Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

Ruslar Çok Güzel de Avrasyacılık Ne?

Son zamanlarda bir tuzak olup olmadığından emin olmadığım Avrasyacılık tartışması sürüp gidiyor. Avrasyacılık kısaca; Avrasyacılık, ilk Rus mülteci dalgasının (1917 Rus Sosyalist devriminden sonraki göçmenler) ideolojik ve toplumsal politik hareketidir. Bu hareket, Rus kültürünün Avrupalı bir kültür olmadığını kabul eder. Rus kültürünün, dünya kültürleri arasında Batı ve Doğu kültürleri özelliklerinin eşsiz bir karışımı olduğunu, bu yüzden aynı zamanda, hem Batıya  hem de Doğuya ait olmakla beraber, gerçekte, ne Batı, ne de Doğu kültürü olduğunu iddia eder.

Batı karşısında Rusların yanında görmek istediği bir ülke var. O da Türkiye. Aslında Türkiye’nin batıya benim gibi sade vatandaşlar tarafından nedeni tam olarak anlaşılamayan bir mahkûmiyet söz konusu. Batı ile ilişkilerimiz sanki zorunlu bir ilişki. Biz Avrupa karşısında istenmeyen kız misali, “al bizi de içine al, evine kabul et, hadi ama” pozisyonundayken, Avrupa ise sürekli naz yapıyor. “Ayrılalım” diyor bizim kız, damat ise “olmaz seni kimseye yar etmem” diyor damat. “Ben de size geleyim, sen hep bize geliyorsun, konu komşu ne der” diyecek oluyor bizimki. Damat diyor“hele şunları da şöyle yap, dekolte giyin. Şöyle konuş, şöyle yap.” Avrupa’yla ilişkimiz hep böyle. 1947 yılından beri memnun edemedik gitti damat beyi. Otellerimize, gemilerimize, caddelerimize, dükkânlarımıza kısacası her şeyimizi onlara benzemek için yaptık ama olmadı, olmuyor.

Aslında Batı’nın aksine Cumhuriyet döneminde ilişkilerimiz 1947 yılı hariç Türkiye’deki tüm ağır sanayi onlar tarafından kurulduğu düşünüldüğünde Ruslarla ilişkilerimiz çok daha seviyeli olmuş. Diğer yandan Ruslarla ilgili kuşkular olması normal. Çünkü aslında bir bakıma onlar da Batı’nın kontrolünde ve yıllarca Osmanlıyı eriten bir ülke ve Osmanlıların ve Türklerin baş düşmanı olmuşlar. En son 1.Dünya Savaşı öncesinde ülkemiz gayrimüslim vatandaşlarımız olan Ermenileri Türkler aleyhine kışkırtıp, Milyonlarca Türk ve Ermenilerin ölümünden dolaylı olarak Evanjelist Protestan Amerikalılarla birlikte onlar yani Ruslar da sorumludurlar.

Türkler tarih boyu son derece ilginç bir karakter özelliği göstermişlerdir. Aralarındaki birliği temin etmek yerine birbirleri ile yaptıkları savaşlar dış düşmanları ile yaptıkları savaşları katlıyor. Bu özelliklerine bakınca dünyada Türk’e düşman gerekmiyor. Kendi varken.

Türk devletlerinin çoğunun özelliği yönetim kendilerinde kalmak suretiyle kimsenin ne yaptığına, neye inandığına çok da fazla önem vermemişler, asker ve devlet başkanı olmuşlar ama kararları genellikle başkaları vermiş. Romantik ve liderlik arzuları olan kendilerine aşırı güvenleri olduğunu söylemek abartı olmasa gerek.

Ruslar ise çok ilginç bir millet; dünya medeniyeti için yaptıkları ve uluslar arası arenada bir tane daha ürün bulunmaması çok ilginç. Dahası bu ülke Sanayi Devrimi aşamasını asla yaşamadı. 1917 kadar Çar tarafından yönetilen, Sanayileşme anlamında Batı Avrupa’dan çok geride Osmanlılardan biraz ilerde olan bir devletti. Amerika’ya akın akın Avrupa’dan hatta Rusya’dan bilim adamı giderken Rusya’ya dünya çapında bilim adamı gidişi gibi bir durum söz konusu değildir. 1945 yılına kadar önemli uğraşlar verilmesine rağmen son anda yetiştirilen Atom Bombası’nın tüm imalat aşamaları en azından dünya çapında çalışan bilim adamlarıyla ilgili projeler bir bir ortaya dökülürken Amerika’dan hemen sonra Rusların bombaya sahip olması, daha sonra hidrojen, nötron bombaları yapmaları ilginç geliyor. Çünkü dünyaya bu milletin silahlar ve güzel Slav kadınlarından başka sunduğu herhangi bir ürün yok. Ruslar dünya pazarına petrol ve gaz satışından başka ne satar bilen var mı?  Sattıkları gazın ve petrolün de büyük bir kısmı baskı altında tuttuklar ülkelerin topraklarında çıkan ürünler.

Rusların dünya pazarında diğer ürünler haricinde yarışması mümkün değil. En basitinden hayatınızda gazdan başka Rus malı bir iğne kullandınız mı? Sahiden ne üretir Ruslar?   Büyük ihtimalle onlar da Uzak-Doğu ve Batının ürün satışı için “açık pazarı” iken ve yerli üretim anlamında hiçbir ürünlerini dünya piyasasına sunamamışlarken nasıl oluyor da Amerika ile yarışmaktan, rekabet etmekten söz edebilirler. Batı’nın sırasıyla geçtiği Rönesans ve Sömürgecilik, Sanayi devrimi aşamalarının hiçbirini geçmeden silah ve uzay konusunda bu kadar ilerlemiş olmaları ilginç. Bu sanki birilerinin ellerine bilgiler seri şekilde verilmiş gibi görünüyor. Daha da ilginci bu ülke Amerika’dan da önce “Aya” ayak basıyor…

Rusya Amerika’dan çok daha ileri bir eğitime sahip olmalı. Bu durumda binlerce genci milyarlarca dolar harcayarak ABD’ye göndermeye gerek yok. Rusya hem yakın, hem de biz millet olarak Rusları (bir kısmımız) çok severiz

Belki de Dugin gerçekten de samimidir. Ancak bir milletin kurtuluşunu başka bir millette görmesi aczdir. Büyük lokmayı küçükler uzanmaması da doğanın bir kanunu. 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..