Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Ruhun işletim sistemi

Ruhun işletim sistemi
 

alıntı


 
Hepimiz aynı otobüsteyiz…
 
“Sabah belediye otobüsündeyim; işe gidiş saati; otobüs tıklım tıklım dolu ve benim peşimden binen 
yolcunun kartı yok.
Şoföre soruyor:
- Para geçiyor mu?
- Geçmez; sadece akbil.
 
Adam tam inecekti ki…
“ Durun benim karttan okutalım” diyorum ve bir bilet daha basıyorum. Adamın bir basımlık akbil ödeyecek bozuk parası yoktu. “önemli değil, geç amca” dedim. Bir teşekkür etmeden, bir mimikle bile cevap vermeden, kalabalığı ite yara arkalara geçip kayboldu.
 
21. yüzyıl Dünya’mızda küresel ısınmanın önlenemeyişi ve doğal hayat canlılarının insan medeniyeti eliyle birer birer yok edilmesi küresel yaşam için en büyük tehditlerden. Ancak, insan uygarlığının en yok edici kültürel tehdidi, otobüste kendisi için akbil basan adama teşekkür etmeden herkesi ite kaka arkalara geçen “ruhun işletim sistemi” olmuştur.
 
(Düş Hekimi Yalçın Ergir’den alıntı bir anlatıdan düzenlemedir)  http://www.ergir.com
***
 
Belki de Yerküre bu türden ruhların varoluş sistemlerini sevgi ve saygı nezaketiyle şifreleyinceye kadar insanın sözde uygarlığını başından atma gayretiyle için için yanmakta yüzün yüzün ısınmaktadır… Kim bilir? Bilse bilse insan olan bilir…
 
Gene de, bir başka pencereden bakınca, bozuk parası olmadığı hâlde kartını okutup adamı otobüse alan da sorumludur şikâyet ettiği durumdan. Çünkü adamın öylece kabul görmesi aynı kabalığını sürdürme özgürlüğüne teşviktir. Adam büyük olasılıkla davranışındaki kabalığı hissetmeyecektir bile.
 
Kartını okutmadan önce, “paran bozuk mu amca?” dedikten sonra, Bozdur da gel” deseydi eğer, adam bir daha otobüse ya kartsız ya da bozuk parasız binmezdi. Hadi öyle olmadı, hiç olmazsa sade bir “önemli değil” yerine, “önemli değil, bir teşekkürün yeter bana” denmeliydi. Olayın burası o kadar da önemli değil aslında; bireysel bir etkileşim sonuçta; ayrıca bedava iyilik de sevaptan sayılır. Zaten ben burada düşüne düşüne yazıyorum; hangimiz öyle bir durumda “ruhun işletim sistemini” düzeltici böyle erdemli sözleri nezaket ve saygıyla dillendirebilecek kadar insanız ki? Hele de insan uygarlığının gözdesi büyük şehir çarklarına sıkışmış ruhumuzdan bunu beklemek pek de insaflı olmaz.
 
Ancak ikinci hareket olan “ite kaka” arkaya ilerlemesine nazikçe tepki vermeyenlerin sorumluluğu daha büyüktür, çünkü toplumsaldır. Adam birkaç kişi tarafından nazikçe uyarılmış olsaydı aynı kabalığını bir başka otobüste sürdürmekten kendini men edebilirdi. “Acele etme amca yer açmaya çalışıyorum” diyerek veya “inecek misin amca?” diye sorarak “ruhun işletim sistemini” insanlaştıran bir uyarı sinyali gönderilebilirdi. Bu sırada çoğumuzun yaptığı gibi sinirli bir “yavaş ol amca, kör müsün!” demek veya “ohaa!” gibi aşağılayıcı bir imayla ünlemek “ruhun işletim sistemini” daha da hayvani sürümlerine döndürebilir. Sert tepki, tepkisizlikten daha sakıncalı ruhsal arızalara yol açabilir. Zaten sert tepkinin kendisi ruhsal arızanın açılan kapısıdır.
 
Şu bir gerçektir ki hepimiz birer hayvan olarak doğarız.  İnsanın nazik ruh etkileşimi insan hayvanlığını sevgi ve saygıya bağlı evrime iteleyen en etkili yoldur. Her şeye rağmen Sayın Düş Hekimi’nin özdeki şu tespiti sağlamdır: “Şimdi ve önümüzdeki zamanlarda insan uygarlığına en büyük tehdit otobüste herkesi ite kaka arkalara geçen ruhun işletim sistemindeki arızadan çıkacaktır.”
 
Nedense insanların değişmesini isteriz de kendimizi değiştirmek için çok da uğraşmayız. Bir insan dünyayı değiştiremez; fakat dünya insan olmayı hak ettiren bir sevgi ve saygı terbiyesiyle kendini değiştirmeyi iş edinmiş insanların gücüyle değişir. Tehdit kadar çare olacak da insanın kendisidir…
 
(Muharrem Soyek)
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..