Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Rusya'da Türkiye yılı... 2008

Rusya'da Türkiye yılı... 2008
 

'2007’ Türkiye’de Rusya yılı imiş. Kaçımız haberdardık?... Pek değil…Önümüzdeki yıl ise tam tersi olacakmış: Rusya’da Türkiye yılı: 2008

Ruslar tenezzül buyurmadılarsa, kendilerini bize tanıtmaya; biz de mi arkamızı dönelim?
Gerçi, evet, ülkemizde bire bir Rusya’yla ilişkisi olmayanlarımız pek itibar etmezler, nedense bu ülkeye! İlişkiye geçenler de genellikle ’business’ alanının dışına pek çıkmazlar. Bir de kenar süsü(!) olarak ‘rus kadını’ mevzusu…Oysa oymalı-kakmalı bir tarih ve coğrafya var, Rusya ile aramızda…

İpin ucunu tutup çekmeye başladığınızda sonu gelmez bir yumak olduğunu anlarsınız.

Pek çok kelimenin bizim dilimizden onlara, ya da onlardan bize geçtiğini anlamak mesela, …. şaşırtıcıdır. Şapka, Çay, Vişne, Palto gibi.. ‘baklajan’ın, patlıcan; ‘kapusta’nın, lahana demek olduğunu öğrendiğinizde, şaşar kalırsınız. Tarihi kişilerinden ise ilk aklımıza gelenler, ‘Deli’ Petro ve Çariçe Katerina’dan başkası olmaz. Çar Petro’nun neredeyse bizim Atatürk’ümüzün muadili olduğunu; Baltacı ile anılan Katerina’nın, 1.si olup; 2.nin Rus tarihinin en büyük hükümdarlarından biri olduğunu bilmeyiz bile….

Aslında tarihte hep çatışmışız, bu sınırdaşımızla… Mesafeli yaklaşım bundandır belki…
Bir siyasetin belirgin etkisiyle de, geçen yüzyıl boyunca bu komşudan uzak tutulmuşuz. Bunu artık bugünkü bilincimizle çok daha iyi anlıyoruz. Bizim gençliğimiz ‘’Komünistler Moskova’ya…!’’ slogani ile geçti. Moskova, Leningrad soğuk, kurşuni renkli, berbat(!) yerlerdi; makbul kişiler olmayan komünistler(!) buralara gitsindi! Bu arada çocukluğumuzda izlediğimiz ‘Dr. Jivago’ gibi, Amerikan süperyapımı filmler, hem bu soğukluk duygusunu pekiştiriyor, hem de Rusya’nın içerdiği romantizmi gözardı edemiyordu.

Rusya’nın, bütün batı kültürünü, dolayısıyla bizi de çok derinden etkilemiş bir kültürü de var. Edebiyatı kesinlikle felsefe düzeyinde bu gün dahi etkisini sürdürmekte…Çaykovski’ si, Mussorski’ si klasik müzikte en belirgin izlerden; Kandinsky’si, Ayvazovski’si resimde…
’90 ların başında Rusya ile irtibat arttığında hepimiz hatırlarız, oradan her giden bir resimle dönerdi. Sonra sonra bu engellendi. Artık yüksek sanat ürünü bir şeyler getirmek pek mümkün değil. O zamanlar Rus elçiliğinde açılan resim sergilerini de hatırlıyorum. İlk gerçek Ayvazovski ‘yi orada görmüştüm. Bu faaliyetlerin artık olmadığını düşünüyorum. Özellikle ilgi alanı plastik sanatlar olanlara çok hitap edecek zengin bir ortam oluşabilirdi.

Karşılıklı bakanlıklar düzeyinde ‘’yıl’’lar ilan ediliyormuş. Doğrusu ben, böyle özel sınırlı vakitlerin bir şeylere atfedilmesinden pek hoşlanmıyorum. ‘Anneler günü’, ‘Sevgililer günü’, ‘Çevreciler Günü’… , ‘Yılı’….vs. ( mesela şimdi, ‘’2007’’ geçti diye, , Türkiye’de Rusya’yı anlatma faslını kapatacak değiliz ya...!)

Ama yine de bazı olguları, takvime bağlamanın dürtü yaratma bakımından faydası olabilir. Bu platformda diğer arkadaşlarımın yazdıklarının hepsine katılıyorum. Ayrıca Ruslarda Türkiye’ye ilgi uyandırma ve tanıtmanın çok da kolay olacağını düşünüyorum. ‘’Yaşam motto’’ larımızın çok benzerlikler gösterdiğine defalarca şahit olmuşumdur: Parkta yanımıza gelip elindeki bir kuru balıkla, bir şişe birayı sohbet karşılığı paylaşmayı teklif edenini de gördük; plajlarımızda bizim her zaman yaptığımız şezlong kapma kavgalarına dahil olduklarını da….Havaalanında bir türlü sıraya girememek de bi bize, bi de onlara has... Her iki ülkede de ‘’kendini zalimce eleştirmek’’de var, ‘’göklere çıkarmak’’ da…Ülkesinden kaçıp gitmeyi isteyen de, memleket hasretiyle burnunun direği sızlayan da…İnsanlık hali işte…

Daha çok biraraya gelmek ve tanışıklıkları arttırmak her iki tarafın da hoşuna gidecektir. Kazançlar ise saymakla bitmez. Tarafların sahip olduğu önyargılardan da kurtulunması gerektiğine inanıyorum; maalesef bu yargılar genelde pek hoş değil çünkü…

O noktada ‘’farklılıkları, ayrı durmak için gerekçe yapmamalı’’; ‘’yaşamımızı zenginleştirme vesileleleri olarak görmeli’’…diye düşünüyorum. Ülke ve millet olarak birbirimizden alacağımız çok şey olduğuna inanıyorum. Bu inançla zaten Rusya’yı anlatmaya çalışan yazılar yazıyorum. Şahıs olarak elimden gelen bu olduğu için…Ayrıca tanıdığım Rus arkadaşlara da bu duyuruyu iletmeye çalışıyorum; Moskova’da, Piter’de, Kaliningrad’da
2008 Türk Yılı’ndan haberdar olsunlar. Uygulanacak aktiviteleri takip edebilsinler.

Resmi görevlilerin yapacağı organizasyonların tanıtımını yaygınlaştırmak ve farkındalığı arttırmak, ilk etapta elimizden gelendir. Sonrasında, arkadaşlarımızın önerdiği çalışmalarda da elbette yapabileceklerimizi yaparız. Bakanlığın ve gönüllü kuruluşlarımızın arkasındayız, karınca kararınca....

Hamiş: Rusya konusuna ilgi duyanlar, bu yazımın da yer aldığı www.moskova.ru 'ya bir göz atabilirler.

 
Toplam blog
: 93
: 1712
Kayıt tarihi
: 12.12.06
 
 

Ununu elemiş, eleğini henüz asmamış bir ''Mimar''ım. Hep özel sektörde çalıştım. Yoğun çalışma yılla..