Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '19

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Rüya, Sanat ve Beste İlişkisi

Gazanfer ERYÜKSEL

 
 I
“Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğunu düşleyen bir kelebek miyim; bilmiyorum.” Chuang Tzu (MÖ 4. yüzyılda Çin'in Savaşan Beylikler Döneminde yaşamış bir filozoftur. M.Ö. 370-287)
 
 II
Borges, evrensel edebiyat tarihinden rüyaları derlediği Rüyalar Kitabı’na yazdığı önsözde, Coleridge’den alıntı yapar ve onun, “Hisler görüntülere ilham olurken uyanıklık haline ait görüntüler de hislere ilham olur,” diye yazdığını söyler. Sanat, rüyalar vasıtasıyla yayılır: gece, günün işlerine sirayet eder. 
 
“Chuang Tzu, rüyasında etrafta kanat çırparak dolanan bir kelebek olduğunu görür. Hâlinden memnundur. Aniden uyanır ve aslında Chuang Tzu olduğunun farkına varır. 
Ancak, o, rüyasında kelebek olduğunu gören Chuang Tzu mudur, yoksa Chuang Tzu olduğunu gören bir kelebek midir?” 
 
Francine Prose, New York Review of Books'da yayımlanan ve konuya değindiği bir makalesinde, “Edebiyat, kendi gördüklerimize nazaran çok daha net bir biçimde hatırladığımız rüyalarla doludur,” diye yazar.
 
 III
Gündelik hayatın akışında zihnin yetişemediği zaman boyutları rüyalarla kendilerini ifade ederler. Sanat, rüyalar aracılığıyla yayılır; gece, günün işlerine sirayet eder. 
Rüya öyle bir iklimdir ki gündelik hayatın kuşatma ve dayatmalarına karşın, zihnin gönül bahçelerinde sere serpe gezinmesidir. Yapılmak istenip de yapılamayan, görülmek istenip de görülemeyen şeylerle yüzleşmenin, hâlvet olmanın iklimidir. 
 
Eser ile okuyan/izleyen/dinleyen arasındaki ilişkide söz konusu metnin oluşum süreci, başlı başına bir merak konusudur. Bu arka planın görülebilir olmasını sağlayan ise sanatçının anıları, mektupları ve hakkında yapılan ayrıntılı biyografi çalışmalarıdır. 
 
 IV
Buradan Türk Musikisi bestecilerinin rüyalarına geçebiliriz.
 
Fehmi Tokay (1889-1959) 
İstanbul 'un Üsküdar semtinde dünyaya gelen Fehmi Tokay'ın babası Sayıştay murakıbı Hüsnü Bey ve annesi Harmanlık Mektebi müdiresi Şadiye hanım'dır. Üsküdar 'daki Ravza-i Terraki İlokulu'nu ve daha sonra ortaokulu ve liseyi Toptaşı Askeri Rüşdiyyesi 'nde okur. 1907 yılında bugünkü adı ile İstanbul Teknik Üniversite olan Mühendishane-i Berri Hümayun'a gider. Savaş yılları olması nedeniyle ancak 1920 yılında mezun olabilir. Kocaeli, Ankara, Bolu ve Çankırı gibi illerde Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı olarak mühendis ve başmühendis olarak çalışan Tokay, 1938 yılında köprüler dairesi müdür yardımcılığına tayin edilir. Bayındırlık Bakanlığı müşavirliği görevinde iken emekliye ayrılır. 23 Haziran 1959 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucunda İstanbul'da hayata gözlerini yumar.
 
Fehmi Tokay'ın musiki hayatı çocuk yaşta başlar. İyi kanun çalan babasını çevresinde Kemani Aleksan, Salih Efendi Ali Rıfat Çağatay ve Nevres bey gibi o devrin değerli üstatları vardır. Babası Hüsnü Bey bunlarla bir araya gelir meşk ederek ve fasıllar geçilmektedir. İşte bu çevre küçük Fehmi'nin musiki zevkinin aşısı olmuştur. Başta babası olmak üzere Hadi Bey ve Rauf Yekta ile beraber meşk yapmaya başlar. Yenişehirli Ferit Efendi'den edebiyat dersleri alır. 
 
Çok güzel sesi olan ve güzel şarkı icra eden Tokay, nota bilmediği için besteleri Dr. Nevzat Atlığ ve Dr. Alaeddin Yavaşça tarafından notaya alınmıştır. 
 
Bestekârlığa çoğu bestekârların kompozisyonları bıraktığı ellili yaşlarda başlayan Fehmi Tokay ilk bestesini 52 yaşında, yapar. Ama nasıl?
 
Bir gece rüyasında gördüğü besteci Zeki Arif Ataergin’in ona “Sen artık beste çalışmalarına başlayabilirsin” demesi üzerine güftesi Adnan Üryani’ye ait Tahir Buselik makamında ve Devrihindi usulünde ilk şarkısını besteler. (1941) “Gülle hem bezm-i visâliz gerçi hâr olsak da biz”
 
 V
Bir bahar akşamı rastladım size
Güftesi Fuat Edip Baksı’ya bestesi Selahattin Pınar’a ait bu Hicaz şarkı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifadesiyle “değişende değişmeyeni” yakalamış bir eserden biridir. 
 
TRT repertuarında güftesi Fuat Edip Baksı’ya (1912-1974) ait olan 27 eser mevcuttur. 
 
19-20 yaşlarında iken rüyasında çok güzel bir kız gören Fuat Edip o kıza âşık olur. Yıllarca o kızı bulma hayaliyle yanıp tutuşur ancak onu bir türlü bulamaz. Yaşı ilerleyince ailesinin yaptığı baskılara dayanamayarak evlenmek zorunda kalır. 
 
Bir bahar akşamı yolu Acıbadem’deki Çamlıca Kız Lisesine düşer. Okulun zili çalmış ve öğrenciler dağılmaktadırlar. İşte tam bu anda Fuat Edip’in gözü bir kıza ilişir. Bu kız yıllar önce rüyasında gördüğü, gönlünü kaptırdığı kızdır. Şair kendinden geçmiş bir hâlde genç kıza bakarken kız da mahcubiyetinde başını öne eğmiştir. Ama artık her şey için çok geçtir. Yoluna devam ederken mısralar birbirini izler.
 
Bir bahar akşamı rastladım size
Sevinçli bir telâş içindeydiniz
Derinden bakınca gözlerinize
Neden başınızı öne eğdiniz?
İçimden uyanan eski bir arzu
Dedi ki yıllardır aradığın işte bu
Şimdi soruyorum büküp boynumu
Daha önceleri neredeydiniz?
 
Bu şiir, besteci Selahattin Pınar’a ulaşınca da dillerden düşmeyen Hicaz makamından şarkı aradığını geç bulan gönlü yanıkların tercümanı olarak söylenir durur baki kalan gök kubbede. 
 
 VI
Erişti Nevbahar eyyamı açıldı gül-i gülşen
Arif Sami Toker (1926-1997) 
Arif Sami Toker, 14 Nisan 1926 tarihinde Gelibolu`da doğmuştur. Daha sonra aile İstanbul’la taşındığı için çocukluğu ve gençliği İstanbul`da geçmiştir.
 
Sanatçının çok genç yaşta, bestekâr Sadettin Kaynak ve Hafız Kemal Batanay’dan mûsikî dersleri alır. Üsküdar Musiki Cemiyeti‘nde Emin Ongan`ın derslerini takip ederek musiki bilgisini geliştirir. Ortaokulu bitirdikten sonra16 yaşındayken, 1942 yılında yapılan İstanbul Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyeti imtihanını kazanarak göreve başlar. Bu görev sayesinde Dr. Suphi Ezgi ve Sadettin Arel gibi musiki bilginleriyle tanışma fırsatını bulur ve bunların talebesi olur. Böylece nazari bilgisini en üst seviyeye çıkarır.
 
1945 yılında İstanbul Tepebaşı Gazinosu’nda ilk defa sahneye çıkarak sahne hayatına başlar. 
 
1950 yılında İstanbul Radyosu‘nda amatör sanatçı olarak göreve başlar. Daha sonra İstanbul Radyosu Türk Musikisi Şubesine kadrolu olarak göreve devam eder.
 
1952’de Anadolu turnelerine çıkar ve 30 turne yaparak rekor kırar. 
 
1954 yılında İzmir Radyosu Müzik Yayınları Şefliği görevine atanır ve bu görevi 4 yıl boyunca sürdürür. Bu dönemde İzmir Türk Musiki Derneği’nin başkanlığını da yapar.
Arif Sami Toker, 27 Nisan 1997tarihinde İstanbul’da yoksulluk içinde Balıklı Rum Hastanesi’nde kalp yetmezliğinden hayatını kaybeder.
 
Eskimeyen sesi ve icra tarzı yanında yaptığı şarkılarla Cumhuriyet döneminin verimli bestecilerinden biridir. 
 
Günlerden bir gün Arif Sami Toker, çalışmalarının tam orta yerinde tatlı bir uykuya dalar.  Rüyasında elinde “Erişti Nevbahar eyyamı açıldı gül-i gülşen” adlı şarkının notası ile kendini padişah III. Ahmet’in huzurunda bulur. 
III. Ahmet şair Nedim’e “Oku bakalım şu bahar gazelini…” der. Daha sonra da Arif’e dönerek “Sen de şu bestelediğin gazeli oku da dinleyelim…” der. Arif Sami de udunu alarak eseri icra eder. III. Ahmet her ikisine de iltifatlar yağdırır. 
 
Uyandığında hâlâ rüyanın etkisindedir. Güfteyi beyninde canlandırarak şarkıyı notaya almaya başlar. 
Erişti nev-bahar eyyâmı, açıldı gül-i gülşen
Çerâğan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen
Çemenler döndü rûy-i yâre reng-i lâle vü gülden
Çerâğan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen.
 
Açıldı dilberin ruhsârı gibi lâleler güller
Yakıştı zülf-i hûban-veş zemîne saçlı sünbüller
Nevâsâz olmada bin şevk ile âşüfte bülbüller
Çerâğan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen.
 
Beste: Arif Sami Toker
Güfte: Nedim (1681-1730)
Makam: Nihavent, Usul: Semai.
 
Meraklısı için ek 1: Bu güzelim şarkıyı bestecisinin yorumuyla aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz. 
 
Meraklısı için ek 2: Şarkının sözlerini şöyle açıklayabiliriz. 
Geldi ilkbahar günleri, açıldı güller ve gül bahçeleri. 
Çerağan (şenlik) vakti geldi, lâle bahçesinin gözü aydın. 
Çimenler dönüştü sevgilinin yüzüne, lâle ve gül renkleriyle.
 
Açıldı dilberin yanağı gibi lâleler güller.
Yakıştı güzellerin saçı gibi yere, saçlı sümbüller
Bin neşe ile ötmede heyecanlanmış bülbüller.
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..