09

 
Kategori
Felsefe
 

Ruhumun mola istediği anlar

Ruhumun mola istediği anlar
 

Farkında olmadan hayatı yaşıyoruz obligasyonlarla. İş, ev, sorumluluklar, çocuğun ev ödevleri, katılınması gereken toplantılar, gidilmesi gereken ziyaretler ve benzeri bir sürü bizden beklenen eylemler. Hiçkimseyi ihmal etmemek, herşeye yetişebilmek için geriyoruz kendimizi pilates sınıfındaki ilk günümüzmüş gibi, ta ki ruhunun mola istediği sinyaller güçleninceye kadar.

Beden ve ruh, veriyor önden ufak sinyalleri, ya bir hastalık üretiyor ya da veriyor ufak bir şok, durup düşünmen ve fark etmen için birşeyleri. Hala dikkate almıyorsan daha ciddileşiyor durum. Kimisi hemen fark edip yapı veriyor hayatında ufak değişiklikler kimisi de devam ediyor hayat denen koşuşturmada kendini ihmal etmeye. Bedeni, eşi, aileyi, işi beslemek en başta kendi ruhumuzu beslemekten geçiyor aslında. Ruhunu besleyen, kendine değer veren insanların hayatlarına imrenilir, “ Bak Ayşe hobisi olan fotoğrafların sergisini açmış” der, ama Ayşe’yi konuşmak dışında Ayşe’nin yaptığını anlamak için çaba sarf etmez. Ta ki…

Hayatta hiçbirşey için geç değildir, artık kafam almıyor bahaneleri de geçerli değil. Ben okumayı sevmem diyenlerin hayatlarında gerçekten zevk alarak okuyacakları eserlere rastlamadıklarını ve kendileriyle hala tanışmadıklarını düşünüyorum. Hayatta hiçbirşey için geç değildir. Ne yeni bir hobi edinmek, ne de seni seviyorum demek için. Böyle gelmiş böyle gider lafları da kendini sevmeyenlerin ve hayattan bezmişlerin cümleleri. Hayatın karmaşası içinde bir saniye diyerek müsade isteyip, daha doyumlu yaşamlar sürebilmek için ruhunun istediğini anlamak ve bulmak için mola vermek gerekir. Bu molayı siz vermezseniz ruhunuz ve bedeniniz er geç verdirecektir benden söylemesi.

 
Toplam blog
: 8
: 1055
Kayıt tarihi
: 08.01.09
 
 

Uzun yıllar yurt dışında yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönmeden önce Ingiltere'de Rehberlik ve Psikolo..