Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '16

 
Kategori
Edebiyat
 

S'aklımda

S'aklımda
 

S’aklım’ da da ne diyebilirler okurlar. “Saklı” olan  ne? Saklı olan neyse ilgilinin aklından hiç çıkmamış. Gizemli, ilginç bir sözcük. Onu, hep bilinçaltının derinliklerinde saklamış. Öyle ki ilgilinin tüm benliğini sarmış, sarmalamış. Kim mi bu ilgili ? Delal Dara Kılınç. Ben, Delal Dara Kılınç’ı, Milliyet Blog  yazarı seçkin dostum Erdal Ceyhan ‘ın yardım ve desteğiyle tanıdım. Delal Dara Kılınç, kim mi ? Dara, özgeçmişini şöyle anlatıyor:

 

 İlk şiir kitabım olan “Lal”; 2006 yılında Sone Yayınları tarafından ve 2012 yılında Meşe Kitaplığı tarafından yayınlandı. İkinci şiir kitabım “Çamur Çağı” ve ilk öykü kitabım “Metalik” 2013 yılında Meşe Kitaplığı tarafından; ilk deneme kitabım “Gölgeler Sesler Hevesler” ise 2014 yılında yine Meşe Kitaplığı tarafından yayınlandı. Edebiyatın yanı sıra müzik çalışmalarım; bestecilik, söz yazarlığı ve yorumculuk olarak devam etmekte… Youtube gibi sosyal paylaşım sitelerinden ulaşabileceğiniz; söz ve müzikleri kendime ait olan şarkılarımı kendim yorumluyorum.

S’aklım, Dara’nın duygu yoğunluğunun dışavurumunun ürünü 50 şiirden oluşuyor. Bu şiirlerde; acı, aşk, ayrılık, özlem, sevgi, mutluluk, yalnızlık, bahtsızlık… temleri iç içe, yan yana. Kitabın ön kapağında saklı iki yüz figürü. Arka kapakta, içteki şiirlerin özünü oluşturan şu dizeler:”Aşkın sığınağımdır benim. Aşkın, beni aydınlığa çıkaran deniz fenerimdir. Şair,”aşk”a sığınır; aşkı aydınlığa çıkaran, yolunu aydınlatan fenerdir. O’nu yaşama bağlar. Sevgilisi, gözlerinin derinliklerindedir. Diğer bir şiirinde de sevgilisinin kendisinden vazgeçmesini ister. Karşıt duygu ve düşünceleri besler, yaşatır içinde Dara. Aşk acısını duya duya sevgi yolları, yeniden baştanbaşa yürür.;sözcükleri de damıtarak dizelerini örer. Bu acı, kitabın ilk sayfasında şu dizede, imge yüklü bir anlatımla veriliyor.”Kalbim acıyla damıtılmıştır benim

Şehvet’te

Kayboldu köpükler içinde                                                                            

Sesler, renkler, imgeler…

 

Lacivert’te                                                                                                              

Güneşin bile soğuk doğduğu bu ayda                                                                     

Telaşla çekilirken yaza dair her tür canlılık kovuğuna

 

Yağmurun şarap haline dokunur dilim                                                                    

Toprağın kadın haline

 

Geceye ışık tutanlar ’da                                                                                        

Tarihin karatahtasına ak sözünü                                                                            

Karalıkla kazıyanlar;

 

Sevda dedikleri’ nde                                                                                                          

 

Öyle bir bıçaktır ki;                                                                                                             

Seve seve koynunda taşır insan;                                                                                         

Seve seve yaralar kendini…                                                                                                           

Tutup ellerinden /Seninle bir papatyanın beyazlığına yürümek,/Söyle, başka nedir ki yaşamak?Dara,düş evreninin derinliklerinde geziniyor.

Ağzı, karnı, tırnakları…                                                                   

Terli saç dipleri, kurumuş dudakları

Ipıslak, sırılsıklam, sıcak kasıkları…”

Şehvet”te, erotizmi, betimliyor. Yoğun, çarpıcı, damıtık… Sözcüklere dökemediğimiz, rengini bilmediğimiz, dillendiremediğimiz durumlar vardır. Uçtuğumuz, ayaklarımızın yere değmediği zamanlar. Dara, bu durumları, zamanları betimliyor.

Ne varsa benden önce bildiğin, unut!

Beraber yürüyeceğiz bundan sonra artık…

Şair, sevgilisinden geçmişini unutmasını istiyor; çünkü sevgilisini kıskanıyor. Geçmişi düşünmesini bile istemiyor.

Her türlü acıya göğüs görmek gerektiğini de unutmuyor:

Adam yangınlarda büyümüştü,

Ateşlerde, harlarda…

Anne ben büyüyence’ de annesine sesleniyor. O’nun kolu, kanadı olacağına söz veriyor.

Oğlun, kızın,

Kolun, kanadın

Üstünde örtün,

Sırtında dayanağın olacağım…

Serbest şiir yeğleyen  Dara’nın şiirlerinde iç uyak, iç ahenk, ritm de eksik değil; bu dizelerde olduğu gibi ilk üç dizede uyak da kullanılmış. Deyimlerden de yararlanıyor.”Kolu, kanadı; sırtında dayanağı olmak”

İmgeye, lirizme, iç ahenge özen gösteren; acılarını, esintilerini üzüntülerini, aşkını, sevgisini, çocukluğunu, annesine bağlılığını, mutluluğunu, mutsuzluğunu dizelerine aktaran Dara’nın S’ aklımda şiir demetini, bir nefeste okudum. Dara’nın akıcı bir dili var. Şair, Türkçe yapılı sözcükleri kullanmaya özen göstermiş. Şiirleri, okuru çocukluğuna, gençliğine götürüyor; dostluğu, kardeşliği aşılıyor. Duygu, düşünce ve izlenimlerini, sevgi imbiğinden geçirerek yüreklere iletiyor.

 

Cumartesi Yayınları

İthalat İhracat San. Ve Tic. Ltd.ti.

Deniz Köşkler Mah.Dr.Sadık Ahmet Cad.

Reyhan Sok. No: 5/ A

Avcılar / İSTANBUL

Tel: 0212 321 48 17

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..