Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '08

 
Kategori
Siyaset
 

Rüzgar bir taraftan yangını körüklüyor, bir taraftan birilerini serinletiyor

Rüzgar bir taraftan yangını körüklüyor, bir taraftan birilerini serinletiyor
 

Ortalık toz duman... Türkiye bir yangın yeri gibi... Gibisi fazla... Resmen yanıyor...

Yürekler yanıyor öncelikle... Her gün birkaç şehit, her gün birkaç şehit... "Ergenekon"la "Kapatma davası" arasında sıkışıp kalmış, siyaset, bürokrasi, yönetim ve hatta TSK...

Gerçi bölücü örgüte karşı operasyonlar yürütülüyor ama, bizim topla, tankla, uçakla yaptığımız muazzam saldırılara karşı, terör örgütü birer ikişer "Mehmetçik"lerimizi alıyor elimizden...

Ormanlar yanıyor bir taraftan... Kâh ihmal, hâh kasıt, kâh ticaret hırsı, kâh operasyon artığı... On yıllarca emek verilerek yetişen, oksijen kaynaklarımız kuruyor, kurutuluyor...

Umutlar yanıyor bir başka açıdan... Bizi hayata ve yarınlara bağlayan umutlar... Kimse yarınından emin değil... Bireylerin bile önümüzdeki bir yıllık, iki yıllık yapacakları her şeyi ajandalarına kaydettikleri bir dünyada, bizim ülkemizde yarın ne olacağı belli değil... Kimsenin bu konuda bir bilgisi yok...

Öyle ya yarın bir "kapatma davası" var mesela... Sonucun ne olacağını, sonuca göre ülkede neler yaşanacağını kim biliyor?

Tam bu soru cümlesini yazarken, "belki de birileri her şeyi şimdiden biliyor ve çok önceden yazılmış senaryo aynen tatbik ediliyor da, biz sinema seyircisi gibi olanlardan bîhaber, boşuna heyecen yaşıyoruz" diye düşünüyorum.

"Ergenekon" böyle bir derin senaryonun dışa vurumu değil mi?

Kimin eli kimin cebinde belli değil.

Bugünkü gazete manşetlerine bakıyorum, "Uğur Mumcu cinayetinde Ergenekon parmağı var" diyorlar. Elbette bir iddia... Ne kadar doğru olduğunu bilemiyoruz. Hele konuyla ilgili bir rapor var ki, insanı şaşkına çeviriyor.

Cinayet "ABD'nin Ortadoğu'yu kontrol altına alıp Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altına girmesini önlemek amacıyla" işlenmiş gibi...

Uğur Mumcu ölünce Türkiye dini bir yönetime girmekten nasıl kurtuluyor, anlayan biri bana da anlatsın ne olur...

Bizi her türlü tehlikeye karşı uyarmayı görev bilen Cumhuriyet gazetesinde, kendi yazarı olan Uğur Mumcu ile ilgili iddialara hiç yer verilmiyor. Bu da garip değil mi? Oysa canı yanan bir insan, yanlış doğru konuyla ilgili ne kadar söylenti varsa, "belki bir ipucu bulurum" ümidiyle her şeyi didik didik eder.

Bu arada bir de YAŞ toplantısı olacakmış.

*****

Üff, insan düşündükçe çıldıracak noktaya geliyor...

Halbuki şimdi tam tatil zamanı... Ne işimiz var siyasetle, Ergenekon'la, Kapatma davasıyla... Dalarsın serin sulara, yanında da sevdiğin insanlar... vur patlasın, çal oynasın...

Gazete okumaya, radyo dinlemeye, televizyon seyretmeye de ihtiyaç yok... Eğlence tavana vurmuş, geceler nasıl olsa bedenleri tatmin etmeye yetmiyor...

Gönül ve ruh dinginliğinin farkına varmamak için vücuda gereğinden fazla alkol da yüklediniz mi, iş tamam...

Zaten ne olursa olsun, hangi hükümet gelirse gelsin, hangisi giderse gitsin, hatta gerekirse rejim toptan değişsin, hayatı değişmeyecek olanlar için böyle bir endişeye gerek yok ki...

Niye o zaman biz her şeyi kendimize dert ediniyoruz? Siyasetle bu kadar hemhal olanlar genellikle garibanlar oluyor. Bizim hayatımızda zaten değişecek bir yok... Üstelik bir şeyleri değiştirmeye gücümüz de yetmiyor... Boşuna kendi kendimizi üzüyoruz...

Yangın her tarafı srmışken kimilerinin hiçbir şey umurunda değil... Kimileri hazır ateş varken, mangalda kanatları köfteleri bedava kızartmanın peşinde... Biz de bir maşrapa suyla yangını söndüreceğiz diye uğraşıp duruyoruz...

Umarım siz, benim gibi böyle bir duyguya kapılmamışsınızdır.


 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..