Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '13

 
Kategori
Magazin
 

Rüzgar Erkoçlar ruhunu serbest bıraktı

Rüzgar Erkoçlar ruhunu serbest bıraktı
 

Seçim kişiye ait, bize laf düşmez


Biz O’nu Nil Erkoçlar olarak tanıdık, bir sabah uyandık ki Erol Köse beden değiştirdiğini açıkladı. Ortalık bir karıştı, pir karıştı. ‘’Nil Erkoçlar erkek oldu mu?’’ diye herkes merak ederken ünlü oyuncu Nil Erkoçlar, erkek olduğunu ve yeni isminin ‘’Rüzgar’’ olduğunu Ayşe Arman’a açıklamıştı. Nil Erkoçlar, erkek olup Rüzgar ismini aldıktan sonra tek başına Türkiye gündemini değiştirdi. Türkiye'nin en çok konuşulan konularından birisi olan Nil Erkoçlar (Rüzgar) bazı açıklamalarda bulundu (aslında gerçek değil yalan haberlerdi, konu hakkında açıklama geldi); Bütün bu yaşananlara rağmen mutlu olduğunu ve tepkilerin devam etmesi halinde Türkiye'den ayrılabileceğini söyledi. Erkek olmasının ardından dizi teklifleri aldığını açıklayan eski Nil yeni Rüzgar önümüzdeki günlerde bu konu hakkında açıklama yapacağını söyledi.  Ünlüler, sıradan vatandaş destek vermeye başladı;

Çok ağır eleştirenler oldu! Dalga geçenler oldu! Acaba bu ağır eleştiriler ‘’Homofobik’’ bir topluluk olmamızdan mı? Farkındalık, empati v.s sözlükte, palavraya gelince ağızda var da yaşanırken öz de yok mu? Sonra aklıma iki yazım geldi. Yazılarımı Arda Kural için yazmıştım. Yazımın biri ‘’Arda Kural Şizofren Değilmiş!’’ yaklaşık 33 bin okundu. Diğeri ki tamamen psikolojik bir yazıydı ‘’Sorun değil, sorumluluğu ağır geldi!’’ 1500 e yaklaşmadı. Buradan yola çıkarak düşündüğümde ne yazık ki sadece haber niteliğinde olanın okunduğu ve bizim az düşünmeye başladığımızı fark ettim. Çok acı…

Günlerdir Rüzgar Erkoçlar için yazmak istedim, ama bir türlü elim de dilim de varmadı. Çünkü bu kişinin kendi kararı ile yaptığı bir beden değiştirmeydi. Bu yazım da okunmayacak ama ben içimdekini dışıma vurmuş olacağım. Bu durum; 2011 yılı yapımı Pedro Almodovar’ın çektiği, başrolünde Antonio Banderas ın oynadığı ‘’The Skin I Live in’’ (İçimde Yaşadığım Deri) filmindeki gibi başkasının seçtiği beden değişimi değil! Filmi seyrederken ağlamaktan gözlerim şişmişti çünkü ben de 2 erkek çocuk annesiyim. Filmde genç erkek, kendi isteği dışında sapık ve hastalıklı düşünceli, gaddar bir estetik cerrah tarafından kadına dönüştürülüyordu. Dikkat ettiniz mi sözlerime? KENDİ İSTEĞİ DIŞINDA BEDEN DEĞİŞİMİ! Oysa Nil Erkoçlar’ın, Rüzgar Erkoçlar’ı isteyerek, bilerek seçimi vardı ortada. Bana göre de bize laf düşmez!

Erkeğin karşı cinse bedenen de kaçtığını kanıksadık. Kadın cinsiyet değiştirdiğinde rastlanan ise (ki hiç de azınsanamayacak kadar kadın diğer bedene kaçıyor) kadının çevresi dahil her şeyi yenilemesidir. Nil Erkoçlar, bedenine isyanını dışa vurdu, aslında vurduruldu. ‘’Ben Rüzgar’ım’’ dedi ve yine bize söyleyecek söz kalmadı. Peki neden hala bu konuda ben dahil konuşup duruyoruz. Benim Rüzgar Erkoçlar için ilk ve son yazım olacak! Ne zaman bir daha yazarım? Rüzgar Erkoçlar, ekranda bir projede yer alır o zaman yazarım. O güne kadar da Rüzgar’ı özgür bırakırım.

Bir düşünelim ailesi de konuya dahil olmak üzere çok ağır ve hassas bir dönemdeler. Bırakalım onları da yara alanlar varsa kan kaybını durdurup, yaralarını iyileştirsinler. Evet, kabuk tutacak yara, kabuğu kaldırınca da tekrar kanayacak. Çok daha derin izler bırakacak. Bizim Rüzgar hakkında yazdığımız, çizdiğimiz O ve ailesinde derin izler bırakıyor. İyileşme süreci de uzuyor.

Benim sizden bir ricam olacak; Lütfen!!! Şimdi bu yazıyı okuyanlar ilk olarak yalnız başınıza bu konu için düşünün, paylaşmayın isterseniz paylaşın. Düşündüğünüz gerekirse sizde saklı kalsın. Düşünürken yeri gelsin kendinize öfkelenin, kimi zaman sarıp-sarmalayın. Bu konunun ne kadar hassas olduğunu sorun kendinize! Kişinin bu durumu kabul etmesi, çevresine açıklaması, diğer bedene geçmek için uzun süre tedavi sürecini, ameliyathaneye biri olarak girip, bir diğeri olarak çıkışını, bedeni ve ruhi acılarını, belki de meslek değiştirmesi gerekebileceğini… düşünün, Allah düşünün! Kararınızı verin! Şimdi bizim de kendimizle yüzleşme zamanımızdır! Anne-babanın yerine koyun kendinizi, beden değiştirmek isteyen ‘’ben olsam’’ı düşünün verin kararınızı! Bence o zaman kanıksamanın ötesine geçtiğinizi, insanların kişi tercihlerinin bizi ilgilendirmediğine ulaşabiliriz. O zaman belki Rüzgar’ı rüzgarlara bırakabiliriz!

Rüzgar, topluma kötü örnek teşkil eder diyenlere de ‘’Bu açıklamayı Rüzgar yapmadı! Rüzgar’a yaptırıldı! Biz yaptırdık! Zorladık! Sarsaladık!’’ demek istiyorum. Belki haber medyaya düştüğünde çok utandı, ikirciklendi düşünceleri! Sonra kendini mecbur hissetti. Afişe edilmişti, artık ortaya çıkarak hepimizi kendi ruhu adına sobelemek zorunda hissetti. Bu sobe öyle bir sobelenmekti ki beynimize, ruhumuza, yüreğimize bir tokat gibi indi! Bu açıklamalara biz onu zorladık! Biz istedik! Kötü örnek diye biz onu damgaladık! Ama aslında O kendini örnek etmek istemedi biz O’nu örnek ettik. O zaman Haydi! Sizler de Rüzgar’ı rüzgarlara bırakın da gündeme Rüzgar başka konularla gelsin! Rüzgar gibi essin!

Hayatta kendinizle yüzleşmeleriniz sizi üzmesin dileği ile…

Meraklısına

HOMOFOBİ: Türkçeye eşcinsel korkusu olarak çevrilebilecek homofobi en genel anlamıyla eşcinselliğe ve eşcinsellere karşı duyulan korku ve nefret olarak tanımlanıyor. Bu tavrı geliştirenlere homofob davranış biçimine ise homofobik deniyor.

“Homofobi” kavramı ilk kez 1972 yılında G. Weinberg tarafından “homoseksüel bireylerin mantıksız ve şiddet ayrımcılık ve mahrumiyet yaratacak şekilde suçlanmasıdır” anlamında kullanılmıştır. Bazıları için bu kavram insanların cinsel kimlikleri nedeni ile yaşadığı baskının genişliğini anlatmaya yetmemektedir. Psikolojide fobi genelde mantıklı temeli olmayan bir korkuyu anlatır. Homofobi ise mantıksız bir korku olmaktan öte şiddet ve suistimale yol açan bir önyargıdır.

HETEROSEKSİZM:Alternatif kelimeler olarak gay ve/veya lezbiyen nefreti cinsel oryantalizm (ırkçılık ve seksizm) ve heteroseksizm kullanılabilir. Blumenfeld 1992'de heteroseksizm’i şöyle tanımlamıştır; “hem heteroseksüelliğin tek kabul edilebilir cinsel yönelim olduğu inancı hem de kendi cinsine sevgi ve cinsel arzu duyan kişilerden korkma ve nefret etme” olarak tanımlanmıştır. Heteroseksizm önyargı ayrımcılık taciz ve şiddete yol açar. Korku ve nefret ile beslenir.

Heteroseksizm, hem kültürel olarak heteroseksüelliğin öne çıkarılmasını hem de homofobi olarak nitelendiren korkuları içerir. Homofobi tanımının daha sık kullanılması medya ve gruplarca büyük ölçüde benimsenmiş olmasıdır.
TRANSCİNSEL: Çoğu insanda, bedensel, sosyal ve cinsiyet kimliği bir uyum içindedir. Bu kişiler, belli bir cinsiyetin özelliklerine sahiptirler ve kültürlerinin de etkisiyle bu cinsiyete uygun davranır, kendini o cinsiyete ait gibi hissederler. Bu kişilere “Transcinsel’’ denir.

Biyolojik ve toplumsal cinsiyet kavramı ayrımı, ilerleyen yıllarda, hem feminizm edebiyatı içinde, hem de cinsiyetini değiştirmek isteyen insanlarca ele alınmıştır. Böylelikle 1970 li yıllarda, Virginia Price “trancinsel’’ kavramını ortaya atmıştır: Transcinsel, biyolojik cinsiyetini değiştirmeye yanaşmayan transeksüellerin aksine, cinsiyet kimliğini, biyolojik cinsiyetine uymadığından dolayı değiştirmek isteyen insanları anlatır. Aslında transcinsel kavramının kullanımı değişmiş, günümüzde cinsiyet rolünü ya da cinsiyet kimliğini, toplumun ona verdiği role uymadığı gerekçesiyle, değiştirmek isteyen kişileri tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır.

Diğer cinsiyette olma isteği:Kişi her şeye rağmen cinsiyetine alışamamışsa ve bu cinsiyetini kabullenememişse, bu durumda uygulanacak işlem, cinsiyet değiştirme ameliyatıdır. Bu ameliyatla, vücut istenilen cinsiyet kimliğine benzetilir. Bu kişilere de “transeksüel” denir.

INTERSEKSÜELLİK-HERMAFRODİT: hem erkeksi hem de kadınsı cinsiyet özelliğine sahip bireyler

EŞCİNSELLİK: aynı cinsten bireyler arasındaki ilişki

BİSEKSÜEL: Cinsel yönden eğilimi, hem kendi cinsine, hem de karşı cinsine dönük birey

ASEKSÜELLİK Cinsel açıdan tarafsız, cinselliğe ilgisi olmayan birey

TRANCİNSEL kendi doğduğu cinsiyete uymadığına inanıp, kendisini başka cinsiyete ait hisseden birey

Modern çağda batı kültüründe, interseksüellerle olan ilişkilerin iki ana kabulü vardır: bunlardan ilki, her insanın gerçek cinsiyetinin, bilimsel olarak belirlenmesinin mümkün olduğudur. Bu yüzden çok sayıda interseksüel birey sözde hermafrodit olarak tanımlanmışlardır Transcinsel, ona verilen cinsiyetin yanlış veya yetersiz olduğunu hisseden veya bu cinsiyet formlarını, yani cinsiyet kategorilerini baştan reddeden bireydir. Kimi organizasyonlarda, transeksüeller, interseksüellerle birlikte çalışsa da transcinsellerle birlikte çalışmayı reddederler. Transeksüel bireyler, biyolojik açıdan belli bir cinsiyete ait olsalar da, kendilerini başka cinsiyete ait hissederler. Transeksüelliğin tıbbi teşhisinde, interseksüellik resmi ayrılık kriterleri olarak ele alınır. Interseksüelliğin teşhisi, aralarında kromozom analizinin de yer aldığı, çeşitli incelemeler sonucunda konulabilir. Bununla birlikte, interseksüel olduğunun farkında olmayıp, cinsiyetini değiştiren interseksüel bireyler, bu sebepten ötürü, tıbben ve hukuken (transseksüel yasaları, kısaca TSG) transseksüel bireyler gibi muamele görürler.

Transseksüel, kendisini karşı cinse ait hisseden, karşı cinse benzeme isteği duyan veya kendisini karşı cinsten biriymiş gibi hisseden kişilere verilen addır.Hem erkek hem de kadın için geçerlidir. Yani kişi erkek olduğu halde kadın olmayı isteyebilir, kadın olduğu halde erkek olmayı isteyebilir. Ancak transeksüel, daha çok ruhsal eğilimler için belirleyici bir kelimedir. Kişinin davranışlarından çok iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi görmesi, hissetmesidir. Bu yüzden transeksüelleri dış görünüşlerinden belirlemek söz konusu değildir. Çünkü kendilerini karşı cinsten hissettiklerini dış görünüşlerine her zaman yansıtmazlar.

ERKEĞE DÖNÜŞÜRKEN

Mastektomi, dişil göğüs bezelerinin alınıp, erkek göğsünün oluşabilmesi için, göğüs uçları ve derinin en azından bir bölümünün korunarak yapıldığı bir operasyondur. Göğüs büyüklüğüne bağlı olarak, başarılı sonuçların alınması için farklı teknikler uygulanmaktadır. Öngörülen, ilerleyen zamanlarda anlaşılmayacak bir mastektomi uygulamasıdır. Bu operasyon bir yıl içinde, 6 ay aralıkla 2 defa yapılır ve özellikle büyük göğüslere uygulanmaktadır. İyileşme süreci 3 ile 10 gün arasındadır ve çoğu zaman küçük müdahalelere gerek duyulmaktadır. Bu müdahale neredeyse tüm trans erkeklere uygulanmaktadır.

HİSTEREKTOMİ VE ADENEKTOMİ (Rahmin ve Salgı veya Lenf bezinin alınması)

Bu operasyonla, vücut içerisinde yer alan dişil organlar; yani rahim ağzı, yumurtalık ve yumurta kanalı alınmaktadır. Bu tür müdahalede, kanser riski çok fazla olduğundan, hormon tedavisi öngörülmektedir. Bunun yanı sıra, transseksüel yasasınca öngörülen, aile durumunun değişikliği de bu tür operasyonlar için ön koşuldur. Histerektomi, ya karın kesilerek ya da vajina yoluyla endoskopik şekilde yapılmaktadır. Bu, günümüzde standart bir uygulamadır. İyileşme süreci 3 ile 10 gün arasındadır. Bu müdahale, çoğu trans erkeklere uygulanmaktadır.

ÜREME ORGANLARINA YAPILAN OPERASYONLAR

Cinsiyet değiştirme ameliyatlarında, kadından erkeğe yapılan değişime daha az rastlanmaktadır. Bu ameliyat çok zor bir süreçtir, çünkü yumurtalıkların alınması, meme ameliyatı ve hormon tedavisi gibi süreçleri kapsamaktadır. Gelinen en son aşama ise cinsel organ yapımıdır. Olmayan bir organın yapılması ve bu organı duyarlı hale getirmek çok zor ve kapsamlıdır. Çoğu trans erkek bu sebeplerden dolayı bu müdahaleden vazgeçmektedir. Bu operasyonda şu uygulamalara başvurulmaktadır: Vajina dudaklarından, haya torbası oluşturulur ve haya implantları silikonla doldurulur.

METOİDO ESTETİĞİ

Hormon tedavisiyle büyütülmüş klitoris, kısmen kendi derisinden kesilir ve idrar yolu küçük vajina dudaklarından oluşturulur. Hassasiyet mümkün olduğunca korunmaktadır. Büyüklüğü, 2- 3,5 cm arasındadır ve doğru teknikler uygulandığında, bireyin cinsel birleşme yaşaması da mümkündür.Bu operasyon, çok da karmaşık bir operasyon değildir ve bu uygulamada vücudun diğer bölgelerinden doku nakli yapılmaz. İyileşme süreci, hastane koşullarında 1 ile 2 hafta arasındadır.

ÖN KOL ESTETİĞİ

Baskın olmayan ön koldan (çoğunlukla sol taraftan), nadiren de üst kol veya kalça altından bir deri parçası alt dokusuyla birlikte damarlara ve sinir uzantılarına aktarılır. Böylelikle penis protezi meydana getirilir. Bazen bu teknik, Metoido estetiği ile birlikte yapılır ve operasyon iki aşamada gerçekleştirilir. Penis protezi, kan dolaşımına ve duyarlılık yetisine sahip olsun diye, damarlar ve sinir uzantıları birleştirilir. Bu yöntemle, idrar yolları penis protezinin uçlarına taşınmaktadır. Operasyonun başarısındaki en büyük pay, cerrahlerın becerisine düşmektedir ve çoğu zaman alınan sonuç, memnun edici olmayabilir. Vücutta çoğu zaman büyük ve göze çarpan yara izleri meydana gelmektedir. Operasyonun yöntemine bağlı olarak, hassasiyet mümkün olduğunca korunmaya çalışılmaktadır. Penis protezinin büyüklüğü, genellikle 10-12 cm. arasındadır. Zaman zaman daha büyükte olabilir. Kol kalınlığına bağlı olarak, protezin genişliği azalabilir. İkinci operasyona kadar silikon haya ve eklem implantları (bunlar erkeklerde ereksiyon problemiyle ilerlemekte ve penis genişliğine pek katkısı bulunmamaktadır) yerleştirilerek cinsel birleşmeye olanak sağlanmaktadır. Komplikasyonlar, cerrahların becerisine ve ameliyat sonrası tedavilere bağlıdır. Çoğunlukla küçük müdahalelere ihtiyaç duyulmaktadır. İyileşme süreci 2 ile 6 hafta arasındadır.

ABDOMİNAL ESTETİK (KARIN BÖLGESİ):Vücudun iki yanında uzanan karın kaslarından biri kaburga kemikleriyle ayrılır, yuvarlanır, aşağıya doğru katlanır ve kasık kıvrımı bölgesinden faydalanılarak penise benzer şekil verilir. Bununla birlikte idrar yolları, penis protezinin ucuna getirilir ve onun çıkış noktasında de sona erer. Bu oldukça zor bir yöntemdir, çünkü çoğu zaman penis plastiği kısmen veya tamamen yok olmaktadır. Sonuç, gözle görülebilir, fakat çoğu zaman işlevsel değildir veya işlevsellik için birçok düzeltici müdahalelere gerek duyulmaktadır. Hassasiyet, birkaç yıl sonra kısmen sağlanabilmektedir. Büyüklüğü genellikle 12 cm.dir. Zaman zaman daha büyük de olabilir. Eklem implantlarıyla cinsel birleşmeye olanak sağlanır. İlk müdahale için iyileşme süreci 6 ile 10 hafta arasındadır.

SIRT KASI OPERASYONU: Göğüs kası operasyonları, komplikasyon sıklığı nedeniyle doğru bulunmamakta ve ön kol estetiği de büyüklük bakımından olanaklar yetersiz olduğundan, hastalar için pek de memnun edici sonuçlar ortaya koymamaktadır. Bu gerçekten yola çıkarak, son yıllarda uzmanlık alanı kongrelerinde farklı teknikler sunulmaktadır. Bu tekniklerden biri de hedefe yönelik olan ve bu özelliğinden dolayı dünya çapında giderek daha çok merkezde yürütülen sırt kası operasyonudur (bu operasyon en geniş sırt kasından yapılmaktadır). Bu operasyonla, riskin ve işlev kaybının az olduğu bir penis yapılabilir. Ayrıca tedavi bittiğinde, orijinal büyüklüğüyle neredeyse aynı ölçüde bir penis ortaya çıkmaktadır. Berlin’de yapılan üroloji kongresindeki uluslararası forum tartışmasında, ön kol estetiği artık uygulamadan kalkan; dahası eski bir yöntem ve önerilmeyen bir operasyon olarak nitelendirilmiştir.

http://blog.milliyet.com/eceer

www.medyabey.com

https://twitter.com/eceer6

http://blogcu.com/eceer

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..