Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '08

 
Kategori
Öykü
 

Ruhunu özgür bıraktı

Uzun boylu, kara yağız bir Anadolu çocuğu.

Yakışıklı, Eric Bana’nın Konya versiyonu gibi bir şey.

Edebiyat öğretmenliği’nde okuyor.

Severek gelmiş. İsteyerek, gönüllü erkan-ı harblerden.

Görünümü alaylı, ama gönlünün bir yarısı Necip Fazıl’ın diğeri ise Atilla İlhan’ın sırça köşklerinde oturuyor. Ruhunu ise Rahman’a teslim etmiş. Gayıra geçit yok.

Biraz mahçup, biraz kırılgan, ama adam gibi adam.

Niyeti belli. Yüreği elinde geziyor çünkü.

Ruhundaki amatör kırpıntılarla çıkmış yola. Kitap haline getirmiş içindeki fırtınayı.

Ama yanlış yerde yanlış zamanda yanlış kişilerden irşat arıyor. Eee bizim gibi ham ervah da çullanıyor bu Anadolu gencine. Oysa kızgınlığım ona değil. Dolaştığı kapılara. İki kelimeyi yan yana getirmeyi beceremediği halde edebiyat hocası geçinen abullabutlara.

Kızıyorum onu bu kapılara yönlendirenlere. Belki de bunun sitemi sözlerim. Bir ruhun esir alınmasına isyanın solgun yansıması gibi bir şey.

Neden büyük şehirlerde , asitane-i devletin bab-ı alilerinde değil de cüceler ülkesinde dolaştırılımasına bu dev meziyetlerin. Ama bunda da bir hayır vardı elbette. Bunlar da bir vesile değil mi Özgür’le tanışmamız için.

Özgür mezun olup gidiyor tanıştığımız gün hediye ettiği o güzel şiir kitabını yadigar bırakarak.

Ekmek peşine düşüyor elbette. Midesinin götürdüğü yere gidiyor. Burjuva çocuğu değil ki, estetik zevklerin peşinden sürüklensin de yüreği nereye götürürse oraya gitsin.

Muhterem validesi piyanonun başında onun şiirlerini besteleyecek, peder-i şahanesi malikânelerinin alt katındaki millî kütüphane kılıklı çalışma odasının tam da orta yerindeki masasında neşir haline gelmeden onun eserlerinin müsveddeleri üzerinde iştigal edecek, Fransız mürebbiyeler şiirlerindeki lirik esintileri yudum yudum içecek ki yüreğinin mihmandarı özgür kalsın.

Aksi halde adının özgürlüğü ile yetinecek. Ne yapsın.

Böyle olunca da ya köyünde imamlık yapmak kalıyor Özgür’e ya da köyün ahırdan bozma mektebinde sümüklü veledlere okuma yazma öğretmek.

İşte toplumun O’na biçtiği elbise. Ya yırtıp kurtulacak. Ya da kabir kapısına kadar sırtından çıkaramayacak. Toplumun koyduğu yerde kalacak.

Özgür ikinci yolu seçmiş, ona biçilen kumaşın kendisine dar geldiğini görmüş, yırtmış, atmış. Çevrenin içinde çöreklendirdiği tıkızlıktan kurtulmuş.

Kendi yeteneğini kendisi keşfedip neşv ü nema bulan bu kardeşim istidadını geliştirmek isteyenler için de bir deniz feneri olmuş.

Allah yolunu açık etsin. Kardeşim.

 
Toplam blog
: 79
: 717
Kayıt tarihi
: 30.12.07
 
 

1963 K. maraş doğumluyum. Bir kamu üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışıyorum. Muayyen zama..