Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '16

 
Kategori
İnançlar
 

Ruhun özgürlüğü

Ruhun özgürlüğü
 

Özgürleşen ruh


Bu ölümlü, maddi dünyaya “ruh” denen o bilinçli enerjinin maddesel bir beden almasıyla başlıyor insan.

Ünlü kadim Hint destanı Mahabharata’nın bir kısmı olan Bhagavad Gita (Tanrı’nın Ezgisi)’da şöyle bir söz var...

Bireysel BEN, maddi beden arabasındaki sürücüdür”.  Ruh, beden denilen ceset vasıtasıyla fiziksel alemde tekamül ediyor.

Ancak henüz bilimin kabul etmediği ama çoğu insanın Semavi Dinler ve diğer inanç sistemleri vesilesiyle inandığı o ruh denen ilahi öz, ilahi okyanustaki bir damla.

Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi farklı kaplar içinde yaşayan damlalar, özlerini unutmaktan dolayı “BEN, SADECE BEN” diyerek maddesel ve geçici hayata tutundukça, kendilerini unutuyorlar. “Varlık birliği”ni, yani her şeyi aynı Bütün’ün farklı tecellileri olduklarını unutuyorlar.

Şanslıyız ki, bütünden kopuşun çaresini de Birlikten çokluğa ve çokluktan farklara bir yolculuk olan Yaradılış’ta bulmak mümkün. Yapmamız gereken şey, süreci tersten izlemek.

Farklar aleminde önce kendi acizane halimizi ve ilahi kaynağımızdan gelen nacizane özümüzün farkına vararak, önce BEN’den BİZE ve sonra da SİZ’e geçerek insan farklılıkları bir edebiliyor. Tevhid (birlik) hali, farklılıkların kabulü ve zıtlıkların BİR edilme halinden geçen bir psiko-ruhsal süreç bana göre.

Yaradılış ile İlahi Nur kademe kademe soğutularak maddesel plana dek indirildiği için, birliğe dönme süreci da kademeler halinde.

Tasavvuf açısından bakarsak mertebeler halinde gelişim Tasavvuf’un en büyük nurlarından biri olan Muhyiddin İbn’i Arabi tarafından oluşturulan “nefsi mertebeleri” kavramı ile incelenir genellikle. Nefsin mertebeleri 7 tanedir. Ancak ben “nefs” değil bilhassa “bilinç” kelimesini kullanacağım. Zira, bana göre ruhun tekamülü bir enerji olduğu için bugün Süper Sicim Kuramı ile de işaret edilircesine bir titreşim meselesidir.

Titreşimin artması tekamül etmektir ve bu da insanın bilinç atlamaları yapmasıyla olur. Ancak bu bilinç atlamaları sadece entelektüel bilgiden değil, yaşayarak deneyimlemekten, yani olmak veyahut   hal etmekten gelmedikçe sadece bilgi olarak kalır ve tekamül yarıda kalır.

7 tane bilinç seviyesinden bahsettik...

1- Nefsi emmare– dünya illüzyonu içinde uykuda yaşayan bilinçtir. Farkındalıksız, rüzgarın önünde sürüklenen yaprak misali yanana hayatı temsil eder.

2- Nefsi levvame– uyanma seçimi yapan bilinçtir. Tasavvuf’ta buna “tövbe” denir.

3- Nefsi Mülhime– uyanma seçimi ile arayışta olan ve hayat kitabını çevresindeki her insan, her olay, her koşul, her ortamdan kendine akan bilgi (mathesis), cemali ve celali hayat tecrübeleri (pathesis) ve ilhamlarla (gnosis) okumaya başlayan ancak henüz kendi sentezini tamamlamamış olan bilinç

4- Nefsi Mutmaine– acı ve ızdıraptan, bunları nasıl yöneteceğini bilerek kurtulan bilinç. Mutluluk vardır, ancak hala koşullara bağlıdır. Bu makama varanlar arifler ve bilgelerdir.

5- Nefsi Raziye– Koşulsuz mutluluğun olduğu, tevhid makamına ulaşan bilinç. Sövene dilsiz vurana elsiz olabilen, iyi ve güzeli bir gören, lütfu ve kahrı aynı gören, cemali ve celali birlemiş bilinçtir. Dualitenin hakim olduğu yaşam tiyatrosunda sarkacın etkisinden zihnen ve kalben kurtulmuş, tanık zihniyetinde teklik içinde yaşayan bilinçtir. Fenafillah makamıdır ve makamdakilere “veli” denir.

6- Nefsi Mardiyye– insanlığa ışık saçmak için seçilen bilinçtir. Bekabillah veya Avatarlık makamıdır. Velilerin sayısı çok olabilir ancak aralarından çok ama çok azına insanlığı irşad görevi verilir. Bu kişiler “nebi”lerdir. Nebiler Hakk’tan alıp halka verenlerdir. Halk içindeyken Hakk ile olanlardır. Bir ayakları yerde diğeri göktedir. Hem halvette, hem de celvettedirler.

7- Nefsi Kamile (veya Safiye)– kemale erenin nefsidir. Nefsinden ölü, hiç olmak makamıdır. Ve Resullullah makamıdır.

Bu derecelendirme tabii ki mutlak, bir ve bütün olanın sonsuz düzenini anlamaya çalışan sonlu ve beşeri insan aklının bir haritalama yöntemidir. Hatta bir başka Tasavvuf yolunda bu mertebeler 12’dir.

Dediğim gibi tüm bu haritalama çabalarının amacı “kıyaslama, sınıflandırma, genelleme, özdeşleşme ve koruma ile çalışan insan egosu”na anladığı dilde lineer, deterministik, indirgemeci, mekanik bir şekilde konuşmaktır. Zaten, bir adımdan sonra her şey kuantum mekaniği ile anlatıldığı gibi olasılıkları ve belirsizliği yönetmekten geçer.

7 mertebenin ilk 3’ü hayvanlık makamları iken son 4’ü insanlık makamları.  Yani, bir insan insan olarak doğduğu için insan olamaz. İnsan bedeninde doğmak bizi insan yapmak. İnsan olmak bir mertebedir, bir hak ediş.

Bu 7 basamak, şeriat, tarikat, marifet ve hakikat veya ilm’el yakin, ayn’el yakin, Hakk’el yakin olarak da kuş bakışıyla özetlenebilir.

Bu süreç 4 ana yolculuktan ibarettir. Allah’a yolculuk, Allah ile yolculuk, Allah’ta yolculuk ve Allah’tan yolculuk.

Hiç bir yolu putlaştırmamak lazım elbet zira bir gün gelir, kişisel gelişim, tekamül de insanın özgür aklını köle edebilir. Her yol aslında sonsuzu arayan sonlunun, beşeri ve kısıtlı imkanları ve idrakiyle O’na ulaşma çabasıdır.

O yüzden, her yol insanın aklını özgür kılarak ruhunu tekamül ettirdiği kadar faydalıdır. Tasavvuf’taki 7 mertebe ise güzel bir yoldur.

Sevgiler,

Kenan

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

İLİŞKİLİ DİĞER YAZILARIM

Varlık Birliği “Vahded-, Vücud” http://blog.milliyet.com.tr/varlik-birligi--vahded-i-vucud-/Blog/?BlogNo=520717

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..